29.05.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:
27 MAYIS ÖNCESİ VE SONRASI - 3 / MERİÇ TAFOLAR
14 Ekim günü başlayan 587 sanıklı Yassıda yargılamalarında sanıklar aleyhine 3 ceza, 9 yolsuzluk ve 7 anayasayı ihlal davası açıldı. Açılan davalar arasında 6-7 Eylül olaylarının yanı sıra, DP iktidarının en çok eleştirildiği Vatan Cephesi ile Çanakkale, Kayseri, Topkapı ve üniversite olaylarına ilişkin açılan siyasi davalar ağırlıklı bölümü oluşturuyordu. Ancak aradan geçen yıllarda Yassıda yargılamaları; dönemin başbakanı Adnan Menderes’in gayrimeşru çocuğunu öldürdüğü iddiasıyla açılan “Bebek Davası” ve dönemin cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın kendisine Afgan Kralı tarafından hediye edilen tazının AOÇ’ye satılması iddiasıyla açılan “Köpek davası” gibi davalar ile hatırlanır oldu. DP yöneticileri Tahkikat Komisyonu kurarak, “anayasayı zorla değiştirme” ve “Millet Meclisi’ni feshetme teşebbüsü” ile suçlandılar.
Darbe içinde darbe
Yargılamaların başladığı tarihlerde, cuntacı MBK içinde de anlaşmazlık hüküm sürüyordu. MBK’de genel kanı, demokrasiye geçiş için hızlı davranılması olsa da başını Alpaslan Türkeş’in çektiği bir grup, “reformlarla sürdürülecek uzun bir geçiş dönemi” ve “MBK’nin partileşmesi”ni savunuyordu. Bu sıralarda Türkeş, “aşırı sağ” eğilimlere kayınca, yürüttüğü Başbakanlık Müsteşarlığı görevinden uzaklaştırıldı.
Görüş ayrılıkları tasfiyeyle sonuçlandı. Başını Türkeş’in çektiği 14 MBK üyesi, 13 Kasım sabahı evlerine yapılan tebligatın ardından tasfiye edilerek yurtdışına sürüldü. MBK üyesi olamayan Kara Harp Okulu Komutanı Talat Aydemir, 13 Kasım tasfiyelerini, “devrimcilerin kendi çocuklarını yediği sessiz devrim” olarak niteleyecekti.
Tasfiyelerin ardından cuntacı MBK’nin üye sayısı 23’e düşecekti. 23 MBK üyesi, Kurucu Meclis’in kurulması amacıyla kanunu derhal onaylayacaktı. Yapılan değişikliklerle kalan 23 MBK üyesinin kurulacak Cumhuriyet Senatosu’nun doğal üyeleri olması da kararlaştırıldı. Cumhurbaşkanlığı’na seçilen Cemal Gürsel ve istifa eden Cemal Madanoğlu dışındaki 21 MBK üyesi Cumhuriyet Senatosu’nun kuruluşuyla tabii senatör unvanı elde ettiler.
6 Ocak 1961 günü 256 kişilik Kurucu Meclis çalışmalarına başladı. Kurucu Meclis’ten Devlet Başkanı’nın 10 temsilcisi, MBK’nin 18 temsilcisi, Bakanlar Kurulu üyeleri, il temsilcileri, 6 baro temsilcisi, 12 basın temsilcisi, 6 sendika temsilcisi, 10 oda temsilcisi, 12 üniversite temsilcisi, 12 yargı organı temsilcisi, 6 tarım teşekkülü temsilcisi, 6 esnaf teşekkülü temsilcisi, 1 gençlik temsilcisi ve iki Muharipler Birliği Temsilcisi yer aldı. Meclis’te ayrıca CHP’yi temsilen 49, CKMP’yi temsilen 25 üye de yer aldı.
Kurucu Meclis görevde
Kurucu Meclis’te basın temsilcisi olarak görev yapan Oktay Ekşi ise 2011 seçimlerinin ardından CHP İstanbul Milletvekili olarak Parlamento’ya geri döndü. Kurucu Meclis’te görev yapanlar arasında Altan Öymen, Turhan Feyzioğlu, Tarık Zafer Tunaya, Doğan Avcıoğlu, İsmet İnönü gibi isimler de bulunuyordu.
Kurucu Meclis, 9 Ocak günü 20 kişilik bir Anayasa Komisyonu kurdu. Bu komisyon, 1960 yılı sonlarında MBK’ya sunulan ve yeni anayasa için akademisyenlerin hazırladı. Anayasa Tasarısı darbenin 1. yıldönümü olan 27 Mayıs 1961’de Kurucu Meclis tarafından 2 ret oyuna karşılık 260 oyla kabul edildi, 9 Temmuz 1961’de anayasa için yapılan referandumda yüzde 61,5 oranında evet oyuyla kabul edildi.
1961 Anayasası, Anayasa Mahkemesi, Milli Güvenlik Kurulu, Cumhuriyet Senatosu, Yüksek Hakimler Kurulu ve Yüksek Savcılar Kurulu gibi genç Türkiye Cumhuriyeti’ni ilk kez tanıştığı oluşumların da kurulmasını sağladı.
Yeni seçim kanunu
Yeni Anayasa’nın kurucu meclisce onaylanmasından iki gün önce yeni seçim kanunu da kabul edildi. Seçim kanunu 1946-1960 yılları arası uygulanan ve “temsilde istikrar” temalı çoğunlukçu sistem yerine, “temsilde adalet” vurgusunun yüksek olduğu barajlı d’Hondt sistemiyle Türkiye’yi tanıştıracaktı. 27 Mayıs darbesi öncesi siyasi arenada bulunan CHP ve CKMP dışında, Memleketçi Cumhuriyet Partisi, Adalet Partisi, Mutedil Liberal Parti, Türkiye İşçi Partisi ve Yeni Türkiye Partisi gibi partiler de 1961 yılı içinde siyaset arenasına katıldı.
15 Ekim günü seçimlerin yapılması kararı alınırken seçimlere CHP’nin yanı sıra kapatılan Demokrat Parti’nin boşalttığı alana talip olan Adalet Partisi, CKMP ve Yeni Türkiye Partisi’nin katılması kararlaştırıldı.
İnfaz sonrası genel seçim
14 Ekim günü başlayan Yassıada yargılamaları 11 ay 1 gün sonra 15 Eylül 1961’de sona erdi. Davalar sonucunda 31 kişi ömür boyu hapse, aralarında Bayar, Menderes, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu ile dönemin TBMM Başkanı Refik Koraltan ve dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun, Bursa Milletvekili Agah Erozan, Kayseri Milletvekili İbrahim Kirazoğlu, Denizli Milletvekili Ahmet Hamdi Sancar, Sakarya Milletvekili Nusret Kirişçioğlu, Gaziantep Milletvekili Bahadır Dülger, Çanakkale Milletvekili Emin Kalafat, Denizli Milletvekili Baha Akşit, Rize Milletvekili Osman Kıvrakoğlu ve Tekirdağ Milletvekili Zeki Erataman’ı idama mahkum edildi. MBK, idama mahkum edilen isimlerden Menderes, Polatkan ve Zorlu’nun idamlarını onayladı, Bayar’ın cezası 65 yaşını geçtiği için müebbet hapse çevrilirken, diğer 11 isim hakkında ömür boyu hapis cezası verildi. Yassıada’da süren yargılamaların ardından idam mahkumiyetleri onanan 3 isim İmralı Adası’na götürüldü. 3 isimden Polatkan ve Zorlu 16 Eylül günü, Menderes ise 17 Eylül günü idam edildi.
İlk koalisyon kuruldu
İdam kararlarından 1 ay sonra 15 Ekim günü yapılan genel seçimlerde CHP yüzde 36,7 oy ile 173, Adalet Partisi, yüzde 34,7 oy ile 158, Yeni Türkiye Partisi yüzde 13,9 oy ile 65, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi ise yüzde 13,4 oy 54 milletvekili çıkardılar. Seçim sonuçlarıyla hiçbir parti tek başına iktidara ulaşamazken, 26 Ekim günü Cumuhrbaşkanı seçilen Cemal Gürsel, İsmet İnönü’yü hükümeti kurmakla görevlendirdi. 20 Kasım günü İnönü, DP’nin mirasını üstleneceği anlaşılan Adalet Partisi ile koalisyon hükümetini kuracağını açıklayacaktı.
‘En özgürlükçü Anayasa’
Cuntacıların 17 ay gibi Türkiye’nin diğer askeri darbeleri dikkate alındığında kısa sayılabilecek bir dönemde ülkeyi yeniden demokrasi zeminine oturtmaları pek çok kesim tarafından takdirle karşılanacaktı. Halkoyuyla kabul edilen 1961 Anayasası da pek çoklarınca Türkiye tarihinin en “özgürlükçü” anayasası olarak ilan edilecekti. Ancak, 15 Ekim günü yapılan seçimlerle siyaset sahnesinden dolaylı olarak çekilen askeri yapı, yaratılan gelenekle, günümüze kadar siyaset sahnesindeki yerini koruyacaktı.