05.01.2022 - 11:40 | Son Güncellenme:
Çatalca’nın tarihi MÖ 2000 yıllara dayanıyor. Buraya ilk yerleşen insanlar da Traklardır. İlçe, Antik Çağda "Metrai" (Marta, Metran, Metris) adıyla anılıyormuş. Metris kelimesi Osmanlıcıda "Siper" anlamına geliyor. Evliya Çelebi, Seyahatnamesinde, buranın Çatal Dağı eteklerinde kurulduğu için Çatalca adını almış olabileceğini yazmıştır.Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u kuşatması sırasında yerel halk büyük mukavemet gösterdikleri için, buraya “Çetince” adı verilmiş. Daha sonra da Fatih Sultan Mehmet “Burayı Allah’a emanet ediyorum” demiştir.Çatalca’nın Türk tarihinde ayrı bir önemi vardır. Cumhuriyet döneminde, Yunanistan ile anlaşılarak Çatalca’daki Rumlar ile Yunanistan’daki Türkler mübadele yapılmıştır. Bu nedenle ilçede Rum izlerini görebilirsiniz. Ayrıca Osmanlı hanedanlığına yakınlığı ile bilinen Giray hanedanlığının bazı aile üyeleri burada yaşadığı için buraya özel bir ilgi duyulmuş. Bu küçücük ilçede birçok tarihi çeşme, cami, köprü, kale gibi tarihi yerler görebilirsiniz.Rumların giderken çıkardıkları yangından kurtulan Kaleiçi Mahallesi, Osmanlı mimarisini yansıtan ahşap mekanlar olarak dikkat çekiyor. Bunun dışında ilginizi çekecek semtler bulunmuyor. Fakat ünlü Mimar Sinan’ın yaptığı cami ve çeşme ilginizi çekecektir.
Şehitlik, Birinci Balkan Savaşları sırasında şehit olan askerler anısına yapılmıştır. Geneli Alanya’dan gelen askerlerden oluşan Alaiye taburu burada pusuya düşürülmüş ve 657 asker şehit olmuştur. Çatalca’ya yaklaşık 18 kilometre uzaklıkta bulunuyor. Her yıl burada şehitleri anma töreni yapılıyor.
İlçe merkezinde bulunuyor. Merkezde gezerken mutlaka rastlarsınız. Osmanlı padişahı II. Ahmet zamanında yaptırılmış. Çeşme, hala orijinalliğini koruyor ve faaliyettedir. Serinlemek ve dinlenmek için burada mola verip, yerli halkla sohbet edebilirsiniz.
Çevre ve Orman Bakanlığının büyük önem verdiği anıt değerindeki ağaçların korunması projesi kapsamında Çatalca'nın Subaşı mevkiinde 2 adet çınar ağacı koruma altına alınmıştır. Subaşı-Havuzlar bölgesindeki çınar ağaçlarının 900-1000 yaşları arasında oldukları tahmin ediliyor. Boyları 15 metre olup 3,5 metre çap gövde genişliğine sahipler. Tabiatın gücünü ve bereketini göstermesi açısından görülmesi gereken doğal güzelliklerdendir.
Kendi halinde bir orman köyü olmasına rağmen, piknik ve doğa tutkunu İstanbulluların uğrak noktasıdır. Köyün Karadeniz’e kıyısı olması nedeniyle Yalıköy Plajı her daim ziyaretçi akınına uğruyor. İlkbaharın gelmesiyle birlikte doğa yürüyüşçüleri ve piknikçiler bu köye akın ediyorlar. Ormanlık alan aynı zamanda av meraklıları için de ziyaret alanıdır.Şehrin keşmekeşinden kurtulmak, unutulmaz bir gün yaşamak istiyorsanız siz de Yalıköy’e gidebilirsiniz. Ormanlık alanda enerji depolar, yürüyüşle veya yüzerek stres atabilirsiniz.
Çatalca’nın Subaşı Köyüne 5 km uzaklıkta İnceğiz Köyü sınırları içinde bulunuyor. Mağaraların tarihi MÖ 5500 yıl öncesine dayanır. Ormanlık bir alanda bulunan mağaralar döneminde manastır olarak kullanılıyormuş. Bölgenin yaşam tarihi hakkında bilgiler veren kalıntılar bulunuyor.Kemal Sunal’ın Davaro ve Salako filmleriyle tüm Türkiye tarafından bilinen mağaralar, yerel halk tarafından mesire alanı olarak kullanılıyor.
İlçenin Binkılıç beldesinde bulunuyor. Yalıköy plajından sonra ilçenin en popüler plajıdır. Muhteşem doğasıyla ve deniziyle gelenlere unutulmaz bir gün vaat ediyor.
Cumhuriyet dönemiyle birlikte, Türkiye ile yabancı devletler arasında vatandaş mübadeleleri yapılmış. Bunlardan biri de Çatalca’da gerçekleşmiş. Bu mübadeleyi tarihleştirmek için de ilçede bir Mübadele Müzesi bulunuyor. Batı Türkleri için bu müze çok önemlidir. Buraya yerleşen ilk ailelere ait, belgeler, objeler, eşyalar ve araçlar sergileniyor.
Cami, Ferhat Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmış. Çatalca Tepesi’nin eteğinde bulunan cami, küçük olmasına rağman ünlü mimarın izlerini yansıtıyor. Ayrıca caminin bahçesinde Kırım Hanlarından Şahbaz Giray’in oğlu divan şairi ve tarihçi Halim Giray’ın mezarı bulunuyor. Mezar üzerindeki dörtlük ilginizi çekecektir.Ferhatpaşa çeşmesi, caminin yanında bulunmuyor. İlçe merkezinde gezerken çeşmeyi görebilirsiniz. Aynı şekilde Ferhat Paşa tarafından Mimar Sinan’a yaptırılmış. Çeşme, geçmişten günümüze orijinalliğini koruyarak gelmiş.
Sakin ve huzurlu bir ortamda plaja girmek isteyenlere alternatif bir yerdir. Plaj, Ormanlı Köyü’nde bulunuyor. Önünüzde pırıl pırıl, tertemiz deniz, arkanızda ormanın yeşilliği ile harika bir gün geçirebilirsiniz.
Su Kemeri, Gümüşpınar köyünde bulunuyor. 3 katlı olan bu kemer derin bir vadi içersisinde yer alıyor. Kemerin tarihi Antik Roma Dönemi’ne kadar uzanıyor. Yüzyıllarca Konstantinopolis’e yani İstanbul'a su taşıma görevi görmüş. Su kemer yaklaşık 34 metre yüksekliğinde ve 123 metre uzunluğundadır. Kanalların tabanları arasındaki dikey mesafe ise 7,8 metredir. Kemerin yaklaşık 100 metre doğusunda ve yukarı akışta, başka bir köprünün parça kalıntıları da bulunuyor.