Show TV’deki “Benim Kocam Bir Melek” yaz sonu yarışması. Özetle “Biz ev hanımı olarak debelenirken siz olayın farkında değilsiniz” yarışması. Beyler yemek yapıyor, çocuk bakıyor, cam siliyor vs... Şimdi bizde olan bir olaydır. Sorduğunuzda hanımlara, ne yaparsınız diye, “ev hanımıyım” der.
Bu ev hanımlığı bir meslek midir? Bu konuda yorumu uzman (!) kişilere bırakıyorum. Ama ev hanımlığı kolay bir iş değil. Yarışma belki de bunu göstermeye çalışıyor.
Ama tabii bir de başka bir yön daha var; hanımlar da beylerin meslek ortamında bulunsa keşke. Bu arada ben yakından biliyorum, hem evini çeviren, hem de gazetecilik yapan kadın arkadaşlarımız var. Cam da siliniyor, yemek de yapılıyor yani. Ama klasik demden vurursak bu yarışma “Oh akşam hazır yemeğe konuyorsun, sen benim gündüz yaşadıklarımı biliyor musun?” sorunun cevabı.
Adam yumurta yapıyor mesela. Ardından çocuğa bakacak. Eşi de kurulmuş köşeye, emirler veriyor. Yarışma bitince ne olacak? Valla bu yarışmanın sonucunda eşler ne yapar bilemem...
Sansürsüz
Kürt açılımı ile ilgili MÜSİAD eski başkanı diye bir vatandışımız yer aldı Yiğit Bulut’un “Sansürsüz” programında. “MÜSİAD, TÜSİAD yok” dese de Bulut, vatandaş iki defa konuştu. Ekranın altında da “MÜSİAD eski başkanı” diye yazdı. “Diyarbakır sokaklarında dolaşıyoruz” diye konuşuyordu. Ben de izledim yani. O zaman konuk olarak onu almayacaksın başında. Ya da kim neyin nabzını tutacak Diyarbakır’da?
Bir de fragmanda bağıran MHP liderini gördüm. Bu ülkede özelleştirme ayağına fabrikalar giderken sesi çıkmayan bir milletçilik aklıma geldi. Nasıl da zamanı gelince bağırıyor. İnanmıyorum, inanmıyorum. Tarih unutulmaz. O geçmişlerdeki hesaplar.Üff gerçekten sıkılıyorum.
Bir güzel an
Futbol programlarını izlerim. Bir futbolcunun geçmişiyle samimi konuşması nadir olarak ekrana gelir. Bunlardan birini “Telegol”de Hasan Şaş ile yaşadım. Bir Galatasaraylı olarak, Hasan Şaş’ın gönlünün alınmasını istedim. Şampiyonluklar, o sahada dökülen terler karşılığında bu küskünlüğe razı olamadım. Hakan Şükür için de aynı şeyi hissettim izlerken.
“Palyaço olmak istemedim” dedi Hasan Şaş. Yani başka bir kulüpte futboluna devam ederdi. Kendi deyişiyle altı antrenmanla sahada oynayacak standartta olduğunu söyledi. Ama Galatasaray onun için son noktaydı.
Böyle ayrılmalar hoşuma gitmiyor. Hatalar olabilir... Ama kulüp büyüktür. Hasan Şaş ve Hakan Şükür için neden jübile yapılmasın? Hasan’ı izlerken bu burukluğu hissettim.