Urfi Çetinkaya ve ekibinin yönettiği uyuşturucu trafiğini kanıtlayan telefon görüşmeleri, bir rapor halinde İçişleri Bakanı Tantan’a sunuldu
Hakkındaki suçlamaları reddeden uluslararası uyuşturucu kaçakçısı Urfi Çetinkaya’nın organize ettiği tüm yasadışı sevkiyatlar, telefon dinlemeleri sayesinde tüm ayrıntılarıyla ortaya çıkarıldı.
Matador operasyonuyla ilgili özel dosya hazırlayan Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı, Çetinkaya ve sağ kolu Cemal Nayır’ın telefon dinlemelerinden elde edilen sonuçları tek tek açıkladı. Operasyonun başlatıldığı Nisan 1999’dan bu yana İspanyol ve Türk Polisi’nin mahkeme kararıyla yaptığı dinlemelerin sonuçları, İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’a verilen raporda şöyle özetlendi:
24 Ağustos 1999: İspanyol uyuşturucu alıcısı İldefenso Martinez, Cemal Nayır’a uyuşturucu maddeyi aldığını ve miktarının 128 kilo olduğunu söyledi.
İspanyollar da dinledi
22 Eylül 1999: Uyuşturucu kaçakçısı Şenol Kabak, Nayır’a, Portekiz’de 25 kilo kokain olduğunu söyledi. Bu partinin satımı için yardım istedi. Nayır, Kabak’a, Portekiz’deki Numan Turhan ile görüşmesini tavsiye etti ve telefonunu verdi. Kabak ile Turhan ilerleyen tarihlerde görüşerek satımı gerçekleştirdi.1 Ekim 1999: Nayır ile Gazi Erdil görüşmesinde sevkiyat organize edildi.3 Kasım 1999: Edirne’de yakalanan 317 kilo eroinin Çetinkaya’ya ait olduğu, Hollanda’daki alıcı ile görüşmesinden anlaşıldı. Görüşme ile, 14 Ekim 1999’da Silivri’de yakalanan 760 kilo eroinin de Çetinkaya’ya ait olduğu anlaşıldı.
Ve son operasyon
4 Ocak 2000: İspanya’daki eroin teslimatından sonra Nayır, İspanyol Munoz’a iki Türk’le buluşacağını ve buluşma yerini bildirdi. Nayır, Munoz’dan Türkler’e 25 kilo eroin vermesini istedi. Bilgilerin İspanya polisine aktarılmasının ardından 2 Ocak 2000’de Madrid’de yapılan operasyonda Audi marka bir araçta 25 kilo eroin yakalandı.2 Mayıs 2000: Nayır, İspanyol Munoz ile yaptığı görüşmede 240 kilo eroin teslimi için hazırlanması talimatı verdi.24 Mayıs 2000: Almanya’da Bünyamin Kutluca, 492 bin markla yakalandı. Bu qaranın Ahmet Özdemir tarafından Nayır’a gönderildiği saptandı. Nayır da paranın yakalandığı konusunu değişik telefon görüşmelerinde dile getirdi.