Sam kardeşler ilk defa aynı sahnede

Abla Şehnaz Sam da aslında basın yayın mezunu ama mesleği müzisyenlik. Davul çalıyor, şarkı söylüyor. Yıllardır gelen albüm tekliflerini kabul etmemiş. "Daha hazır değilim" demiş. Ama artık tamam, onun da albümü 1-1,5 ay içinde çıkıyor. İki kardeş ilk kez aynı projede yer alıyor. Haldun Dormen'in yönetimindeki "Broadway'den İstanbul'a Müzikaller" projesinde. 14 Ağustos'ta Cemil Topuzlu Harbiye Açıkhava Tiyatrosu'nda sahnelenecek olan müzikalde Broadway müzikalleri, Türk müzikalleri ile birleşiyor; "Operadaki Hayalet", "Cats", "Evita", "Hair"in yanına "Lüküs Hayat", "Hisseli Harikalar Kumpanyası" ekleniyor. Mirkelam, Seden Gürel, Keremcem gibi başka tanıdık isimlerin de rol adığı müzikalde Sam kardeşler şarkı söylüyor, dans ediyor. Biri garsonların korkulu rüyası, biri ailenin berberiİki kardeş birbirinden çok farklı. Şehnaz titiz, Şevval ise "öyle olmazsa, böyle oluversin"ci. Şehnaz çayına atılan limon kabuğunun büyüklüğüne bile takarken, Şevval evinden çıkmak zorunda kaldığında dört ay karavanda yaşamaktan gocunmuyor. İlginç özellikleri var. Şevval saç kesmeyi çok seviyor. Konu açılınca hemen çantasından tarağını ve saç makasını çıkarıyor. Şehnaz da özellikle yemek konusunda o kadar ayrıntıcıymış ki kocası ona "Garsonların korkulu rüyası" diyormuş. Müzik içinde büyümek dışındaki ortak noktaları ise ikisinin de bir oğlu olması. Şehnaz Sam'ın 5,5 yaşındaki oğlu Ali ile Şevval Sam'ın 10 yaşındaki oğlu Tarık Emir çok iyi anlaşıyormuş. Birlikte hip hop dansları yapıyorlarmış. Abla-kardeşe kendi çocukluklarını hatırlatıyorlarmış. Biz röportajı Ali'nin duvarlarını pastel boyayla boyadığı bir salonda, Şehnaz Sam'ın evinde yaptık. Sonra apartmanın bahçesine çıktık, sokaktan alıp tedavi ettikleri, baktıkları bahçe köpekleri Aslan ve Köpük'ün eşliğinde fotoğrafları çektik. Biri Leman Sam'ın davulcu, diğeri de oyuncu kızı olarak tanınıyor. Abla Şehnaz 35, kardeş Şevval 33 yaşında. Şevval Sam daha tanıdık bir yüz. "Süper Baba"yla başlayan oyunculuk hayatına "Feride", "Aşkın Dağlarda Gezer", "Gülbeyaz", "Yaşanmış Şehir Hikayeleri" gibi çok izlenen dizilerle devam etti. Aslında grafik tasarım mezunu. Ama oyunculukta karar kılmış. Müzikle yakından ilgili. Albümü, hatta albümleri yakında çıkacak. Şevval Sam: Aslında yıllar sonra yine birlikte sahnedeyiz. Ne de olsa küçükken Şevval-Şehnaz ikilisi olarak aile toplantılarında sahneye çıkardık. Şehnaz Sam: Annemin arkadaşları gelirdi, "Bugün ne şov var?" derlerdi. Hemen çıkardık. Ben söylerdim, Şevval kemancı olurdu. Şevval S.: Ben arkada keman çalarken kazayla şarkıya katılmak istesem hemen "Sen sus, sen kemancısın" diye azarı yerdim. Sadece şarkı olmazdı. Şehnaz Afrika ritimleriyle müzikler yapardı, ben de Afrika dansları yapardım. Komiktik, çok eğlenceli çocuklardık. İlk defa birlikte aynı projedesiniz. Daha önce "Beraber şöyle şeyler yapsak" diye konuşur muydunuz? Şehnaz S.: Ben biraz canavar bir ablaydım. Kim daha yaramazdı? Kim gerekirse dövüşürdü, döverdi? Şevval S.: Ama biri bana sataşınca da ablam kaplan kesilirdi. Hemen onu döverdi.Şehnaz S.: Yani kardeşimi bir tek ben dövebilirim. Küçükken çok itişirdik. İnatçıydı Şevval. Dayak yese bile söz dinlemezdi. Şevval S.: Bir de sürekli hayallere dalardım. Şehnaz S.: O açıdan farklıyız. Ben çok gerçekçiyimdir. Hayal kurduğumu hiç hatırlamıyorum. Ha, ben birbirinizi dövmenizi kastetmemiştim ama kardeşinizi dövdünüz yani küçükken. Şevval S.: "Kendi aranızda halledin" derdi. Taraf tutmazdı.Şevval S.: "Günde üç kez 'Singing in the Rain'i seyrederdim" Anneniz sizin itiş kakışmalarınıza ne derdi? Şehnaz S.: Bu projenin fikir annesi Nurcan Karaca benim arkadaşım. O bana teklif etti. Şevval'in de müzikle ilgili olduğunu biliyordu. "O da olsa bu projenin içinde" diye konuşurken oldu. Zaten Şevval küçüklükten beri müzikalleri çok severek izler, sonra ayna karşısında aynı hareketleri yapmaya çalışırdı. Şevval S.: Benim ortaokul dönemim her gün okuldan eve dönünce üç kere üst üste "Singing in The Rain"i seyrederek geçti. Bu müzikal teklifi nasıl geldi? Şehnaz S.: Evet, bu konuda annemle konuştum. Çünkü annem müzikalleri pop sahnesine taşıyan birkaç insandan biridir. Çok güzel icra etti zamanında. Bilgisi de vardır bu konuda. O yüzden annemin fikirlerini aldık bu projeden önce. Müzikale girerken annenize danıştınız mı? Şehnaz S.: "İlk albüm teklifi Orhan Gencebay'dan gelmişti" Şehnaz S.: 13 yaşında davul dersleri almaya başladım, davul çaldım. Sonra şan dersleri ve solistlik... Mirkelam'a hem solistlik yaptım hem de arkasında perküsyon çaldım. Kemancı Bar'a çıkardık, kızlardan oluşan Zeytin diye bir rock grubumuz vardı. Şimdi de The Marmara Oteli'nin roof'unda haftada üç gün sahneye çıkıyorum. Kaç yıldır müzik dünyasının içindesiniz Şehnaz hanım? Şehnaz S.: Ben tam emin olmadan, o işin hakkını vermeden bir şeyler yapmayı sevmiyorum. Bana ilk albüm teklifi 1993 yılında geldi. Aşkın Nur Yengi, Yonca Evcimik yeni çıkmıştı. O zaman albüm yapsaydım belki şimdi sekizinci albümümdeydim. Orhan Gencebay yapmıştı ilk teklifi. Ben de ona "Orhan bey, ben idealist bir müzisyenim ve daha yolun çok başındayım" dedim. "Aman kimler yapıyor, sen niye yapmıyorsun?" diyenler oldu ama ben oralarda değilim ki. Bu kadar yıl içinde hiç albüm yapmayı düşünmediniz mi? Şehnaz S.: Sonra birkaç teklif daha oldu. Tam albüm hazırlığındayken hamile kaldım. Bebek oldu. O yüzden bu kadar uzadı. Bir de beni rahatsız eden bir pop furyası vardı. İçeriksiz sözler, derinliği olmayan melodiler... Onun geçmesini bekledim. Şimdi artık ekim ayı içinde piyasaya çıkacak albümüm. Ama 13 yıl geçmiş, biraz fazla beklemediniz mi? Şevval S.: "Ben insanların şovlarına malzeme olmak istemem" Şevval S.: Bunu talep eden birçok insan varken niye illa beni çekiyorsunuz? Bundan rahatsız oluyorum. Sıradan bir insan gibi yaşamak istiyorum. Ben herhangi biriyim. Bunu artık insanların kafasına sokmak istiyorum. İmzalı fotoğraf vermiyorum. Bir tek çocuklarla fotoğraf çektiriyorum, onları kırmıyorum. Benim bir manavdan, tesisatçıdan bir farkım yok. Elimden bu iş geliyor. Ne yapayım? Magazin muhabirleri bir akşam sevgilinizle beraber bir yemekten çıkarken fotoğraflarınızı çekince çok kızmıştınız. Şevval S.: Bu hayata bakışla ilgili. Sizin çok kararlı olduğunuzu görünce, gerçekten böyle düşündüğünüzü anladıklarında, ortalık da pespaye insanlarla dolunca galiba sizi rahat bırakıyorlar. Ayrıca bana teklif geliyor. Sende bir malzeme varsa talep ederler. Yoksa istediğin kadar hangi TV şovuna çıkacağını programla yine de bir şey olmaz. Dönemlik olursun. Benim amacım üretken bir kadın olmak. Özgürlüğüme de çok düşkünüm. Kimseye muhtaç olmayacak kadar para istiyorum. Lüks içinde yaşamak umrumda değil. Şöhret benim için sadece bir sonuç. Nasıl olacak? Şevval S.: Hayır, çıkmıyorum. Niye çıkayım? Artık insanlar soru sormayı unutmuş. Mesela ben Okan Bayülgen'i, Beyaz'ın programını seyretmekten zevk alıyorum. Ama bunlar onların şov programı. Ben onların şovuna malzeme olmak istesem çıkarım ama istemiyorum. Televizyon programlarına da pek çıkmıyorsunuz galiba... Şevval S.: Geçen dönemki diziler çok antiprofesyonel çalışmalar oldu. Yoruldum. Biraz dinleneceğim. Bu yıl yapmak istemiyorum. Zaten albüme, müziğe yoğunlaşacağım. Dizi projeniz var mı yeni? "Biz kulise doğduk. Şöhretli olmak bizim için ilginç değildi" Şehnaz S.: Bizim zaten bu konularda pratiğimiz vardı annemiz yüzünden. Şöhretli olmak benim için ilginç değildi. Çünkü zaten öyle bir ortamdaydık. Müzik ortamındaydık hep. Biz kulise doğduk diyebilirim. Doyduk. Şevval S.: 54, Ece Bar, Günay... O zamanların en ünlü yerlerindeydik biz çocukken. Oralar bizimdi yani. Şehnaz S.: Bize artık gece çıkmak, öyle yerlere gitmek değişik bir şey gibi gelmiyordu. Şehnaz hanım siz pek göz önünde değildiniz. Şevval hanımı da işleri dışında pek görmeyiz. Yani şöhretlilik, popülerlik meselelerine biraz uzaksınız. Şehnaz S.: "Şevval çok komiktir, beni çok güldürür" Şehnaz S.: Ben sahnede eğlendirirken eğleniyorum. Zaten 11 buçukta yatarım. Şevval S.: Aramızda böyle bir fark var. Ben ablam gibi "İlla düzenli yaşarım, şu vakitte yatarım, kalkarım" diyemiyorum. Ben harcıalem yaşamayı daha çok seviyorum. Gün bana ne getirirse. Şehnaz S.: Şevval sürprizlere daha açıktır. Ben de denedim. Müzisyenler geç yatar deyip geç yatmaya çalıştım. Ama bu beden beni bu kadar kuralcı yaşamak zorunda bıraktı. Düşük şekerim var. Yoksa bazen Şevval'e o kadar özeniyorum ki. Bir arar, "Hadi ben Londra'ya gidiyorum, dört gün sonra döneceğim" der. Benim için böyle pat diye karar verip gitmek mümkün değil.Şevval S.: Dört gün olmasına gerek yok. Bir günlüğüne, birkaç saatliğine de gidebilirim Londra'ya. Hele aşk için dünyanın öbür ucuna da giderim.Şehnaz S.: Şimdi aşk için falan deme. Şevval S.: Niye, aşk benim için bir neden. Özetle benim için hayat daha anlık. Evden çıkmak zorunda kalınca dört ay karavanda yaşadım mesela. Zaten benim için her şey kol mesafemde olacak. İş, aşk ve çocuk haricinde her şeye üşenirim. Bir de ailem; ablam, annem, ben. Alışveriş yapmaya, modayı takip etmeye üşenirim. bin yıl aynı şeyleri giyerim ya da birileri bana bir şeyler alır. Önemli olan sevdiklerimle iyi muhabbet... Biz bir araya geldiğimizde gözümüzden yaşlar gelerek güleriz. Şehnaz S.: Sibel Can, Zerrin Özer, Erol Evgin, Barış Manço taklitleri yapardı. Şevval S.: Zerrin Özer taklidi yapacaksam koşar vatka bulurdum, vatka yoksa terlik koyardım omuzlarıma. Şehnaz S.: Ben genelde çok gülmem ama Şevval çok komiktir, beni çok güldürür. Çok eğlencelidir. Eğlenmek için nerelere gidersiniz, neler yaparsınız? Şehnaz S.: Evet. Aslında çocuksudur. Yakından görseler kimin abla kimin kardeş olduğunu rahatlıkla anlarlar.Şevval S.: Ben bir sürü şeyi daha önce yaptım diye öyle zannediyor olabilirler. Daha önce evlendim, daha önce çocuk yaptım. Genel olarak ağır görünüyor. Siz de "Onu abla zannederler" dediniz.