Vitrin 2022’de enerji fiyatları çokça konuşulacak

2022’de enerji fiyatları çokça konuşulacak

28.12.2021 - 15:13 | Son Güncellenme:

Türkiye’nin enerji portföyünün bir taraftan kaynak açısından çeşitlendirilmesi, diğer taraftan mevcut portföyün olabilecek en optimal düzeyde yönetilmesi 2022 yılının en önemli meselesi olacaktır.

2022’de enerji fiyatları çokça konuşulacak

Dr. Kubilay Kavak, TSKB Enerji Çalışma Grubu Başkanı

Haberin Devamı

Enerji Görünümü 2021 Raporunuz kapsamında bu yıl Türkiye enerji sektöründeki gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

TSKB Enerji Çalışma Grubu olarak enerji özelinde çeşitli çalışmalar yürütüyoruz. Kamuoyu ile paylaştığımız çalışmaların başında yıllık olarak yayınladığımız “Enerji Görünümü” raporu geliyor. “Enerji Görünümü 2021” raporunu, öne çıkan konuları, makroekonomik görünüm, mevzuat gelişmeleri, politika faktörleri, sektörel eğilimler, fiyat dalgalanmaları ve teknolojik inovasyon odaklarını göz önünde bulundurarak ele aldık. Bu yılki raporda Türkiye enerji sektöründeki majör gelişmelerin hemen hepsinin dünyadaki majör gelişmelerden etkilendiğini ve dünyadaki eğilimlere paralel bir seyir izlediğini söyleyebiliriz.

Haberin Devamı

Talepte şiddetli artış

2021 yılı genel itibarıyla 2020’de dünya ekonomilerini sarsan pandeminin yol açtığı hasarların giderilmesi ve şartların salgın öncesi seviyelere gelmesi için yapılan çalışmalarla geçti. Dolayısıyla 2021, dünya genelinde ekonomik faaliyetlerin yeniden canlanmaya başladığı bir yıl oldu. Türkiye’de de ekonomik faaliyetlerinin canlanması sanayide hem birincil enerji hem de elektrik talebinin, konutlarda ve hizmet sektöründe ise elektrik talebinin güçlü biçimde büyümesine yol açtı. Yani Türkiye enerji sektöründe 2021 yılındaki en önemli gelişme, petrol ve doğal gazdan elektriğe kadar bütün enerji kaynaklarına yönelik talebin hızlı ve şiddetli biçimde büyümesi oldu. Yılın ilk üç çeyreğinde doğal gaz talebi önceki yılın aynı dönemine göre yaklaşık üçte bir oranında büyüdü. Petrol ürünleri talebinde de benzer bir seyir söz konusu oldu. Ocak-Eylül 2021 dönemi toplam petrol ürünleri yurt içi satış miktarları önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 5,9 arttı ve 22,5 milyon ton oldu. Bu miktar, pandemi öncesi baz alınabilecek 2019 yılının aynı dönemindeki 21,5 milyon tonluk satışın üzerinde bir değeri ifade ediyor. Elektrikte ise ilk 11 ayda ocak ve şubat ayları hariç tüm aylarda 2020 yılına göre kayda değer artışlar gözlendi. Günlük veriler itibarıyla rekorlar kaydedilen ağustos ayında gerçekleşen 32,8 TWh’lik aylık toplam elektrik talebi en yüksek aylık talep olarak kayıtlara geçti. 2021 yılının ilk 11 aylık talep miktarı 302,8 TWh ile 2020 yılı aynı dönem toplamı olan 278,1 TWh’ın yüzde 8,9 üzerinde gerçekleşti. 2020 yılı yerine 2017-2019 dönemi ile karşılaştırma yapıldığında ise, 2021 yılının ilk 11 ayında ortalama yüzde 9,8’lik bir yıllık büyüme görülüyor. 2021 elektrik tüketiminin ise 2020 yılındaki değerin yaklaşık yüzde 8 üzerinde gerçekleşeceğini öngörüyoruz. Elektrik talebinin 2017 yılından sonra neredeyse hiç büyümediğini dikkate aldığımızda, bu rakamlar çok dikkat çekici bir tablonun varlığına işaret ediyor.

Haberin Devamı

Enerji fiyatlarında artış

2021 yılının ikinci önemli gelişmesi ise enerji fiyatlarında yaşandı ve küresel piyasalara paralel seyretti. İklim değişikliği kaynaklı etkilere bağlı olarak yeryüzünün belli bölgelerinde ciddi kuraklıklar yaşanması ve bunun hidrolik üretimleri etkilemesi, aşırı sıcaklar ve beklenmedik soğuk hava dalgaları gibi aşırı hava olaylarının enerji talebini ilaveten güçlendirmesi, fosil yakıtlara olan talebi de artırdı. 2021 yılında hem Avrupa’da hem Asya’da hem de Amerika’da sert soğuklar yaşandı. Söz konusu hava koşulları gaz tüketimlerini yükseltti. Ayrıca, gaz piyasalarında çeşitli teknik ve siyasi etkilere bağlı olarak meydana gelen arz kısıtları, bir yandan fiyatların kademeli olarak yükselmesi sonucunu doğurdu, diğer yandan özellikle Avrupa’nın doğal gaz stoklarının erimesine yol açtı. Bütün bunlar da fiyat artışlarını beraberinde getirdi. Petrol fiyatları ise büyük oranda politik pozisyon alışların bir sonucu olarak yükselme eğilimine girdi. Birçok açıdan doğal gazın ikamesi rolünü oynayan kömür kaynağında da diğer birçok emtia fiyatında görülen yükselişlere paralel bir gelişme izlendi. Aralık-2020 ve Kasım-2021 aylarını kapsayan 12 aylık dönemde Avrupa kömür fiyatı yüzde 105,5, küresel gösterge niteliğinde olan Brent petrol fiyatı yüzde 62,1, Henry Hub doğal gaz fiyatı ise yüzde 95 oranında yükseldi.

Haberin Devamı

Ufukta Karadeniz gazı var

Haberin Devamı

Bütün bu fiyat artışlarının Türkiye’ye yansımaması mümkün değildi. Bildiğiniz gibi petrol ve doğal gaz üretimimiz iç tüketimimize oranla çok düşük seviyede. Diğer yandan küresel tüketim içindeki payımız da piyasaları yönlendirici bir orana sahip değil. Türkiye depolama kapasitesini büyük bir süratle artırmaya çalışan ve kaynak çeşitlendirmesine giden bir ülke, ama en azından şu an itibarıyla ani fiyat artışlarını tolere edebilecek çok fazla politika seçeneğine sahip değil. Karadeniz’de keşfedilen doğal gaz sahalarında üretimin başlaması ve yerli arz kapasitesinin yükselmesi, alternatif bir güvence kaynağı olarak ufukta beliriyor. Ancak 2021’de küresel fiyat oynaklıklarının Türkiye’deki enerji fiyatlarını yerinden sıçratması kaçınılmazdı ve öyle de oldu.

Sanayi ve santrallerde büyük zam

Hem küresel enerji fiyatlarındaki artış hem de döviz kurlarındaki yükseliş, enerji maliyetlerini önemli ölçüde artırdı. Bütün enerji hammaddeleri ve elektrik fiyatlarında önemli artışlar yaşandı. Örneğin doğal gazda hane halklarını ifade eden konut grubunda Ocak Kasım 2021 dönemi TL cinsinden doğal gaz satış fiyatı yüzde 17,7 oranında artarken, bu oran sanayi grubunda yüzde 147,5 ve santrallerde yüzde 182,9 olarak gerçekleşti. Doğal gazda konut tüketici grubuna yapılan zam enflasyon civarında seyrederken, sanayi ve özellikle santral abone gruplarında zam oranları çok yüksek seviyelere ulaştı.

Özel sektör fiyatlara göre pozisyon alacak

2022 yılında Türkiye enerji sektöründe hangi game changer/ majör gelişmelerin yaşanmasını bekliyorsunuz?

Enflasyon ve kur etkisiyle birlikte yukarı yönlü bir seyir kazanan enerji fiyatlarının 2022 yılında çokça konuşulacağını öngörüyoruz. Küresel piyasalarda özellikle petrol ve gaz fiyatlarının dengeleneceği nokta, Türkiye’deki birtakım kararları da etkileyebilecektir. Hem yatırımcılar hem de finansörler odağıyla söylemek gerekirse, özel sektörün pozisyon belirlemesinde fiyat oluşumlarının önemli bir rol oynayacağını değerlendiriyoruz.

Yatırımlar artacak

Enerji alanında özel sektör 2010- 2021 dönemi arasında sabit sermaye yatırımlarına yıllık ortalama 3,2 milyar dolar katkı sağladığını, 2019 ve 2020 yıllarında bu rakamların düştüğünü, 2021 yılı sonunda ise tekrar ortalama değere yakınsayan bir sonucun ortaya çıkacağını görüyoruz. Bankacılık sektörünün enerji sektörüne sağladığı nakit kredi stoku 2017 yılında 37 milyar dolarken, Eylül-2021 itibarıyla bu rakam, mevcut enerji yatırımlarının geri ödemeleri ve sektördeki yeni yatırımların da düşüşü ile 32,5 milyar dolar seviyesine geriledi.

2022’de öne çıkacak konular

Enerji sektöründeki, özellikle yenilenebilir enerji alanındaki çeşitli mevzuat düzenlemelerinin, kapasite mekanizması çerçevesinde termik santrallere verilen desteklerin, YEKA ihalelerinde oluşan fiyatların yeni yatırım kararlarını ne şekilde etkileyeceği ve yatırım ortamının güçlendirilmesinde nasıl bir rol oynayacağı 2022 yılında öne çıkacak başlıklar arasında yer almaya adaydır. Hem tarihleri ertelenen ihalelerde hem de kamu eliyle yapımı düşünülen projelerde günün makroekonomik şartlarının iyi analiz edilmesinin kritik bir önem taşıdığını düşünüyoruz. Türkiye’nin enerji portföyünün bir taraftan kaynak açısından çeşitlendirilmesi, diğer taraftan mevcut portföyün olabilecek en optimal düzeyde yönetilmesi 2022 yılının en önemli meselesi olacaktır.

Talep tarafı yönetimi önemli

“Game changer” diye tabir edilebilecek büyük adımların ve değişimlerin ise tek bir yılda gerçekleştirilmesi pek mümkün değil. Türkiye açısından bu kapsamda konuşulacak konular arasında Karadeniz’de keşfedilen gazın ekonomiye kazandırılması, hidrojen seçeneği için şimdiden teknik hazırlık çalışmalarının yürütülmesi, TOGG’la birlikte düşünülerek elektrikli araçlar için şarj altyapılarının ve esnek şebeke modellerinin hazırlanması öne çıkıyor. Talep tarafı yönetiminin de güçlü bir biçimde gündeme alınmasının önemine inanıyoruz. Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’nı onaylamasının bir yansıması olarak zaman içinde yeşil tarife (YETA) ve Yenilenebilir Enerji Kaynak Garanti Belgesinin (YEK-G) nasıl kıymetli adımlar olduğunun daha iyi anlaşılacağını düşünüyoruz. Son olarak, enerji sektöründeki diğer ulusal hedefleri tamamlayan ve düşük karbonlu ekonomiye geçişi destekleyen yatay bir alan olması itibarıyla enerji verimliliğini, kalkınmanın sürdürülebilir kılınması yolundaki çabaların en önemli sütunlarından birisi olarak değerlendiriyoruz.

“Türkiye en azından şu an itibarıyla ani fiyat artışlarını tolere edebilecek çok fazla politika seçeneğine sahip değil. Karadeniz doğal gaz sahalarında üretimin başlaması ve yerli arz kapasitesinin yükselmesi, alternatif bir güvence kaynağı olarak ufukta beliriyor.”