22.11.2008 - 01:12 | Son Güncellenme:
Miraç Zeynep Özkartal
İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, geçen hafta yeni bir oyunun prömiyerini yaptı: Ilan Hatsor’un yazdığı, Taner Barlas’ın yönettiği “Maskeliler”.
Batı Şeria’da, İsrail işgali altında bir köy... Dönem, birinci İntifada dönemi. Yani Filistinliler İsrail işgaline karşı topluca baş kaldırmış artık. Mekân, bir kasap dükkânının arka odası. Daha doğrusu mezbahası... Duvarlara asılı kafeslerde canlı tavuklar, horoz... Kesilmiş olanlar çengellerde... Çeşit çeşit, boy boy bıçak...
İçeride iki Filistinli kardeş oturuyor. Küçük olan, Halit (Serdar Orçin), bu dükkânda çalışıyor. Diğeri, Naim (Levent Üzümcü) ise Filistin’in özgürlüğü için dağa çıkmış. Konuştukları konu ise ağabeyleri... Naim, ağabeyleri Davut’un (Mehmet Gürhan) İsraillilerle işbirliği içinde olduğundan şüpheleniyor. Örgüt onu yakalamadan Davut’la konuşup onu kurtarabileceğini söylüyor Halit’e.
Ve Halit’i ikna ediyor ağabeylerini oraya çağırması için... Artık üç kişiler bu kümesle mezbaha arası yerde... Belli ki aylar sonra ilk kez buluşuyorlar. Naim sordukça işler çözüleceğine daha da çetrefilleşiyor. Tel Aviv’de bir restoranda bulaşıkçılık yapan Davut, işbirlikçi olduğunu itiraf ediyor.
Hakkı ve adaleti temsil eden Naim ise, dağa çıkmış olmakla ‘kaçmış olmak’ arasında bir noktada gidip geliyor. Davut, kalıp sakat kardeş ve aileyle baş edebilmiş olmakla övünüyor ona karşı... Naim sonunda kurtarmak için geldiği ağabeyine, “Git bir minareye çık, casus olduğunu itiraf et ve at kendini aşağı” diyor, “Böylesi daha acısız ve temiz bir ölüm olur”. Halit, ailesini vatanın önünde tutuyor bir yandan, Naim’e “Kurtar ağabeyimizi” deyip duruyor ama finalde onurunun ailesinin de, vatanının da üstünde olduğunu gösteriyor.
“Maskeliler”, İsrailli Ilan Hatsor’un 1990 tarihli ilk oyunu... Hatsor, Filistinlileri anlatan ilk İsrailli oyun yazarı. “Maskeliler” yüz ülkede perde açmış bugüne kadar, Türkiye prömiyerini ise 12 Kasım’da yaptı. Bu satırları yazdığım sırada ajanslara düşen “İsrail ablukası, Gazze Şeridi’nde hayatı felce uğrattı” başlıklı haber, 18 yıllık oyunun ne kadar güncel olduğunu kanıtlıyor.
“Maskeliler” göndermelerle bezenmiş bir oyun. Üç kardeşin etrafında dönmesi, Araplarla İsraillilerin kardeşliğine vurgu yapıyor. Mekânın bir mezbaha olması da tesadüf değil elbette. Barış yanlısı Halit’in uzun uzun duvardaki kanları yıkamasının da bir tesadüf olmadığı gibi...
Duygu Sağıroğlu’nun her zamanki gibi ayrıntılı ve ayrıntıcı dekoru kusursuz. Yönetmen Taner Barlas da metindeki göndermeleri dozunda, yerli yerinde kullanmış. Oyuncular görevlerini başarıyla yapıyor. Ancak oyunun geçtiği coğrafyayı jest ve mimiklerinden kestirmek pek mümkün değil.
Her ne kadar oyun metni zaman zaman tekdüzeleşse, diyaloglar yeni bir şey söylemekten uzaklaşsa da, “Maskeliler” önemli bir oyun... Öncelikle yaşadığımız dünyada vicdanın, adaletin, doğrunun tanımını her gün yeniden ve yeniden yaparken durup düşünmemiz gereken sorular sorduruyor: Kendi savaşın mı öncelikli olmalı, yurdunun savaşı mı? İyilik yaptığını sanarken kötülük etmek çok mu zor? Herkesin şu veya bu şekilde bulaştığı bir pislik var mı? Maskeler yalnızca yüzlerimizi değil, gözlerimizi de mi kapatıyor canımız istediğinde?
Fatih Reşat Nuri Sahnesi
Cumartesi 15.00 ve 20.30, Pazar 15.00.
(0212) 526 53 80