01.06.2025 - 07:00 | Son Güncellenme:
Vurmalı çalgılar sanatçısı ve araştırmacı Konstantine Vlasis, bir Sigur Rós şarkısının tetiklediği merakla yola çıkarak, eriyen buzulların seslerini kaydetmeye başladı. Bu yolculuk zamanla yalnızca doğa seslerini belgeleyen bir çalışmadan öteye geçti: Vlasis, yok olma tehdidi altındaki buzul coğrafyasının hem müzikal hem de kültürel belleğini arşivliyor.
İklim krizinin etkisiyle İzlanda buzullarının 2100 yılına kadar hacimlerinin yarısını kaybedebileceği öngörülürken ülkenin yüzölçümünün yaklaşık yüzde 10’unu kaplayan bu buzullar her yıl milyonlarca turistin ilgisini çekiyor. Vlasis’in mikrofonları da sadece büyüleyici bir doğa harikasını değil, aynı zamanda geri dönüşü zor olan bir kaybın sesli izlerini yakalıyor. Çatlayan buzlar, eriyen su damlaları, göllere karışan hava kabarcıkları... Tüm bu sesler, bir manzaranın sessiz çığlığına dönüşüyor. New York Üniversitesi ve Leifur Eiríksson Vakfı’nın desteğiyle yürüttüğü doktora çalışmasında Vlasis, buzulların hareketlerini ve iç yapılarındaki değişimleri işitsel veriye dönüştürüyor. Ayrıca bu süreçte yalnızca insan kulağının duyabileceği frekanslarla sınırlı kalmıyor infrasound gibi düşük frekansları da özel mikrofonlarla kaydedip, duyulabilir hâle getiriyor. Yani kendi deyimiyle “manzaranın sağlığını bir stetoskopla dinliyor.”