DTP'li başkana Türkçe- Kürtçe oyun kitabından 3 yıl hapis istemi

DİYARBAKIR'ın merkez Sur İlçesi Belediye Başkanı DTP'li Abdullah Demirbaş hakkında Türkçe- Kürtçe açıklamalı çocuk oyun kitabı bastırdığı gerekçesiyle 3 yıla kadar hapis cezası istendi.
Demirtaş hakkında Belediye bünyesinde 3 yıl önce Türkçe- Kürtçe açıklamalı çocuk oyun kitabı bastırdığı için haklarında ‘Görevi kötüye kullanmak ve Türk Harflerinin Kabulü Kanunu'na muhalefet etmek' suçlarından 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Haklarında dava açılan Belediye Başkanı Demirbaş, Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Mehmet Ali Altınkaynak, Kültür Turizm Spor Müdür Vekili Hüseyin Kaya ve Satın Alma Müdür Vekili Resul Baran'ın yargılanmasına Diyarbakır 7'nci Asliye Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmada Demirbaş hazır bulunurken diğer 3 sanık katılmadı. Savcı davaya iyişkin esas hakkındaki görüşünü açıklarken sanıkların 2006 yılında Türkçe- Kürtçe çocuk oyun kitabı hazırlanıp bastırılması ve bu kitapların kaynak kitap olarak okullara dağıtılmasının planlandığını, belediyelerde yeni işe alınacak kişilerin Kürtçe- Zazaca dili bilmeleri koşulu aradıklarını, İçişleri Bakanlığı'nın bu konuda rapor hazırlayıp sanıklar hakkında soruşturma izni verdiğini bildirdi. Savcı belediyede işçi alımıyla ilgili Kürtçe- Zazaca bilme koşulunun arandığına dair belediyeye ait herhangi resmi belge elde edilemediğini belirtti. Savcı, sanıkların Kürtçe- Türkçe çeviri kitap hazırlatıp belediye bütçesinden harcama yapmaları nedeniyle TCK'nın 257/1 maddesi uyarınca ‘görevi kötüye kullanmak' ve ‘1353 sayılı Türk harflerinin Kabülü Kanunu'na muhalefet etmek' suçundan sanıkların 3'er yıl hapisle cezalandırılmalarını talep etti.
Duruşmada söz alan Abdullah Demirbaş, Zazaca'nın Kürtçe'nin lehçesi olduğunu bunun ayrı dil olmadığını belirterek, hata yapıldığını Türk harfleri yerine Latin harfleri bulunduğunu söyledi. Demirbaş, şöyle dedi:
“İnternet ve diğer yazılara baktığınızda çok kez ‘w' ve ‘q' harfleri kullanılmaktadır. Her ne kadar hakkımda Kürtçe kitap basıp bunu belediye bütçesinden masraflarını karşıladığım iddia edilmişsede davaya konu kitap incelendiğinde Türkçe-Kürtçe yazıldığı anlaşılacaktır. Geçmişte Kürtçe dilini kullandığımız için hakkımızda davalar açılırken, bugün hükümet tarafından bu konuda çalışmalar yapılıyor. Hatta İçişleri Bakanı Beşir Atalay, köy isimlerinin dahi Kürtçe yazılmasından yana olduğunu belirtiyor. Hükümet çalışmalarından biri de Kürtçe bilen valilerin bu bölgeye atanmasına yöneliktir. Sağlık Bakanlığı'nın aşı kampanyasından Kürtçe bilen personelden yararlandığını da biliyoruz. Bu kitaptan dolayı devleti zarara uğrattığımız belirtilmişsede ben şu an burada savunmamı Türkçe değil Kürtçe yapmış olsaydım burada Kürtçe bilen tercüman bulundurulacaktı. Tercümanın ücretinide Adalet Bakanlığı karşılayacaktı. Hakkımda beraat kararı veya ceza verilmesi Türkiye'deki çok dillilik felsefesinin uygulanmasını etkilemeyecektir. Zira, bölgede çok dillilik mevcuttur. Daha önce yüzde 56 oyla seçildik. Şu an yüzde 65.4 oyla seçilmemiz bölge tarafından çok dilliliğinin kabul edilmesi demektir. hakkımızda beraat kararı verilmeside demokrasi için önemlidir.”
Sanık avukatları dosyayı ayrıntılı olarak inceleyip savcının esas hakkındaki görüşüne karşı savunmalarını hazırlamaları için mahkemeden süre talep ettiler. Talebi kabul eden mahkeme, duruşmayı erteledi.