03.04.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:
Ben evlilik yasaklıyım. Boşandıktan sonra tekrar mahkemeye başvurmazsanız bilmem kaç zaman evlenemiyorsunuz. Sanırım boşanırken hamileyseniz doğan çocuğun babası, eski kocanız olarak kabul edilebilsin, ortalık karışmasın, çocuk çok babalı olmasın falan diye yapılan bir uygulama bu. Hoş yani. Devletim, hukukum vesairem beni ve muhtemel bebeğimi düşünüyor, yasalarla koruyup kolluyor. Fon marifetiyle şık bir balayına hayır demem Şimdi de evliliği ertelemek için şahane bir yeni kanun teklifimiz oldu. Hani şu bir zamanlar "Öpüşmek sağlığı tehdit ediyor" diyen Konya milletvekili Hüseyin Arı var ya; işte o, evlendirme fonu kurulmasına dair bir kanun teklifi vermiş. Kabul edilirse, bir fon kurulacak ve evliliği teşvik etmek amacıyla evlenecek kişilere bu fondan yardım edilecek.Bu kanun kabul edilmeden, mümkün değil oturmam nikah masasına diyorum ben de. Tekrar taş olacaksam eğer bedavaya gitmeyeyim bari. Şu yardımı alıp, cebimize fondan gelen parayı koyup, en azından şık bir balayı yapsak, fena mı olur?Katiyen fena olmaz ama ben yine de evliliğin niye devlet eliyle, kanun gücüyle teşvik edilmesinin önerildiğini idrak edemiyorum. Evlilik en nihayetinde iki kişinin görüşüp anlaşarak kurdukları bir müessese. Bu müessese ille de kurulsun, parası olmayanlar kuramıyorsa devlet üste para versin öyle kurulsun diye uğraşmak, ne bileyim size de biraz lüzumsuz gelmiyor mu? Ben şahsen bir kere evlendim taş oldum, boşanırken de çok yoruldum; o bakımdan aman hemen bir daha evleneyim diye bir arzum yok. Bu yasak beni, yine evleneyim diye gözümün içine bakanlardan da koruyor. "Hadi, yine, yeniden..." diyenleri "Yasaklıyım" diye susturuyorum, iyi oluyor. Türkiyede erkekler niye yağmalanmıyor? O zaman o kadınlar istedikleri erkeklerle beraber oldular, evlilik dışı çocuklar doğurdular, onları yetiştirdiler, hatta o çocuklar büyüdü, onlar arasından da evlilik dışı ya da içi çocuk doğuranlar oldu. Ama cinsel özgürlük rüzgarlarının en şiddetli estiği yerlerde bile evlilik yok olmadı. Dileyen yine evlendi, beceremeyen boşandı, kimi yıldı kimi devam edip tekrar evlendi falan. Yani evlilik, soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olduğu için teşvike muhtaç bir müessese değil. Hele Türkiyede hiç değil.Şimdi Amerikada "cinsel devrim" aslında devrim miydi, bu "devrim"den kadınlar mı yoksa erkekler mi daha kârlı çıktı, "devrim"in arkasında liberal sosyal politikalar mı yoksa erkek kıtlığı mı yatıyordu vesaire tartışılıyor. Bazı feministler cinsel özgürlüğü evlilik sorumluluğundan kaçan erkeklerin bir oyunu olarak görüyor. Harvard Üniversitesinin eski profesörü James Q. Wilson ise "Erkek sayısının az olması kadınlarda yağmacı bir tavır yarattı" diyor. Amerikayı bilemem. Ama düzgün erkek kıtlığının had safhada olduğu, evliliklerde koca tecavüzü, koca tacizi, koca dayağı gibi nice problemin yaşandığı Türkiyede kadınlar az sayıdaki "iyi erkeği" yağmalamaya henüz başlamadıklarına göre, bu tezin geçerliliği daha çok tartışılır. tubakyol@yahoo.com 60larda dünyayı etkileyen ancak bizim buralara kenarından şöyle bir uğrayıp geçen "cinsel devrim" 40lı yaşlarını yaşıyor şimdi. Kaba bir hesapla o yıllarda 18inde olan bir kadın menopoza girdi girecek.