Kültür Sanat 'Kontrol Odası’nda üsluba eleştiri var

'Kontrol Odası’nda üsluba eleştiri var

04.09.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Plastik sanatlar açısından bereketli eylül ayının ilk sergilerinden biri olan Mustafa Horasan’ın 'Kontrol Odası’, Milli Reasürans’ta açıldı. Horasan, 'Üslup lafını oldum olası sevemedim’ diyor

Kontrol Odası’nda üsluba eleştiri var
Aslı Onat

Ressam Mustafa Horasan’ın “Kontrol Odası” adlı sergisi, 5 Eylül - 11 Ekim tarihleri arasında Milli Reasürans Sanat Galerisi’nde görülebilecek.
Horasan’ın belleğinden çıkıp tuvaline yansıyan fantastik insan figürlerine bu kez atölyesine gelip giderken gördüğü kağıt toplayıcıları ve inşaat gibi 'hayatın içinden’ konuların videoları eşlik ediyor.
Bu sergide de sanatçının işlerinden alışık olduğumuz üzere başkalaşan, zaman zaman  hayvanlarla iç içe geçen insan bedenleriyle karşılaşıyoruz. 
Ressam, sergiye adını veren  kontrol mekanizmasını hayatın kendisiyle ilişkilendiriyor ve başlığı şöyle açıklıyor:
“Benim tüm üretim deneyimimi bir yerde topladığım depodur 'Kontrol Odası’. Her yaşam deneyimi, kendisi için tekildir. Bu depodan bugüne kadar hangi yapıtları öncelikle sundum diye sordum kendime. Ve depoya bu sergi için 'oda’ demeye karar verdim. Oda; beyin, oda; atölye, oda; hayat... Buradaki kontrol ya da kontrolsüzlük, kendi tekelinde.

Haberin Devamı
Bireysel özgürleşme
Sergiyle birlikte tüm bu deneyimleri aynı anda akışına bıraktım. Böylelikle yürüdüğüm yolun farklılaşımı ve algılanışı daha derinlemesine anlaşılsın istedim. Her şeye rağmen üretim benim için bireysel özgürleşme serüveni.”
Horasan sergisinde dijital fotoğrafa müdahale etmek suretiyle ürettiği eserlere de yer veriyor. Yaratım sürecinin her geçen gün farklı anlamlarla çeşitlendiğini belirten ressam, önyargılardan, öğretilerden ve bilindik kurallardan uzaklaşmaya, kendini özgür kılmaya çalıştığına değiniyor.

Bedenin başkalaşımı
Beden, acı ve doğa arasındaki ilişkilere sıkça değinen Horasan’ın bu eğilimi son sergisinde de görülüyor. Sanatçı, bedenin başkalaşımına eğilmesinin nedenleri hakkında şunları söylüyor: 
“Yokoluş, acı içinde yitip gitmek, insanın ya da doğanın hunharca katledilmesi... Kendimi bildim bileli acıma duygusunu yoğun yaşadım. Kaybolan her yaşama karşı üzüntüm beni ona çekti. Bakmaya, anlamaya çalıştım. Zayıf olandaki sadelik ve sahicilik bana ilginç geliyor.”

'Zaman acı verici’
Levent Çalıkoğlu, sergi kataloğu için yazdığı yazıda, serginin Horasan’ın kariyerinde kendisine yabancılaştığı ölçüde kendisini keşfetmesi, üslubunda ve belleğinde yer eden imgeleri yeniden inşa etmesi bakımından önemli bir yere sahip olduğunu belirtiyor.
Bu yorumu hatırlattığımızda belirli bir yere ait olmayı hiç sevmediğini, “bir kişi” olma mücadelesi verdiğini söyleyen Horasan, şöyle devam ediyor:
“Kendimi hayat denen azgın suya bırakmayı tercih ettim. Üslup lafını oldum olası sevemedim. Ama buna rağmen benim yapıtlarımı hep bir yere oturtmaya çalıştılar. Kodlamak kendine yabancılaşmak, yeniden yapılanmak, kırmak, fütursuzca üretmek, heyecan duyarak ve soru sorarak devam etmek, kıskanmak, kendini kaybetmek... Bu müthiş bir deneyim; zaman zaman da acı verici. Kariyerimi düşünerek hiç üretmedim.” (0212) 230 19 76