Sina Koloğlu

Sina Koloğlu

s.kologlu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Levent Kırca klasiği “Olacak O Kadar”, yeni bölümleriyle tam da zamanında başladı. Televizyonda “siyasi mizahın” esamesi okunmazken Kırca, bu boşluğu doldurdu. Her şeyin zamanı vardır. Evet bugün tekrar Kırca’nın zamanı.
Malzeme bol bu alanda. Bu açıdan baktığımda FOX’un işi isabetli olmuş. Olmuş ama şimdi sezon bitti, yeni sezonda bu kadar “müsamaha” olur mu? Komplo teorilerinin içimize işlediği, dinlenme sendromunun benliğimizi sardığı ortamda, bu kadar çok “Ergenekon esprisi” seneye yaptırılır mı bilemem.

Son bölümde dört parodi birden
“Ergenekoncu” olduğu için toplumdan dışlanan bir profesör taksiye biniyor. Taksici onu tanıyor. Arabasından inmesini “sert” bir şekilde söylüyor. Profesör isyanda “beni de içerin atın” diyor.
Bir de “Cumhuriyet Mitingi Ailesi” olayı vardı. Aile dört mitinge gidiyor. Pestilleri çıkıyor. Sonunda ‘adam gibi oy verseydiniz bu mitinglere ihtiyaç olmaz’ gibi bir sonuç çıkıyor. Bence buna gerek yoktu. Zaten sürekli mitinge giden aile mizahı iyi yakalanmış. Tek başına yetiyordu. Her zaman “akıl vermek” olmuyor.
Ergenekon Davası’ndan hapiste yatan profesör-lerden ÖSS için ders alsın diye oğluna suç işlettiren bir de baba vardı. Bu biraz zorlama gibi geldi bana. 

Gerçek mask üstadı
Yine bir harika yarattı Kırca. Atatürk ve Türkan Saylan’ı karşı karşıya getirdi. Atatürk durumları soruyor. Türkan Saylan parlak olmadığını anlatıyor. Sonunda diyalog “Bana ihtiyaç var”a geliyor. Yalnız senaryoda işin içine İnönü de katılmış. Atatürk “İsmet’i de alıp geleyim” diyor. Vallahi kendisi yeter!
Bu arada ailesindeki tüm fertleri değişik kazalarda (logar çukuruna düşmek, sokakta terörist kovalaması sırasında olayın içinde kalmak vs) kaybeden babanın parodisi muhteşemdi. Yani öyle ya da böyle hâlâ Kırca ve ekibi tek tabanca olduklarını gösterdi. Bu kadar yıl içinde bir başka isim çıkamadı... 

Bu zamanda dikkat çekiyor
“Arka Sokaklar”da bir ayrıntı yine komplo teorisi güdülerimi ayağa kaldırdı. Dedim ya yukarıda, bu içimize işlemiş, hep kuşku, hep soru işareti... Mesut güneydoğuda özel harekatçıydı. Bu zaman zaman gündeme geliyor dizide. Son bölümde de geldi.
Bir uyuşturucu şebekesinin başında eski bir uzman çavuş (!) var. Mesut onu operasyon yıllarından tanıyor. Adı Yusuf. Oğlunu da bu işlere bulaştırmış. Pazarlama şeklinde. Evlere servis yapıyorlar! Mesut eski günlere gidiyor. Operasyon yılları özel harekatçı Mesut, Yusuf’a “Anlaşamadınız mı pazarlıkta” diye çıkışıyor. Yani PKK’lılar ile. Evet o yörelerde bu tür olaylar oldu. Ama dizimizde nedense bu örnek seçilmiş.
Bugünlerdeki üstü kapalı tartışmanın da göbeğinde çarpıcı bir örnek oldu. Sözüm senaryoyu yazanlara; ben bu kadar sıradan vatandaş olarak bunları düşünüyorsam, onlar hayli hayli biliyorlardır.  Başka söze gerek var mı?