12.08.1997 - 00:00 | Son Güncellenme:
AVRUPA Parlamentosu'nu 13 yıldır izlerim. 15 Avrupa Birliği üyesi ülkeden 626 milletvekilinin yer aldığı Avrupa Parlamentosu'nda bir tek küfür olayına rastlamadım. Pardon! bir kez "fahişe" tartışmasına tanık oldum. Ama o da, bizim sayemizde gerçekleşti. DYP Milletvekili Ayvaz Gökdemir'in, üç Avrupalı bayan parlamentere "fahişe" diye hakaret etmesi, Avrupa Parlamentosu'nda herkesi ayağa kaldırmıştı. Yeşil Grup Başkanı Claudia Roth, işin peşini bırakmamış ve Gökdemir'i mahkum ettirmişti. Avrupa'da, tartışmalar seviyeli ve fikir düzeyinde yapılıyor. Eleştiriler, zeka ürünü ince espriler içeriyor.
Bizim Meclis'te, küfürün her çeşidi duyuluyor. Sıkışan ve sinirlenen milletvekili kaba kuvvete ve hakarete başvuruyor. Düşüncenin tükendiği yerde küfür başlıyor. Düşünce, fikir ve hoşgörü de fazla olmadığından, konuşmalarda küfür ağır basıyor.
İbrahim Halil Çelik'in, iki kadın gazeteciye "orospu" demesi, düzeysizlik zincirinin son halkasını oluşturdu. Olayın ilginç yanı, en kaba küfürleri dillerinden düşürmeyenlerin, namus ve edep gibi kavramları en fazla sahiplenen çevrelerden çıkması. Türkiye'de, din bayrağını tekellerine alanların, ağzı bozuklukta en önde gitmeleri ne kadar garip.
Avrupa Parlamentosu'nda üye ülkelerin milletvekili sayısı, nüfuslarına göre belirleniyor. Türkiye, bir gün Avrupa Birliği'ne üye olursa, Avrupa Parlamentosu'a, Almanya gibi 99 milletvekili sokacak. Düşünebiliyor musunuz, ağızlarını çok kolay bozan milletvekillerimizin, Avrupa Parlamentosu'ndaki tartışmalara katılmalarını. Küfürlü konuşmaları, 11 ayrı dile çevirecek tercümanların halini...