OtomobilLada'dan sportif seçenek

Lada'dan sportif seçenek

25.04.2000 - 00:00 | Son Güncellenme:

Lada'dan sportif seçenek

Ladadan sportif seçenek


LEVENT KÖPRÜLÜ / OTOKOLİK

Lada denildiği zaman aklım hep Türkiye Rallisi'ne gelen Bulgar ekiplerinin kullandığı otomobillere giderdi. Daha çok ana üretici VAZ'ın adını taşıyan bu araçlar (VAZ 2105 2107'ler), o dönemlerde ülkemizde üretilmekte olan "124"ün evrim geçirmiş bir modelleriydi. Devasa egzostlarından çıkan cayırtılı sesleriyle ile ortalığı birbirine katmakla kalmayıp, oldukça iyi dereceler yaparlardı.
Daha sonra ülkemize ithal edilmeye başlanan "Lada Samara"lar da, çok geçmeden amatör yarışçıların parkurlardaki seçeneklerinden biri oldu. Ucuza maledilmelerinin yanı sıra modifiyeye yatkın motorları, onların tercih edilmesine neden olmuştu. Şimdi bu laflara ne gerek vardı diyorsanız, bu hafta size "spor" bir Lada'nın "sürüş izlenimleri"ni aktaracağımı söyleyip kısa keseyim bari...
Evet, Rus üretici VAZ'ın (nam - ı diğer Lada) toparlanma sürecinde ortaya çıkarttığı ve uzun bir geliştirme sürecinin ardından nihayet geçen yıl piyasaya sürdüğü Vega'nın (ya da 2110) Türkiye'ye getirilen üç versiyonundan biri olan "Sport"la yaklaşık 250 km. kadar birlikte olduk. Diğer Lada'lara oranla daha yuvarlak hatlara sahip olan Vega'nın çizgileri de oldukça kendine özgü bir karakter taşıyor. Aracın sonundaki "Sport" kelimesinin anlamını araştırmaya koyulduğumuzda, ilk gözümüze çarpan alüminyum alaşımlı şık jantlar, biraz daha kalın lastikler, arka spoiler ve arka bagaj kapağına işlenen "Sport" yazısı oldu. İç kısmına girdiğimizde ise farklı bir özellikle karşılaşmadık. Kumaş kaplı koltuklar, sade ön konsol, hız, hararet, devir saati ve benzin göstergeleri, dik olarak duran havalandırma ızgaraları, havalandırma düğmelerinin tümü, klasik Vega Sedan'dan alınma. Hatta biraz ince gelen direksiyon simidi de dahil.
Aracın orta konsolunda yer alan ve kapıların açık olup olmadığını gösteren uyarı ışıkları mevcut. Buna, balata, far ampulü, soğutma ve silecek suyu, yağ uyarı ışıkları da eşlik etmiş. Üstelik tümü, sesli uyarı da yapmakta. İç aydınlatma lambası, kontak açılana kadar sönmeyen cinsten. Kontak anahtarının çevresinde ise kolay görünmesi için yeşil bir ışık bulunmakta. Far yükseklik ayarları da içeriden yapılabiliyor. Bu arada yolcu güneşliğinde makyaj aynası maalesef yok. Konsolda (biraz sesli çalışan) akrepli yelkovanlı klasik (dijitali yoldaymış) bir saat bulunurken , dört kapıya ait cam açma - kapama düğmeleri, iki koltuğun ortasına yerleştirilmiş. Düğmeler, biraz alışkanlık gerektirebiliyor. Merkezi kilitleme ise mevcut.
Eh artık kontağı çevirelim yani... İşte "Sport" farkı da burada yatıyor. 1500 cc. üstten çift egzantirikli 16 sübablı, çok noktadan enjeksiyonlu motor, 95 beygir güç üretiyor. Vega Sedan'daki motordan yaklaşık 17 beygir daha fazla. Bunun etkisini de, yola koyulduğunuzda anlıyorsunuz. Oldukça iyi devirlenen motor, oldukça rahat ve yumuşak hareket eden şanzumanı ile performanslı bir kullanıma olanak sağlıyor. Motor gürültüsü düşük hızlarda kendisini hissettirirken, aracın "Sport" yazısının hakkını veriyor. 185 km/h olan son süratine erişirken zorlanmayan Vega, yan rüzgarlardan bir miktar etkilenmekle birlikte ciddi bir problem yaratmıyor. Yakıt tüketimi ise, performanslı kullanımlarda 100 kilometrede ortalama 7 litreyi buluyor. Orta sert süspansiyon sistemi ise, aracın yol tutuşunu iyileştiriyor. Plastik aksamı biraz basit görünmekle birlikte, bozuk yol koşullarında beklenenin aksine pek ses yapmazken, rüzgar sesi, kendini belli bir süratten sonra hissettirmeye başlıyor.
Daha düşük performanslı Sedan ile arasında yaklaşık 500 milyon liralık bir fark bulunan Vega Sport'un fiyatı 5 milyar 841 milyon TL (metaliği 5 milyar 921 milyon TL).


Sol şeritçiler için...

Demio dışında şu günlerde oldukça sessiz görünen Mazda'nın, ses getirecek bir model üzerinde çalıştığı ortaya çıktı. Tıpkı Subaru Impreza ve Mitsubishi'nin Evo serileri gibi insanda adrenalin artışına neden olmak üzere tasarlanan bu araç, mütevazı aile otomobili 626'dan türetiliyor. Mazda'nın yarışlar üzerinde tecrübe kazanan Mazdaspeed mühendislerinin elinden çıkan bu prototip, altı silindirli 276 beygirlik bir makine ile donatılmış. Dört tekerlekten çekiş sistemine sahip araç, aerodinamik parçalarla bir yol canavarına dönüşmüş. Ancak bu 626, firmanın Mazda Performans Serileri adı altında birbiri ardına hazırlamayı düşündüğü araçların ilki değil. Mazdaspeed'çiler, şimdilik bütün ağırlığı yeni RX - 7'ye vermiş durumdalar. Şayet bu araç başarılı olursa, onu takip edecek model, işte yukarıda gördüğünüz bol kaslı 626 olacak. Yani anlayacağınız, bu aracı "sol şeritte ense kökünüzde" görmeniz için RX - 7'nin performansını beklemek durumundasınız. Tabii bu sizce iyi mi, yoksa kötü haber mi bilemem!

Piramit gölgesindeki Şahin'ler

Şayet bu köşeyi takip ettiyseniz, Nissan Patrol'ün test sürüşü için Mısır'a gittiğimi hatırlarsınız. Etmiyorsanız da, söylemiş oldum. Ancak Allah kimseyi otomobil hastası etmesin... Oraya gitmişken gözlerim sürekli yollardaydı... Fena da olmadı hani! Oldukça tanıdık yüzlerle karşılaşmak içimde garip bir sevinç yarattı. Tabii uzak akrabalarımdan veya dostlarımdan değil, Türkiye'de görmeye alışık olduğum yerli malı otomobillerden dolayı sevindim. Temsa'nın Prenses'leri, Mercedes'in O 403'leri derken, Tofaş'ın Doğan ve Şahin'leri... Türkiye'den yarı mamül olarak ihraç edilip, bu ülkede montajı yapılan Kuş Serisi, buraların en çok tercih edilen otomobillerinden biri durumunda. Her sokak başında, her caddede mutlaka bir veya birden fazla Şahin ya da Doğan görmek şaşırtıcı olmuyor. Üstelik de Arapça plakaları hariç "5 vites" yazısına varıncaya kadar Türk. Kimi zaman piramitlerin gölgesinde, bir Mercedes'le aynı parkı paylaşmış olarak rastladığımız Şahin'ler, Mısır'da bizleri hiç yalnız bırakmayıp, hoş duygular yaşamamızı sağladı. (Ağlamaya gerek yok!)

Unimog kendisini de aştı

Savaş meydanlarından kent meydanlarına, tren yollarından tarlalara, hatta son yıllarda off road parkurlarına bile giren Mercedes'in ağır işçisi Unimog, 2000'li yıllarda yoluna yepyeni ve oldukça alımlı bir modelle devam ediyor. Bu yeni araç Unimog'un klasik işlevselliğini sürdürürken, diğer yandan da birçok teknolojik yenilikten fazlasıyla nasibini alıyor. Çekici bir dizayna, sürücüye mükemmel bir görüş açısı sunan ön cama, konforlu bir pilot kabinine sahip araç, sürekli 4 x 4 çekiş sistemi, yeni çevre standartlarına uygun Euro - 3 motor ve her türlü ekipmana uygun hidrolik sistemiyle donatılmış. Aracın en büyük özelliği ise, gerektiğinde direksiyonun ve gösterge panelinin yer değiştirebilmesi. İnsana fıkra gibi gelebilir, ama direksiyonu gerektiğinde soldan sağa almak mümkün olabiliyor. Bu garip, ancak bir o kadar da güzel aracın fiyatı 140 bin mark. Yani, yaklaşık 40 milyarın üzerinde...

HAFTANIN DEDİKODUSU

'Yerli kullanın Sayın Bond'
Geçtiğimiz ay içerisinde kuşkusuz dünyada en çok konuşulan olaylardan biri de, BMW'nin, binbir umutla satın aldığı İngiliz Rover şirketini hemen satma kararı almasıydı. Sürekli evliliklerin gündemde olduğu bir dönemde böylesi bir boşanma yaşanması, herkeste şok yarattı. Bu şoku en çok yaşayanlar ise İngilizler oldu. BMW'ye oldukça kızan İngiliz işçi sendikaları, geçtiğimiz günlerde yaptıkları bir açıklama ile bunun "kabağını James Bond'a" patlattılar. Mühendisler Birliği adına açıklama yapan Sir Ken Jackson," Sayın James Bond"tan Alman spor otomobillerini bırakıp, İngiliz yapımı araçlar kullanmasını "reca" etti. Jackson "007, İngiliz vatanseverliğinin sembolüdür, dolayısıyla Alman otomobili kullanması yakışık almaz" deyiverdi. Pierce Brosman'a sürekli BMW kullandıran Bond filmlerinin yapımcısı Eon Production şirketi, şimdilik "Bir sonraki filmin senaryosu bitmedi. Yorum için erken" cevabıyla yetindi. Uluslararası James Bond Hayranları Kulübü ise, "vatansever" ajanın, bundan böyle yine İngiliz yapımı Aston Martin'e döneceğinden emin olduklarını bildirdi. Bakalım kimin dediği olacak?

HAFTANIN GÜZELİ

Görünüşe aldırmayın, o bir klasik!
Bazı otomobiller vardır ki, ona ilk görüşte vurulursunuz. Kalbiniz çarpar, içiniz "fıkırdar", gözbebekleriniz yerinden fırlar. Ancak bu otomobile baktığınızda, sanki onun gözleri yerinden fırlamış gibi duruyor. Bazılarına oldukça çirkin gelen, benim içinse "evlat edinme" hissi uyandıran araç, bir Austin Healey Sprite Mark I. (Elimdeki bilgilere bakılırsa) 1958 - 61 yılları arasında üretilen bu aracın diğer (hatta popüler) adı ise "Frogeye", yani "Kurbağagözü." Aslında farlar, tıpkı Porsche 928'deki gibi ters dönerek açılsın diye böyle tasarlanmış. Ancak tasarımcısı, firmadan ayrılınca, yerine geçen Les Ireland adlı mühendis, bunun fiyatı yükselteceğini düşünüp farları sabitleştirmiş. Toplam 49 bin adet Kurbağagözü üretilip satılmış. Aracı günümüzde de beğenenler olabileceğini düşünen Geoffrey ve Kaith Brading, Frogeye Car Co. adlı şirketi kurup ona yeniden hayat vermişler. Ancak, anlaşılan bu minik araç artık sevimliliğini kaybetmiş olacak ki, sahipleri şu sıralar şirketi satacak yer arıyor...

KEŞFETYENİ
Hailey yüzüğü attı! Justin Bieber ile boşanıyor mu?
Hailey yüzüğü attı! Justin Bieber ile boşanıyor mu?

Cadde | 22.06.2025 - 15:12

Dünyaca ünlü model Hailey Bieber, New York'ta gezerken tektaşı olmadan görüntülendi. Her gün yeni bir olayla gündeme gelen çift hakkında boşanacakları iddia edildi.