Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Son günlerin konuşulan bir numaralı katil şüphelisi ünlü bir ailenin ferdi olması hasebiyle medyanın da ilgi gösterdiği Münevver Karabulut cinayeti, “Arka Sokaklar”a da konu oldu. Tabii tek bir farkı, burada bizim ekip, katil ve yardımcılarını yakaladı. Ama diğer unsurlar bu cinayeti fazlasıyla çağrıştırıyor. 

Ceset çöp konteynırında!
İnternet sitelerinde bir genç kızın elleri kolları bağlanıp, hem de canlı canlı iki genç tarafından ameliyat (!) edilmesi görüntüleri yer alıyor. Sonra bu genç kız bir çöp konteynırında parçalanmış şekilde bulunuyor. “Cinsel organı paramparça, parmaklarında doku örnekleri var” gibi bir açıklama da yer alıyor.
Bu, aynı Münevver Karabulut cinayetinin basına yansıyan açıklamaları. Sonuçta tabii, dizide bu cinayetin çözümününün yarım kalması mümkün değil. Ekip her bölümde, ortalama üç olayı çözüyor. Bu nedenle, hayatın gerçeği ve dizinin hayali, bu noktada ayrılıyor. Bu görüntülerin çekildiği mekân bulunuyor. Oradaki sedyenin üzerindeki kanın aslında boya olduğu anlaşılıyor. Ama bizim ekip uyanık, tabii birden akıllarına “Yahu bu adamları çeken bir de kameraman var” diye muhteşem bir sonuca ulaşıyorlar. İşte asıl manyak katil bu kameraman. Zaten adam izbe bir yerde elinde bira, kendi çektiği ve cinayete kurban giden kızın öldürülme görüntülerini bizzat izlerken yakalanıyor. 

Çok mu güzel hareketler?
Valla “Çok Güzel Hareketler Bunlar”ı başından beri izledim. Kaçırdığım bölümler oldu. Ama aşağı yukarı “espri anlayışı”nı kaptım. Yapım, “kitleyi güldürme” üzerine kurulu. Yani fazla derinlere dalmadan hemen işe koyulup yeri geldiğinde de çok “beylik” (ünlülerin taklidi, uzun hava çekmek, Ersin mimikleri vs.) hamlelerle hemen seyirciye ulaşmak.
Ama tabii gerçeği de yadsımıyorum; bunu çok izlenen bir kanalda yine çok izlenen bir hale getirmek de her babayiğidin harcı değil. Aslında bir test olayı da var. “Türk halkı nelere güler?” sorusunun cevabını veriyor BKM Mutfak.
Oyunları bu mutfağın ekibi yazıyor, oynuyor. Beni de güldüren (şimdi ‘Oğlum sen ne diyorsun, millet gülüyor. Koca Kuruçeşme Arena’yı doldurduk sen hâlâ benim güldüğüm diyorsun. Gülsen ne olur gülmesen ne olur’ diyecekler!) skeçleri oldu. Mesela aşkı küçüklerin de büyükler gibi yaşaması esprisi iyiydi. Masada aslan sütü yerine süt vardı ve küçükler efkârlanıp içiyorlardı. Bu güzel bir buluş...
Genç bir ekip ve başlarında Yılmaz Erdoğan var. Doğrusu olay önce ilgi gördü sonra iyi pazarlandı. Ama gelecekte kim ayakta kalır kim hatırlanır? Cevabı zor bunun.