11.01.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:
Şimdi bu başlığa bakıp bayılanlarınız olmuştur, "Pes vallahi bu kadar da edep dışı yazılır mı?" diye. Hele nazenin sarışın hanımlarımız ellerini başlarına hafifçe değdirip, arka üstü devrilmişlerdir sandalyelerinden. Duydukları hicap icabı. Artık uzun süre kendilerine gelemezler, ben de fırsattan istifade anlatayım diyorum. Gerçek bir sarışın olarak ön lafım o güzelim esmer kadınlara, hani saçlarını çok lüzumluymuş gibi sarıya boyatanlara. Kendilerine sormak istiyorum, toplumumuzda "evlenecek kız tipi" iken, "aptal ve tek seferlik kız" olmayı tercih etmek nasıl bir aklın icadıdır acaba? Yıllarca bu renk olmanın pek çok sıkıntısını çekmiş biri olarak, demem o ki, başta Çağla Şıkel kızımız ve arkadaşları, o kafalarınızı eski renklerinize boyatın ve beni sinirlendirmeyin. Yoksa bakın daha başınıza neler gelecek.
Sarışınlığın bedelleri: l Bir kere kafadan güvenilmez ve aptal damgası yersiniz. l Sonra iyi bilin ki yaşlanıp benim maviş anneanneme benzeyene kadar kimseden hürmet beklemeyin. l Erkekler -hem de en gereksizleri- sürekli çevrenizde dolanacaklar. l "Esmerin tadı" lafı hep sinirinizi bozacak. l Sonra en vahimi, adamın önünde soyununca tuhaf bir durum hasıl olacak, bir taraf sarı diğer kısımlar siyah. (Derler ki eski bir sanatçımız bunun da çaresini bulmuş, can acısına rağmen boyamış sarıya bir de kalp şekli vermiş!) l Ve en önemlisi sarışın olduğunuz sürece, "elden koca kapan" kadın olarak anılacaksınız. Çünkü artık o kırmızı yanaklı 16 yaş masumiyetiniz gitmiş, yerini hafiften elmacık kemik takviyeli vamp ifadeniz almıştır ki, bu durumda ömrünüz, kocalarını sizden kıskanan kadınlara yaranmakla geçecek demektir. "Aman hanımlar telaşlanmayın, yanınızdaki adamda gözüm yok, siz çok güzelsiniz, çok mükemmelsiniz, süpersiniz" yağlarıyla. (Konuyla alakası yok gibi ama bu da bir gönül yarasıdır, sözünü etmeden geçemeyeceğim. Hani aradan yıllar geçip artık sadece 3-5 hormonunuzun kaldığı, çaresiz orta yaş günleriniz var ya; inanınız "zamane kızları" bu durumda size aynı hassasiyeti göstermeyecektir. Bazıları genç bedenlerini acımasız ve fütursuzca yanınızdaki erkeğe sunmaya çalışacaklar ve size de bu gösteriyi sadece izlemek düşecektir.)
Daha bitmedi, durun. Hem sarışın hem de göz önünde biri iseniz, başınız iyice belada demektir. Bu kez de tanıyan tanımayan sizinle nasıl flört ettiğini anlatacaktır. Mesela ben yıllar önce manken Aydan Adan’dan öğrenmiştim, nasıl "ateşli" olduğumu! Adamın birinin sırf hava atmak için söylediği öylesine bir sözü, arkadaşımdan duyduğumda şoke olmuştum. Bu yüzünü bile görmediğim kifayetsiz salak, bir de 2,5 yıl ona ne hoş geceler yaşattığımı anlatmıştı sağda solda. Tabii bu ne ilkti ne de son oldu ve hayatım böylece Kadıköy’ün yarısıyla flört ettiğim söylentileri ile geçti. Ee, esmer hanımlar hâlâ sarışın olmak istiyor musunuz? Sakın kalkıp bana "Bunlar tüm kadınların başına geliyor" demeyin. Arzum Onan’ın başına niye gelmiyor? Tekrar hatırlatıyorum boyatın o kafaları eski rengine.
Allah’tan, şu güven konusunda bazı dostlarımız var da bizi "yakiynen" tanıyan, onların verdikleri güçle moral buluyoruz bazen. Sezen Aksu misal, bir gün demişti ki; "Kocamı gözümü kırpmadan teslim edeceğim birkaç kadından birisin." Ahmet’le henüz evli değillerdi ve onun evinde toplanmıştık; Hümeyra, Levent, Sertab, Yıldız, Pakize, Arda, Ahmet ve rahmetli Uzay. Bir ara Ahmet’e aşkı kabarmış olacak ki, kulağıma, "Ne hoş adam değil mi, şu elin ayağın güzelliğine bak!" demişti. Ahmet’in saçsız başına bakmıştım. "Şirin bir çocuk olabilir ama?..." Sinirle kolumu çimdiklemişti, "Sen yakışıklı adamdan ne anlarsın, kendi kocana bak" diye. Daha sonra durup düşünmüş, "Ulan evet deseydin bu kez de kocamda gözüm var derdim" demişti. Ve nihayet -belki de o gece ilk defa- sesini yükseltmiş, "Güvendiğim iki kadın var bu salonda, Sarıkız ve Pakize" diye eklemişti. İşin komik yanı, bele kadar sarı saçlar ve streç pantolonlarla görünüş olarak, hiç de "tekin" kızlara benzemiyorduk, hele de odadaki diğerleri ile kıyaslandığımızda.
Genç arkadaşlarım, sizin için eski şarkılar öneriyorum ya her hafta, bakıyorum bu köşenin "yaşları biraz ileri" gizli hayranları oluşmuş. O zaman sizin de tekliflerinizi bekliyoruz beyler. Bugünkü parça Erkin Koray’dan "Sevince"... Şarkının bir yerinde, "Aşık oldum galiba yavaştan" diyor usta -o nasıl şeyse- dinleyin ama pek hoş.