Küçük’ü ilk ihbar 2006’da

“Cumhuriyet gazetesine atılan bombaları, emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ten aldım” dediği öne sürülen Danıştay saldırısı davası sanıklarından Osman Yıldırım’ın, 29 Ağustos 2006’da Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne, cezaevi idaresi kanalıyla, içeriği şimdiye kadar kamuoyuna yansımayan bir dilekçe sunduğu anlaşıldı.  Yıldırım’ın Küçük, emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin, Sedat Peker gibi isimlerden ilk kez bu dilekçede söz ettiği ortaya çıktı. Ancak mahkeme bu dilekçedeki iddiaları araştırmaya değer bulmadı.

Gizli dilekçe
Cumhuriyet gazetesine bomba atılması ve Danıştay 2. Daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’in yaşamını yitirdiği silahlı saldırıya yardım ettiği gerekçesiyle Mayıs 2006’da tutuklanan Yıldırım, 24 Temmuz 2006’da, Sincan F Tipi Cezaevi’nden, mahkemeye bir dilekçe gönderdi.
Etkin pişmanlıktan yararlanmayı talep eden Yıldırım dilekçesinde, Danıştay’a yönelik silahlı saldırıyı gerçekleştiren Alparslan Arslan ve çevresiyle ilgili bilgi vereceğini kaydetti. Yıldırım, bu dilekçeden 1 ay sonra, 29 Ağustos 2006’da mahkemeye cezaevinden yine bir dilekçe gönderdi.

Çarpıcı isimler
Yıldırım, yaşamının tehlike altında bulunması nedeniyle gizli kalmasını istediği 11 sayfalık dilekçesinde Arslan’ın arkasında olduğunu öne sürdüğü kişi ve kurumları şöyle sıraladı:  Eski MHP lideri Alparslan Türkeş’in koruması Y.Z.A., Atabeyler grubu, Fethullah Gülen, Sedat Peker ve bazı emekli paşalar, “Yeşil” kod adlı Mahmut Yıldırım, Danıştay davası sanığı Süleyman Esen”in Özel Harp’teki akrabası, DYP İstanbul İl Başkan Yardımcısı E.A. ve iki ayrı holding.

Hedefleri aynı
Yıldırım, kurduğu bağlantıları şöyle anlattı: “Ağustos 2006’daki duruşmada Arslan, ‘Mehmet Ali Birand’ı, Mehmet Ali Erbil’i, Eczacıbaşı’nı vuracaktım’ diyor. Aynı bilgiler Atabeyler’de de mevcut. Sorgusundaki ‘darbe’ ifadesi de Atabeyler’i tarif ediyor. Süleyman Esen’in Özel Harp’teki akrabasından söz ediyor. ‘Derin devlet işlerini konuştuk, BBP’ye gittik’ diyor. Muzaffer Tekin yüzbaşının, Alparslan’la, Tekin’in Veli Küçük’le ilişkisi, basın yoluyla Sedat Peker’e nasıl sahip çıktıkları, Alparslan’ın ülkücü olması ve bu insanlara avukatlık yapması, birlikte hareket ettiklerini gösteriyor.”

Darbe olunca çıkacağım
Emniyetteki sorgusunda, bir polisin, “Alparslan, ‘darbe olunca çıkacağım’ diyor. Çıkış tarihini bile hesaplamış” dediğini anlatan Yıldırım, “Alparslan’la, bu mafyacıların ilişkide olduğu, mafyacıların paşalarla ilişkisi medyada çıkmıştı” dedi.

Gülen’in yeğeni
Yıldırım, Arslan’ın bağlantıları ile ilgili iddialarını da şöyle dile getirdi:
“Alparslan, Fethullah Gülen’in avukat yeğeninden söz ediyor. Yanlış hatırlamıyorsam ismi Kemal Gülen. Demek ki Alparslan’la Kemal birlikte okumuşlar. Kendilerine ve inançlarına yakın olan asker, subay, paşalar, mafyacılarla birlikte bu insanlık dışı çirkin tezgâhın sahipleri olduğunu göstermiyor mu? Gülen’in Peker’e para yardımı yaptığı da kahvelerde konuşuluyor. Sayın hâkimim, ben bunları lanetliyor ve kınıyorum.”

Etkin pişmanlık
Kahvehane işlettiğini, mesleği gereği içkici ve kumarbaz olduğunu kaydeden Yıldırım, “Dindar insanlarla işim olmaz. Gericilerle hiç işim olmaz. Ben ne için yargılanıyorum? İçki kumar oynadığım için mi? Yoksa dini inancım olmadığı için mi?” dedi. Yıldırım, TCK’daki etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini ifade etti.

Mahkeme ciddiye almadı
Ancak daha önce bir cinayet davasından da hükmü bulunan Yıldırım’ın bu dilekçesi mahkeme tarafından “ciddi” bulunmadı. Yargılama sonunda müebbet hapse mahkum edilen Yıldırım, önceki “dinsizlik” iddiasının aksine, heyete, küfürlü hakaretlerde bulunup “2. Osmanlı’yı kuracağım. Cumhuriyeti yıkıp şeriatı getireceğim” diye hakaret etti.