Kızkardeşi "o kadın" oldu

Ahmet Tulgar İzmir, Akhisar


Sultan Erilmez için küçük kızkardeşi Senem çoktan "o kadın" olmuş. "O kadın" diyor, "Yoldan aşağı gelirken, küçük oğlum Seyfettin silahını ateşledi."
Sultan Erilmez, gencecik Senem'in, yani öz kızkardeşinin kanlar içinde yere serilmesini gözleriyle görmüş. Ama bu gözlerden "o kadın" için bir damla yaş akıtmıyor. O, gözyaşlarını o ölçüsüz sevgiye, evlat sevgisine kanalize etmiş. Sultan Erilmez bütün gözyaşlarını kızkardeşi Senem'in önce kodesten çıkışını, sonra da ölümünü duyup yollara düştüğü ve nihayet yolunda kendisinin de öldüğü Resul'e, altı gün önce yitirdiği evladına akıtmış. Kızkardeşinin, yani "o kadın"ın sevgilisine. Senem'in bir aylık bebeğinin babasına. Karışık iş.
Oysa Senem'le Resul'ün yaşadıkları düpedüz, düzayak bir aşktı işte.
Sultan Erilmez, Akhisar, Hacıishak mahallesinde, Senem'in öldürüldüğü yerin birkaç metre ilerisinde anlatıyor:
"Benim oğlum Seyfettin cinayet işlemezdi. Ama Senem'in ve benim dayımız olan Musa Duran hergün tehdit etti. 'Ben küçük yeğenim Resul'ü yani senin ağabeyini öldüreceğim, sen teyzeni öldüreceksin. Bu iş temizlenecek. Senin ağabeyin, teyzenle yatıp, aile namusumuzu iki paralık etti' diyordu."
İlçede kızgın bir yaz günü. Akhisar Devlet Hastanesi'nin morgunda Resul (18) ve Senem (20) yan yana soğuyorlar. Ama öfke dinmiyor. Yeni mezarlıkta Resul için bir mezar kazılırken, önceki gün öldürülen Senem'in cenazesini almak için İzmir, Yenişehir'den iki minibüs dolusu öfkeli akrabası yola çıkıyor.
Senem ve Resul'ün İzmir'deki akrabaları gergin. Sık sık kavga patlak veriyor. Yengesi Rukiye Duran anlatıyor:
"Kızımızı bir yıl önce 'o adam' kaçırdı. Birkaç ay sonra Senem ortaya çıktı, 'Erzurum'lu biriyle evlendim.' dedi. Bir türlü kocasını bize göstermiyordu. Sonra 'Erzurum'a kaçtı' dedi. Ama bir gün dayısı öğrendi. Meğer evi Resul ile tutmuşlar. Teyze ile yeğen karı koca hayatı yaşıyormuş."
Akrabalık bağlarıyla zaten birbirleriyle içiçe olan Erilmez ve Duran ailelerinin öfkeyle birbirlerine girmesine neden olan bu keşfin ardından Resul Erilmez bir gasp olayı nedeniyle cezaevine girer. Senem Duran ise İzmir'deki bir kadın arkadaşının evinde gizli gizli karnındaki çocuğu büyütür.
Resul ile Senem'in bir ay önce bir oğulları olmuş. Sultan Erilmez hem torunu hem yeğeni olan bebeğe henüz isim koyamadıklarını söylüyor. Sonra ekliyor: "Zaten biz bu çocuğa bakamayız. Onu Çocuk Esirgeme Kurumu'na vereceğiz."
Öyle anlaşılıyor ki, Musa Duran ailenin namus bekçisi. Yeğeni Senem'i bir keresinde eline geçirdiğinde saçlarından sürüklüyor. Resul'e hergün tehditler savuruyor. Hele o masum bebeğin doğumu Musa Duran'ı iyice çileden çıkarıyor. Silah ve hayat arkadaşı Melahat Duran'ı yanına alıp Resul'ü cezaevinden çıktığı gün takibe alıyor. Henüz reşit olmayan oğulları da geliyor. Cinayeti o üstlenecek.
Resul bir aylık oğlunu göreceği için mutlu. Senem'e gidecek. İlk saldırı geliyor. Kurtuluyor. Bir taksiye atlayıp, Gültepe, Toros Parkı'na geliyor. Musa ve Melahat Duran burada Resul'ü kıstırıyorlar. İşlem tamam.
İkinci işleme kadar iki gün geçecek, sonra Senem de ölecekti.
Üç gün önce Resul'ün küçük kardeşi Seyfettin tüfeğini Senem'e doğrulttu.
Ağabeyinin sevgilisi teyzesini öldüren Seyfettin şimdi, Akhisar, Yıldıztepe karakolunda adliyeye sevkini bekliyor.
Musa Duran'ın ağabeyi, Senem'in büyük dayısı Ahmet Duran, yol kenarında oturmuş kardeşi ve yengesinin adliyeye sevkini bekliyor.
Resul Erilmez, morgda defnedilmeyi bekliyor.
Senem Duran, morgda cenazesinin alınmasını bekliyor.
O isimsiz bir aylık bebeği neler bekliyor?

Amaç iktidarı korumak

Töreler, diğer kültür öğeleri gibi bir toplumun kendi kendisiyle konuşması olarak tanımlanabilir. Bu monolog kapalı topluluklarda daha yüksek seslidir, katı ve geçirimsizdir.
Türkiye'de töre cinayetlerine savunmasızlığı nedeniyle daha da içine kapanan topluluklarda, ağırlıklı olarak Güneydoğu'da sık rastlanıyor. Bir de Batı kentlerinin varoşlarında.
Büyük çoğunluğu aşk ve cinselliğin cezalandırılması olarak gerçekleşen bu cinayetlerde görüntüde ahlaki motifler söz konusu olsa da daha çok topluluk içinde düzen ve iktidarın korunması çabası harekete geçirici oluyor.
Çünkü aşk ve cinsellik bu topluluklarda bir özgürlük ve özgürleşme talebi olarak ortaya çıkıyor.
Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı şu sıralar töre cinayetlerinde ceza indirimini öngören Türk Ceza Kanunu'nun 462. maddesinin kaldırılması amacıyla bir çalışma başlatmış durumda.