24.11.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:
Erkekte küpe denince Türkiye'de ilk akla gelen isim o. Birkaç kolyeyi üst üste takmayı seviyor. Bilekleri deri ve altın bilekliklerle dolu. İpekçi'nin vazgeçemediği takıları da var. Mesela 35 yıldır parmağından hiç çıkarmadığı yüzüğü... Aynısından sevgilisinde de olan ve üzerinde "Aşkımdan ah etmem" yazılı kolyesi sürekli boynunda.İpekçi'nin takı merakı onu mücevher tasarımı yapmaya yöneltmiş. Ve Damra Pırlanta'dan gelen teklifi kabul etmiş. Modacının, Damra by Cemil İpekçi koleksiyonu geçmişle bugünü birleştiren çizgiler taşıyor. İpekçi "Mücevherler ve takılar hayatımda hep büyük yer tuttu. İlgi alanıma girdi. Ben etnik bir tasarımcıyım. Bu yüzden koleksiyonumda yer alan takılar bu toprakların kültürel zenginliğini yansıtıyor" diyor. Ünlü modacı Cemil İpekçi yıllardır tasarımları kadar dış görünüşüyle de dikkat çekiyor. Sokakta görenlerde dönüp bir daha bakma hissi uyandırıyor. Sürmeli gözleri, bıyığı, iddialı kıyafetleri, küpeleri, yüzükleri, bileklikleri ve kolyeleri ile... "Takıp takıştırmayı, Noel ağacı gibi gezmeyi severim" Çok süslüyüm. Takıp takıştırmayı, Noel ağacı gibi gezmeyi severim. Yıllardır seyahatlerim sırasında beğendiklerimi satın alırım ya da bir model belirler, onu yaptırırım. Gelinlik hazırladığım müşterilerimin takılarını tasarlarım. Takı, hayatımda giysilerim kadar önemli olmuştur. Onların uğuruna, tılsımına, taşların, metalin gücüne inanırım. Düşünün, erkek halimle bu kadar düşkünüm takıya, kadın olsaydım neler takardım... Takılarla nasıl bir ilişkiniz var? Kendi tasarımlarınızı taktığınız oluyor mu? Yenileri değil, eskileri beğeniyorum. Osmanlı takılarına bayılırım. O dönemdeki takılar Arap, Hint, Suriye etkilerinde kalmış. Hareme giren her kadın takılara kendi milletinin tarzını da getirmiş. Mesela, Safiye Sultan İtalyan stilini taşımış buraya. Bu da model çeşitliliğini artırmış. Takı ve mücevher sektörü şu an aynı konfeksiyon sektörü gibi... Taklitlerden geçilmiyor. Van Cleef'in, Cartier'nin taklitleri satılıyor. Hâlâ markalaşmanın değerini anlamış değiliz. Kapalıçarşı'yı gezerken takılardan gözünü alamazsınız ama dikkatli bakarsanız birbirlerinden farkı yoktur. Ünlü markalardan, dergilerden kopya edilmiştir. Türkiye'deki mücevher tasarımlarını yaratıcılık açısından nasıl buluyorsunuz? "Konfeksiyona ilk stilistliği getirdim, mücevher sektörüne de markalaşmayı" Kendi topraklarımızdan çıkan, tasarımında kopyaya yer vermeyen bir koleksiyon benimki. Nasıl ki konfeksiyona 1971'de ilk stilistliği getirdiysem mücevher sektörüne de markalaşmayı getiriyorum. "Bana o dönemde Türkiye'den stilist çıkabilir mi, hele de pazenle, Şile beziyle? Hadi oradan!" denmişti. Ama ben kendimi ispatladım. İnşallah şimdi mücevher ve takı tasarımında da başaracağım bunu. Siz sektöre nasıl bir yenilik getiriyorsunuz? 35 yıldır Cemil İpekçi'ye neler ilham verdiyse yine onlardan kopamadım. Kültürel zenginliğimizden yararlandım. Anadolu'nun beslediği farklı medeniyetlerden ilham aldım. Etnik bir koleksiyon oldu. Aynı zamanda batıl inançları, uğurları da yansıtıyor. Bilekliklere, kolyelere Mevlana'nın, Yunus Emre'nin sözlerini işlettim. Ayrıca Osmanlı'da çok kullanılan çintemani motifine yer verdim. Koleksiyonunuz için neler ilham verdi size? Pırlanta, yakut, zümrüt, elmas ve yarı değerli taşlar kullandım. Altının tüm renkleriyle çalıştım. Beyaz, sarı, kırmızı, yeşil. Tasarım yaparken hangi malzemeleri kullandınız? Leyla Alaton, Yonca Ebüzziya, Bergüzar Korel... Ayrıca Reyhan Gürtuna'yı çok beğeniyorum. O taksın isterim. Keşke Hayrünnisa Gül ve Emine Erdoğan da taksa. Erkek künyelerimden birini Tayyip Erdoğan'da görmek isterim. Mücevher tasarımlarınızı kimin üzerinde görmekten hoşlanırdınız? Var. Erkekler küpe bulmakta zorluk çekiyor. Çoğu, kadın küpesi takıyor veya aptal saptal gümüş modeller. Onlar için çok güzel tasarımlar yaptım. Taşlı olanlar var, sallantılı olanlar var. Yakında koleksiyonum genişleyecek. Erkek ve kadın saatlerimiz, gözlüklerimiz çıkacak. Sizin küpeleriniz ünlüdür. Koleksiyonunuzda erkekler için tasarladığınız küpeler yer alıyor mu? "43 yıl önce küpe taktığımda Tahtakale'de bana uzaylı muamelesi yapıyorlardı" Tam 43 yıldır küpe takıyorum. 17 yaşımda ilk kez Paris'te taktım. Champs-Elysees'de yürürken herkes dönüp dönüp bana bakıyordu. Kızılderiler gibi uzun tüyden yapılmış küpem vardı kulağımda. Türkiye'ye döndüğümde pasaport görevlisi yarım saat benimle konuşamadı. Şaşkına döndü. O zaman saçlarım da uzundu. Erkekler topuklu ayakkabı giyiyordu o dönem. Herkes 10 santim mantar topuklu ayakkabı giyiyorsa ben 20 santimlik olanından giyiyordum. Gözümde her zamanki gibi sürmem vardı. Ben sokakta yürürken trafiğin durduğuna şahit olurdum. 1971'de Zeki Triko'da stilistliğe başladığımda atölyem Tahtakale'deydi. Bu anlattığım halde işe gidiyordum. "Türkiye'de ilk küpeyi ben taktım" diyorsunuz. O dönemde nasıl tepkiler aldınız? Evet, uzaylıymışım gibi bakıyorlardı bana. İşe giderken önünden geçtiğim sokaktaki dükkanların sahipleri ben gelirken "Geliyor, geliyor... Avrupa'da okuyan tasarımcı var ya, o geliyor" diye bağırıyorlardı. Dükkanlarından çıkıp bir yaratığı izler gibi izliyorlardı beni. Ben de bu durumdan istifade ediyordum. Mağazalarına kumaş almaya girdiğim zaman fiyatını soruyordum. Kekeleyerek cevap veriyorlardı. 1 lira istiyorlarsa "10 kuruştan fazla vermem" dediğimde kabul ediyorlardı. Çünkü böyle bir varlığa "Hayır" deme cesaretini bulamıyorlardı. Şimdi gençlerin delinmemiş yeri yok. Burunlarından dillerine, göbeklerine kadar... Saçını boyamayan, kaşını almayan erkek kalmadı. Sizi uzaylı falan sanıyorlardır herhalde. "Hiçbir zaman belli bir sınıfın modacısı olmadım. Memurlar da tasarımlarımı alabilecek" Belki bir sınıfta doğdum ama hiçbir zaman belli bir sınıfın modacısı olmadım. Memurların bile Damra by Cemil İpekçi'den bir ürün satın alabilmelerini istiyorum. 100-150 YTL'ye de takı satacağız. İmitasyon mücevherlerimiz de çıkacak. Günlük takılar ve saç tokaları hazırlayacağım. Ayrıca tasarımlarım alınabilsin diye aynı modeli farklı değerdeki malzemeler kullanarak değişik şekillerde uyguluyoruz. Mücevherli tasarımlarınıza sahip olamayanları teselli edecek bir projeniz var mı?