30.05.2025 - 06:28 | Son Güncellenme:
Koordinasyonunu İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) üstlendiği Türkiye Pavyonu’nda Ceren Erdem ve Bilge Kalfa’nın küratörlüğündeki Yerebasan başlıklı proje yer alıyor. Yerebasan, medeniyetleri, ekosistemleri ve sürdürülebilir yaşamı anlamak için hayati öneme sahip olmasına rağmen çoğunlukla göz ardı edilen bir varlık olan toprağı merkezine alıyor. Sergi, duyusal deneyimler, bilimsel araştırmalar ve sanatsal yorumlar aracılığıyla, toprağın farklı özelliklerini gözler önüne seriyor.
Küratörler Yerebasan’da mimarlığın mekansal üretimin ötesinde toplumsal, ekolojik ve tarihsel bir ilişkiler ağının önemli bir parçası olduğunu vurguluyor. Bu açıdan Yerebasan mimarlığı anlamaya, dinlemeye, araştırmaya ve topraktan ilhamla düşünmeye odaklanan bir sergi. Yerebasan, resim, yerleştirme, üç boyutlu mimari üretim, sayısal araştırma teknikleri ve akademik çalışmalara uzanan geniş bir yelpazede, farklı medyumlarda, bireysel ve ekipler tarafından üretilen işleri bir araya getiriyor. Sergideki bu çeşitlilik ziyaretçileri, toprağı farklı açılardan düşünmeye, yorumlamaya ve yeniden hayal etmeye davet ediyor. Sergilenen bazı işler biyolojik yerleştirmeler olduğu için sergi süresince değişip dönüşecek; bu da sergiyi yalnızca izlenen değil, aynı zamanda yaşayan bir yapı haline getiriyor. Sergi, hep birlikte ‘Mimarlık hiç yere bastı mı?’ sorusunu sormaya ve üzerine düşünmeye davet ediyor.
Toprak üzerine farklı disiplinlerde çalışmalar yürüten mimar, sanatçı ve akademisyenlerden oluşan katılımcıların eserlerinin yer aldığı sergiye Hüseyin Aksoy, Michael Akstaller, E. Füsun Alioğlu & Senem Akçay, Ali Mahmut Demirel, Sinem Dişli, Yelda Gin, Ali Miharbi, Özgül Öztürk, Serkan Taycan ve Orkan Telhan bireysel olarak katkı sunuyor. Atelier FY, Bire-Pan, Common Action Walls, Herkes İçin Mimarlık & Poçolana Works, Mono Earth, Ozruh, Rec II, ReYard Evi, Solidified ve Yalın Mimarlık da sergiye ekip olarak katılıyor. Küratörlerin yaptığı açık çağrıya gelen 120 başvuru arasından belirlenen 18 projenin yer aldığı bir seçkiye ise gazete formunda yer veriliyor.
Proje ve araştırma ekiplerinde Enes Yılmaz, Simonida Galovic ile küratör asistanı Dicle Beştaş yer alıyor. Sergi tasarımını Bilge Kalfa Architecture üstleniyor.
Ankara, UNESCO Geçici Listesi’nde
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları Müzeler Genel Müdürlüğü, UNESCO Türkiye Millî Komisyonu Somut Kültürel Miras İhtisas Komitesi ve akademisyenler tarafından hazırlanan ve T.C. Ankara Valiliği ile T.C. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin katkı sağladığı adaylık dosyası, UNESCO Dünya Mirası Merkezi tarafından uygun görüldü ve “Ankara: Modern Bir Cumhuriyet Başkentinin Planlanması ve İnşası Miras Alanı”, UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’ne kaydedildi. Antik, Selçuklu ve Osmanlı mirasını erken Cumhuriyet dönemi modern kentleşme idealleriyle bir arada barındıran Ankara, Atatürk Bulvarı ekseninde şekillenen planlı yapısıyla; Ulus ve Kızılay çevresindeki kamusal binalar, meydanlar ve parklar aracılığıyla hem çok katmanlı tarihini hem de bir ulus-devletin mekansal temsilini mimari üzerinden görünür kılan özgün bir başkent örneği sunuyor. Bu gelişme, Ankara’nın yalnızca Türkiye’nin başkenti olmasının ötesinde modern kentleşme, kültürel kimliğin inşası ve 20. yüzyıl başlarındaki planlı şehirleşme sürecinin uluslararası ölçekte takdir edilmesi açısından da büyük bir değer taşıyor.
Salt Araştırma Vasil Vingas Arşivi
Garanti BBVA tarafından kurulan Salt, mimar Vasil Vingas’ın (1913-1981) arşivini erişime açtı. Salt Araştırma Mimarlık ve Tasarım Arşivi’ne eklenen koleksiyon, Vingas’ın tasarım, uygulama ve tadilat projelerine ilişkin belgeleri içeriyor. Özellikle Tarabya, Yeniköy, Emirgan gibi Boğaziçi semtlerindeki konut, apartman ve yalı tasarımlarına ait mimari çizimler, koleksiyonda öne çıkan malzemeler arasında yer alıyor. Mimarlık ve Tasarım Arşivi’ndeki koleksiyonlar, çalışmalarıyla 20. yüzyıl Türkiye’sinde mimarlık ve tasarımın gelişimine katkı sunmuş uzmanların mesleki ve kişisel arşivlerinde bulunan eskiz, çizim, yazışma, sözleşme, rapor, harita, fotoğraf, dia, ses kaydı ve video gibi 180.000 belgeyi bir araya getirmeye devam ediyor.
Dışarısı Büyüyor
İBB Kültür ve İBB Miras ortaklığında düzenlenen, fotoğraf sanatçısı Denef Huvaj’ın ‘’Dışarısı Büyüyor’’ başlıklı sergisi, 7 Eylül 2025 tarihine kadar Büyükada Taş Mektep’te ziyarete açık olacak. Üretimlerinde aidiyet ve kimlik konularına ağırlık veren fotoğraf sanatçısı Denef Huvaj’ın “Dışarısı Büyüyor” başlıklı sergisi, modern şehirlerin telaş ve tüketimle yüklü ritmine karşı bir durup düşünme ve yavaşlama çağrısı. Fotoğraflarında yürüme yolları üzerinden bir keşfe çıkan Denef Huvaj, modern şehir sakinlerinin kaçış noktası olarak gördüğü Ada’nın dinginliğinde ve Taş Mektep’in sessiz sakinliğinde kurulu sergi ile adımlarıyla mekanı hisseden, zamana dokunan, insanca bir ritim arayan herkesi bu telaşsız yolculuğun bir parçası olmaya davet ediyor. Sergi mekanı olarak seçilen bu özel yapı, 19. yüzyılın ikinci yarısında Rum Ortodoks Patriği Sofronios tarafından inşa ettirilmiş; Cumhuriyet’in ilk yıllarında resmi eğitim kurumu olarak hizmet vermiş. 1979’da geçirdiği yangının ardından uzun süre atıl kalan yapı, 2021 yılında başlatılan restorasyon ve NOVOS tarafından gerçekleştirilen yeniden kullanım projesi ile kamusal yaşama kazandırılmış. Modern toplum, hız ve tüketim üzerine inşa edilmiş bir yapıdır. Teknoloji, ulaşım araçları ve dijital iletişim, zamanı “kazanç” ve mekanı “geçici” bir değer haline getirirken, birey her geçen gün daha çok yer değiştiren ama aynı anda daha az hareket eden bir varlık halini almıştır. İnsan, çevresinde birikmiş beton yollar, motorlu araçlar ve dijital hız koridorlarının içinde yönünü kaybetmiş bir gezgine dönüşmüştür. Hâlbuki yürüyüş, bir araç ya da teknolojik yenilik gerektirmez; en yalın haliyle varoluşun kendisidir. İnsanlar yüzyıllardır yürüdüler: Kimi zaman bir araya gelerek toplumsal dayanışmayı ifade etmek için, kimi zaman kutsal bir yolun peşinde, kimi zaman da sadece zihni ve bedeni dinginleştirmek için. Yürümek, dışarının bir içeriden diğerine geçiş olduğu, adımların telaşla ölçüldüğü modern dünyada hem fiziksel hem de zihinsel bir özgürlük alanıdır. Yolun başlangıcından varışa, bir adımın ardında bıraktığı izlerden yön duygusunun yitimi ve yeniden kazanılmasına uzanan fotoğraflar, izleyiciyi sadece bir manzaranın değil, bir düşüncenin izinde gezdiriyor. Doğanın içinde kaybolan patikalar ve doğadan ayrı kaybolan insan, haç yollarını, izole edilmiş şehir sokaklarını her bir adımıyla yürümenin anlam katmanı olarak sunuyor.
Archiprix Türkiye 2024 Sonuçlandı
Archiprix Türkiye 2024 dönemi jüri değerlendirme çalışması, çevrimiçi ve yüz yüze gerçekleştirilen 2 ayrı seans sonrasında tamamlandı. Jüri, 162 başvurudan toplamda 12 projeyi ödüle layık buldu. Bu dönem jüri, şartname gereği verilen 3 ödül ve 3 mansiyona ek olarak, 5 projeyi Teşvik Ödülü’ne, 1 projeyi de Jüri Özel Ödülü’ne layık görerek ödüllendirdi. Yüksek Mimar Oral Göktaş (SO? Mimarlık & Fikriyat), Doç. Dr. Mimar Buket Metin (Abdullah Gül Üniversitesi), Dr. Öğr. Üyesi Mimar Duygu Tüntaş (TED Üniversitesi), Mimar Mert Uslu (Mert Uslu Mimarlık) ve Prof. Dr. Mimar Şebnem Yalınay’dan (İstanbul Bilgi Üniversitesi) oluşan asli jüri grubu, birinciliğe İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Mehmet Sait Aktay’ın “Patafizia: Çöken Mimarlığa Arzu” adlı projesini uygun gördü. İkincilik ödülü, “ecstatic nexum[s]” adlı projesiyle Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden Mehmet Derin İncekaş’a verilirken, üçüncülük ödülü “Sabunun Yolculuğu” başlıklı projesiyle Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Emirhan Sarihan’ın oldu.
Mimarlık ve Dil
Günther Fischer’in, mimarlık ve dil ilişkisini ele alan ve mimarlık kuramının özgün çalışmaları arasında yer alan, Fatma Erkman Akerson’un çevirdiği “Mimarlık ve Dil” başlıklı kitabı yayımlandı. Editörlüğünü Aykut Köksal’ın yaptığı kitap, gözden geçirilmiş yeni basımıyla Arketon Yayınları arasındaki yerini aldı. “Mimarlık ve Dil”, 20. yüzyılda dilbilimin açtığı yoldan ilerleyen disiplinler arası çalışmalar arasında bulunuyor. Mimar ve akademisyen Günther Fischer’in 1991’de kaleme aldığı çalışmada, ünlü mimarlık kuramcısı ve tarihçisi Jürgen Joedicke’nin Almanca basıma yazdığı önsöz ve yazarın Türkçe basım için yazdığı giriş yazısı yer alıyor. Jürgen Joedicke önsözde şöyle diyor: “Göstergebilimin ortaya çıkması ve yaygınlaşmasıyla, özellikle de Max Bense’nin ve Stuttgart Okulu’nun çalışmalarıyla, mimarlıkta anlam yaratma olgusunu, göstergebilim ve iletişim kuramlarıyla açıklama denemelerine Almanya’da da girişildi, üstelik bu denemeler çok ilginç sonuçlar da verdi. İşte Günther Fischer’in çalışmasını farklı kılan, mimarlıkla mimari pratik arasında kurduğu bağlantılardır. Kendisi de mimar olan Fischer, kuramlara eleştirel bir gözle bakıyor, kuramların, mimarın çalışmasına katabileceği değerleri araştırıyor. Fischer geniş bir alana yayılıyor, göstergebilim, dilbilim ve algı psikolojisi üzerinde duruyor ve pek çok somut örnek vererek dille mimarlık arasında yapısal benzerlikler bulunduğunu ileri süren tezleri geliştiriyor.”
Dışişleri Şehitleri Anıtı Yarışması Sonuçlandı
Ankara Büyükşehir Belediyesi, Kültür ve Tabiat Varlıkları Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen Dışişleri Şehitleri Anıtı ve Anı Mekanı Fikir Projesi Yarışması sonuçlandı. Serbest, ulusal ve tek kademeli olarak gerçekleştirilen yarışma, Çankaya ilçesinde yer alan Botanik Bahçesi’nin Çankaya Caddesi girişinde, anıt ve anı mekanı olarak işlev görecek mimari, sanatsal ve kentsel boyutları olan bir tasarım elde etmeyi amaçlıyordu.
Yarışmada üç proje eşdeğer ödül, beş proje ise eşdeğer mansiyon ödülü almaya hak kazandı. Eşdeğer ödüle; Mehra Geylan Duygulu, Serenay Gürelli ve Tuğba Nur Topaloğlu’nun Can Kubin danışmanlığında hazırlanan 42 sıra numaralı projesi, Koray Bayraktutan, Y. Burak Dolu, Merve Torlak, Kutay Şengöçmen, Osman Kongul ve Zeynep Kılıç’tan oluşan ekibin 60 sıra numaralı projesi ve Sinan Günay, Nurhayat Öz ve Esra Baştarca’nın 68 sıra numaralı projesi layık görüldü. Eşdeğer mansiyon ödülleri beş farklı projeye verildi. Selçuk Kişmir, Meltem Çelik Kişmir’den oluşan ekip, 05 sıra numaralı projeyle, Alpcan Balcı, Hazal Özkan, Sevcan Bayram, Şevval Gökkılıç ve Ege Çanlı ve Samet Batuhan Akkaya’dan oluşan ekip 37 sıra numaralı projeyle, Cevdet Ege Çakır ve Cemre Önertürk’ün oluşturduğu ekip, 51 sıra numaralı projeyle; Can Kalınsazlıoğlu ve M. Harun Beyhan ise 63 sıra numaralı projeyle, Bilge Kardelen Bekiroğlu,Furkan Şanlı’nın hazırladığı proje ise 76 sıra numarasıyla mansiyon ödülü aldı. Yarışma projelerinin yer aldığı sergi, 20 Mayıs Salı günü saat 10:00’dan itibaren Ankara Büyükşehir Belediyesi Konferans Salonu Bekleme Alanı’nda, 08:30 ve 17:00 saatleri arasında ziyarete açık olacak, kolokyum ise 30 Mayıs Cuma günü saat 13.00’da Ankara Büyükşehir Belediyesi Konferans Salonu’nda gerçekleşecek.
Kent Düşleri Atölyeleri
Mimarlığın kamusal ve toplumsal sorumluluklarına yönelik farkındalık yaratmak amacıyla 2005 yılından bu yana yürütülen Kent Düşleri Atölyeleri’nin on sekizincisi, bu yıl 7 Temmuz – 1 Ağustos 2025 tarihleri arasında gerçekleştirecek ve atölye sonuçları sergilenerek yayına dönüştürülecek. Bu yılki teması “Kolektif Bellek ve Meydanlar” olarak belirlenen Kent Düşleri Atölyeleri’nde, her yıl olduğu gibi farklı disiplin alanlarının entelektüel birikimi atölye süreçlerini besleyecek ve öğrencilerin katılımıyla İstanbul’a dair zengin tartışma ortamları yaratılacak. Öğrenciler İstanbul’a dair gözlemlerini, okumalarını ve düşlerini istedikleri araçlarla aktarmalarına olanak sağlayacak bu çalışmada katılımcı olmaya davet ediliyor. Farklı yarı yıl düzeylerinin buluştuğu Kent Düşleri Atölyeleri’ne ön kayıt için son başvuru tarihi 13 Haziran 2025, kesin kayıt için son başvuru tarihi 20 Haziran 2025 olarak belirlendi. Üniversitelerde staj kapsamında değerlendirilebilen Kent Düşleri Atölyeleri’ne katılım için Mimarlar Odası öğrenci üyesi olmak yeterli ve atölyeler ücretsiz. Başvuru formunu eksiksiz dolduran her öğrenci, herhangi bir elemeye tabi tutulmaksızın kontenjan dolana kadar kayıt yaptırma hakkına sahip. Atölyelerin toplam kontenjanı 100 kişi ile sınırlandırılmış olup, ayrıca okul ve dönem kontenjanları da belirlenmiş. Başvurulardaki yoğunluğa göre okul ve dönem kontenjanları dikkate alınacak. Atölyelere katılım için 1. sınıfı bitirmiş olma şartı aranıyor.
Anne Lacaton, Jane Drew Ödülü Kazandı
Paris merkezli mimarlık ofisi Lacaton & Vassal’ın eş kurucusu Anne Lacaton, 2025 Jane Drew Ödülü’nün kazananı olarak açıklandı. Modernist mimar ve kent plancısı Jane Drew’ün anısıyla her yıl mimarlık mesleğinde öncü ve yenilikçi üretimlerle ilham kaynağı olan kadınları onurlandıran ödül, ilk kez 1998 yılında Kathryn Gustafson’a takdim edilmişti. Zaha Hadid, Odile Decq, Yasmeen Lari, Kazuyo Sejima gibi dünyaca ünlü mimarları geçtiğimiz yıllarda onurlandıran Jane Drew Ödülü, Architect’s Journal tarafından organize ediliyor. Özgün iyileştirme stratejileri ile tanınan Anne Lacaton, var olan yapıların yıkılmak yerine nasıl dönüştürülebileceğini dünyaya gösterme konusuna bir süredir aracılık ediyor. Erişilebilirlik, adaptasyon ve çevresel sorumluluk kavramlarını vurgulayan üretimleri özellikle sosyal konut projelerinde öne çıkıyor. Bordeaux’da, kış bahçelerinin yaşam alanlarına dönüştürüldüğü ve sakinlerin yerlerinden edilmediği Grand-Parc konutlarının dönüşümü ve Paris’teki Palais de Tokyo müzesinin renovasyonu gibi projeler bu anlayışa dair nitelikli örnekler oluşturuyor.
Sharjah Mimarlık Trienali 2026
Sharjah Mimarlık Trienali, 2026 yılında gerçekleşecek üçüncü edisyonun küratörünü New York ve Mumbai merkezli antropolog, yazar ve sanatçı Vyjayanthi Rao; yardımcı küratörü ise Londra ve Cape Town’da küratör olarak çalışan Tau Tavengwa olarak duyurdu. Rao ve Tavengwa daha önce 2022 Lizbon Mimarlık Trienali’nde birlikte çalışmıştı. Sharjah Mimarlık Trienali, Batı Asya’dan Güney Asya’ya ve Afrika kıtasına kadar mimarlık ve şehirciliği keşfetmek için bir platform görevi görmeyi amaçlıyor. Vyjayanthi Rao’nun sosyo-kültürel antropoloji geçmişi sayesinde geliştirdiği çok disiplinli bakış açısı ve bağlama dair derin anlayışını trienalin kamusal alana dair eleştirel ve çok katmanlı yaklaşımıyla örtüşüyor. Çalışmalar, özellikle Hindistan ve Amerika Birleşik Devletleri’nde şehircilik ve yapılı çevreyi eleştirel bir bakış açısıyla inceliyor ve araştırmacılık ve katılımcılık kavramı arasında köprü kuruyor. Yardımcı küratör olarak, Cityscapes Magazine’in kurucusu ve editörü, CS Studio’nun kurucu ortağı Tavengwa, Küresel Güney perspektifinden şehircilik konusuna odaklanıyor. Sharjah Mimarlık Trienali Başkanı ve Direktörü Hoor Al Qasimi, yaptığı basın açıklamalarında Rao’nun pratiğinin SAT’ın araştırma, yenilikçilik ve bilgi paylaşımına olan bağlılığıyla uyumlu olduğunu düşündüğünü aktardı. Sharjah Mimarlık Trienali Danışmanı Mona El-Mousfy, Rao’nun özellikle Güney Asya şehirlerindeki şehircilik bilgisinin projeye paha biçilmez bir katkı sağlayacağını sözlerine ekledi. Küratörler, kamusal alandaki mevcut girişimlerini geliştirmek amacıyla kentin yapısına, topluluk ağlarına, mimarlığın ve duyarlı kentler inşa etmedeki rolüne dair daha geniş bir bakış açısı sunacaklar.
Birliği Yeniden Terkip Etmek
Eliana Martinelli’nin kaleme aldığı “Birliği Yeniden Terkip Etmek: Turgut Cansever İstanbul’da” kitabı Klasik Yayınları'ndan çıktı. Turgut Cansever (1920-2009), yirminci yüzyıl Türk mimarlığı bağlamında görüşlerine en çok atıfta bulunulan mimar, şehir plancısı ve seçkin bir entelektüeldir. Hem tasarladıkları hem de yazdıkları ile Türkiye’de ana akım mimarlık mecrasının dışında konumlanan Cansever, Türk şehrini, ithal Avrupai modellerden daha karakterli bulduğu Osmanlı kökleri üzerine inşa etme fikrini benimser. Martinelli, Cansever hakkında Batı dillerindeki ilk monografi olan bu eserinde, Cansever’in çalışmalarını hem hocası Sedad Eldem’in öğretisiyle sürekliliği bağlamında hem de başta İstanbul olmak üzere Türk-Osmanlı şehrinin ve mimarisinin gelişimine ilişkin ana teoriler ekseninde analiz ediyor. Bu yolculuğun ana teması, geçmişten gelenle çağdaş olan arasındaki ikilemleri çözüme kavuşturan mimari tasarımın kentsel değeridir. Farklı dönemlerde inşa edilmiş olsalar da Mimar Sinan, Sedad Eldem ve Turgut Cansever’in mimarileri, mevcut şehrin katmanlı yapısının yeniden yorumlanmasına dayalı bir modernlik biçiminin ifadesidir. Yazar, Cansever’in Beyazıt Meydanı projesinden hareketle hem Türkiye’de hem de Avrupa’da önemli bir tartışma konusu olan kamusal alanın tasarımı meselesinde de tavrını ortaya koyuyor. Eliana Martinelli’nin kaleme aldığı “Birliği Yeniden Terkip Etmek: Turgut Cansever İstanbul’da” adlı kitap, Halil İbrahim Düzenli ve Faruk Deniz’in editörlüğünde Turgut Cansever Kitaplığı'ndan yayımlandı. Ahmet Erdem Tozoğlu İtalyanca ve İngilizce’den çevirdi.
Şehrin Hafızası
“Faik Şenol: Şehrin Hafızası” sergisi, usta foto muhabiri Faik Şenol’un İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ arşivinde yer alan fotoğraflarından özel bir seçkiyle izleyiciyle buluşuyor. 16 Mayıs–31 Temmuz 2025 tarihleri arasında Taksim Sanat’ta ücretsiz olarak gezilebilecek sergi, İstanbul’un belleğine odaklanan güçlü bir görsel anlatı sunuyor. Faik Şenol’un objektifinden yansıyan bu kareler, yalnızca İstanbul’un farklı dönemlerine tanıklık etmekle kalmıyor, aynı zamanda şehrin çok katmanlı toplumsal, kültürel ve bireysel hafızasını da görünür kılıyor.
Sergide yer alan fotoğraflar, İstanbul’un gündelik hayatından büyük toplumsal olaylara, sıradan bir insanın yüz ifadesinden Boğaz manzaralarına kadar uzanan geniş bir yelpazeye yayılıyor. Bu görüntüler, bir dönemin ruhunu taşıyan belgeler olarak arşiv niteliği taşırken; estetik ve duygusal derinliğiyle izleyiciyi geçmişle bugünün kesişiminde yeniden düşünmeye çağırıyor.
“Şehrin Hafızası” başlığıyla sunulan seçki, Faik Şenol’un gözünden İstanbul’a bakma fırsatı sunarken; fotoğrafın bir belge olmanın ötesine geçerek bir anlatım dili haline geldiğini de ortaya koyuyor. Taksim Metrosu’nun -1. katında yer alan Taksim Sanat’ta açılan bu sergi, hem kentin geçmişine merak duyanlar hem de fotoğrafın hikaye anlatma gücünü keşfetmek isteyen herkes için kaçırılmayacak bir durak niteliğinde.
Palezzo Tasarımı Öğrenci Desen Yarışması
Palezzo Tasarımı Öğrenci Desen Yarışması, paledyen tipi terrazzo ürünleri için yeni ve özgün kompozisyonlar geliştirmek amacıyla düzenleniyor. Yarışmanın konusu, serbest temada Palezzo adı verilen, taş atıklarını değerlendiren artizanal terrazzo yüzeyleri için desen tasarımı oluşturmak. Yarışmaya, Türkiye ve KKTC’deki üniversitelerin mimarlık, iç mimarlık ve güzel sanatlar bölümlerinde lisans veya yüksek lisans öğrenimi gören, 25 yaş altı öğrenciler katılabiliyor. Yarışma iki aşamalı yürütülüyor; ilk aşamada yarışmacılardan 50x50 cm ölçülerinde bir Palezzo kompozisyonunu 1/1 ölçekli ve renklendirilmiş şekilde bir A1 paftada sunmaları bekleniyor. Seçilen tasarımlar ikinci aşamada, finalistler Ayazağa’daki showroom atölyesinde tasarımlarını fiziksel olarak uygulayacak; taşlar kalıplara dizilecek, yapıştırılacak ve agrega oranları belirlenecek. Kullanılabilecek taşlar arasında Marmara, Dolomit, Uşak yeşili, traverten türleri, Lilac ve Siyah Mermer yer alıyor. Epoksi matris rengi yarışmacı tarafından seçilecek, agregalar ise farklı renk ve boyut seçenekleriyle sunulacak. Yarışma, T.C. ve K.K.T.C.’deki üniversitelerin mimarlık, iç mimarlık ve güzel sanatlar bölümlerinde öğrenim gören 25 yaş altı lisans ve yüksek lisans öğrencilerine açık. Her yarışmacı yalnızca bir kompozisyon ile katılabilir ve kimlik bilgileri gizli kalmalıdır. Teslimler 2 Haziran’a kadar kargo veya elden yapılacak; jüri değerlendirmesi 12 Haziran’da tamamlanacak ve aynı gün 2. aşamaya kalanlara atölye daveti gönderilecek. Atölye çalışması 14 Haziran’da, ikinci jüri değerlendirmesi ise 18 Haziran’da gerçekleşecek. Sonuçlar ve ödüller 20 Haziran 2025 tarihinde açıklanacak. Yarışmanın jüri üyeleri arasında Arif Özden, Eren Bayrak, Gül Ökten, Kerem Erginoğlu, Mustafa Toner, Nuray Uygur, Şebnem Buhara ve Yeşim Bakırküre yer alıyor. Yarışma, tasarım öğrencilerine malzeme, desen ve üretim süreçlerini bütüncül biçimde deneyimleme fırsatı sunuyor.