The OthersAvlan Gölü'nün hazin öyküsü

Avlan Gölü'nün hazin öyküsü

01.11.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Avlan Gölü'nün hazin öyküsü

Avlan Gölünün hazin öyküsü
1 Kasım 1998
Ziya BUYUKYıllar önce ağaların toprak sahibi olması için kurutulan, bugün ise ekolojik değeri anlaşılarak yeniden canlandırılmaya çalışılan Avlan Gölü'nün ilginç bir öyküsü var.

Avlan Gölü haritalarda belli belirsiz görülen küçük bir su parçası. Göller Bölgesi diye bilinen Batı Toroslar'daki irili ufaklı 25 göl arasında en mütevazı olanı. Avlan, 12 Mart 1971 müdahalesi öncesindeki dönemin devrimci gençlik liderlerinden Deniz Gezmiş'in de uğrunda mücadele ettiği bir göl. Avlan Gölü'nün tamamı 1978 yılında, Toros Dağları'na açılan bir kanalla kurutuldu. Kurutulmasının ardından yörede ekolojik felaketler yaşanınca, gölün yeniden canlandırılmasına karar verildi. Ama 4 yıldır bir türlü başarılamadı.
Avlan Gölü'nün kış aylarında göl, yaz aylarında ise su birikintisi olarak siyasal tarihimizde ayrı bir yeri var. Kuruyan göle sahip olmak için ağa ailesi Subaşı ve Baysarılar'la çevre köyler arasında toprak savaşı başlar. Osmanlılardan kalma tapularda, gölün ve çevre dağların sahibi görünen ağalar, kamu malı sayılması gereken gölün toprağına da sahip çıkmak isterler. Köylülerde topraktan pay isteyince müthiş bir mücadele başlar. Zamanın valisi, kaymakamı ve güvenlik güçleri de ağalardan yana tavır alır. Köylülerin imdadına ise dönemin en etkin muhalefet grubu olan Dev - Genç yetişir. Özellikle ODTÜ'lü öğrenciler, gruplar halinde bölgeye gelerek köylülerin yanında ağalara karşı mücadele ederler. Deniz Gezmiş de Elmalı'ya gelerek mücadeleye katılır.

Muhtar Gezmiş'i evinde ağırlar
ODTÜ'lü öğrenci grubuyla bölgeye gelen Deniz Gezmiş'i evinde ağırlayan zamanın Beyler Köyü Muhtarı Halil Tak, olayları şöyle anlatıyor:
"Elmalı Ovası'nda şiddetli bir ağalık düzeni vardı. Öyle ki tahıl ambarları üzerine kurduğu köşkünden dürbünle ovada çalışanları gözleyen ağa, iyi çalışmayanları akşam kırbacıyla cezalandırırdı. Odun toplamaya giden köylüler ormana para karşılığında girebilirdi. Avlan Gölü'nün yaz aylarında kuruyan bölümlerinde ekim yapmak isteyen köylülere ağalar izin vermezdi. Göl kurutulmaya başlanınca, biz buranın devletin toprağı olduğunu savunduk. Ancak devlet yetkilileri oranın ağalara ait olduğunu söylüyordu. Ben o dönem, 1968 yılında muhtar seçildim. 25 yaşındaydım ve ovanın en genç muhtarıydım. Ağalar bana yanlarında yer almam koşulu ile 100 dönüm arazi teklif ettiler. Ben de '100 dönümü gözden çıkarıyorsanız 100 dönüm daha katın ve köylülere verin de bu iş bitsin' dedim. 6 ay boyunca yaklaşık 500 öğrenci bizimle birlikte mücadele etti. Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını ben evimde misafir ettim. Kendi aralarında tartışmalarına şahit oldum."

"Öğrencilere Elmalı'da saldırdılar"
Muhtar bir gün Ankara'dan gelen öğrenci otobüsünün Elmalı'da saldırıya uğradığını duyar. Köy halkı saldırıyı Adalet Partisi Gençlik Kolları'nın organize ettiğini öğrenir. Köylüler toplanıp ellerinde yabalar, oraklar, tırmıklarla Elmalı'ya iner ve sokak sokak saldırganları arar. Mücadele boyunca Muammer Aksoy, Uğur Alacakaptan, Turan Güneş, Kemal Sarıibrahimoğlu, Fahir Giritlioğlu, Muammer Erten, CHP Isparta Milletvekili Tahsin Argun sürekli olarak onlara yardımcı olur.
Halil Tak gelişmeleri şöyle anlatıyor: "Bu mücadele sırasında köylüler iki yıl ekin ekememişti ve açlıkla karşı karşıya kalmıştı. Bize yardıma gelen öğrenciler imdadımıza yetişti. İlkokulumuza da araç gereç, kitap defter getirdiler. Okulumuz o zamanlarda liselerde bile olmayan malzemelere kavuştu. Örneğin mikroskop bile getirdiler. 1970'e doğru olaylar yatışınca rahmetli Turan Güneş beni İş Bankası'na memur olarak aldırdı. Kendisi o zaman bankanın yönetim kurulundaydı. Toprak mücadelelerinin yatışması ve Avlan Gölü'nün mülkiyeti konusundaki belirsizlik, 1974 yılında kurulan Ecevit Hükümeti zamanına kadar sürdü. Bu tarihten itibaren Avlan Gölü devletin malı oldu."

Mazisini arıyor
Demirel'in başbakanlığı döneminde, köylülerin Avlan Gölü'nün kurutulup tarım arazisine dönüştürülmesi talepleri üzerine, 1978 yılında gölün suyunu Finike yönüne akıtacak olan 5.5 km'lik tünelin yapımına başlandı. İki yılda tamamlanan tünel ile göl tamamen kurutuldu. 10 bin dönümlük göl arazisinde köylüler devlete ödedikleri kira karşılığında ekim yapmaya başladılar.
Ancak yıllar sonra bölgedeki sedir ormanlarının ve ovadaki elma üretiminin iklim değişikliğinden olumsuz yönde etkilendiğini söyleyen çevreci kuruluşlar, bu kez gölde su tutulması mücadelesini başlattılar. Ve bu mücadele sonrası son iki yıldır gölde su tutulmaya başlandı. Ancak başka sorunlar başgösterdi. Karayolları gölün kurutulduğu yıllarda Finike - Elmalı Karayolu'nu gölün ortasından geçirmişti. Bu nedenle gölde su seviyesi fazla yükseltilemiyordu. Göl de yaz başlarında kuruyordu. Köylüler de "Madem yaz başında göl kuruyor iki ay önce su bırakılıp kurutulsun ve bize ekim için zaman kalsın," diyerek tünel kapağını gizlice açıyordu. Bu kez de gölden boşaltılan suların seralarını bastığı Finikeliler isyan ediyordu. Sonuçta Avlan Gölü mazisini ararken, yöredeki nem düğmesinin yarattığı ekolojik bozulma tarımı ve doğal yaşamı olumsuz etkilemeye devam ediyor.