Yarın sabah, bir milyon adayın yarışacağı çok önemli bir sınav var. Bu yüzden, siyasetçilerden ricamız, seçim çalışmalarını öğle sonrasına erteleyerek, olabildiğince sessiz kalmaları. Ha bu arada, güya TEOG kaldırılacak ve öğrenciler sınav stresi yaşamayacaktı.
Cumhurbaşkanı, Başbakan, Milli Eğitim Bakanı başta olmak üzere herkes öyle söyledi! Ama şu anda ortada öylesine belirsiz bir tablo var ki, TEOG’u bile arar hale geldik.
Veliler adeta burunlarından solurken, MEB kurmayları hâlâ hikâye anlatmaya devam ediyor.
Peki, bu sınavla, liselere giriş sistemi rayına oturacak ve iddia edildiği gibi herkes evine en yakın, istediği okula girebilecek mi? Evet demek mümkün değil. MEB’in bu konudaki öngörülerinin neredeyse hemen hepsi iflas etti. Ne söylediyse tam tersi çıktı!
Ne denildi, ne oldu?
- 200 bin civarında aday, sınava girer deniliyordu, bir milyon aday başvurdu.
- Herkes evine en yakın istediği okula girecek deniliyordu, listeler hâlâ açıklanamadı.
- “Kaliteli” okullar sınavla öğrenci alacak deniliyordu, 480 puanlı okullar açıkta kaldı, 300 puanlı okullar listeye alındı.
Liselere giriş için geri sayım başladı. Sürprizlere hazır olun.
Şaşırtıcı bir sınav olacağı kesin. Örneğin uzun metinli ve kafa karıştırıcı birkaç soru, çok zaman kaybettirebilir. Sakın, bu tuzağa düşmeyin!..
Uzun metinli sorular, LGS benzeri giriş sınavlarında, ne kadar kolay olursa olsun, tuzak sorulardır. Çünkü zamana karşı yarışta, fazlasıyla zamanınızı çalabilirler.
Ve bu sınavlarda, zaman yönetimi, bilgi kadar önemli!
İşte bu yüzden, siz, siz olun hiçbir soruyu, kesinlikle ikinci kez okumayın. Yoksa sınav süresi bittiğinde hâlâ hiç okunmamış çok sayıda soru kalabilir.
Tur sistemi dediğimiz yöntemle, ilk turda, yapabildiğiniz kadar soruyu süratle çözün, cevap kartına işaretleyin, zamanınız kaldığında da, o ilk turda pas geçtiğiniz sorulara yeniden göz atın.
Hiçbir soruyla, ille de bu soruyu mutlaka çözmeliyim diye kesinlikle didişmeyin. Çünkü size ekstradan bir puan getirmeyecektir.
Şaşırtmaca sorular!
Liselere Giriş Sınavı (LGS) için sayılı günler kaldı. Cumartesi sabah yapılacak LGS için artık son gün ve son saatler yaşanıyor. Adaylar, heyecanlı ve bir o kadar da karamsar.
Çünkü önlerini göremiyorlar, nasıl bir soru tipiyle karşılaşacaklar, bilmiyorlar!
Velilerin de kafası karmakarışık.
Çünkü hangi okulları tercih edebilecekleri, belli değil.
Sınavsız olarak hangi okullara girebilecekler, belli değil. İstedikleri bir okula giremezlerse ne olacak, belli değil. Özel okullarda öğrenim ücretleri yükselir mi yoksa KDV’ler kaldırılırsa düşer mi, belli değil.
Kayıt maratonu ne zamana kadar sürecek, belli değil.
Kolejlere ön kayıt yaptırırlarsa, devlet okullarına girme şanslarını kaybederler mi, belli değil.
YÖK, aralarında İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa’nın da bulunduğu 16 üniversiteye ilanla rektör arıyor.
Rektörlük seçimleri askıya alındığı için adayları YÖK belirliyor, Cumhurbaşkanı da onlardan birisini görevlendiriyor.
Benzer yöntem dünyanın pek çok ülkesinde var.
Yani YÖK icadı değil.
Şaşırtıcı olan, aday olma kriterleri!
Benzer yöntemi uygulayan ülkelerde A’dan Z’ye öylesine kriterler aranıyor ki o kriterleri yerine getiren birinin rektörlükte başarısız olma şansı sıfır oluyor.
YÖK kriterleri ise bir siteye alınacak güvenlik görevlisi kriterlerinden daha az!
Cumhurbaşkanı adaylarından Muharrem İnce ile yaptığımız görüşmenin ayrıntılarını ve vaatlerinin olabilirliğini bugün paylaşacağımızı söylemiştik.
Gelin şimdi önce izlenimlerimizi yansıtalım, sonra da sözlerinin icraata dönüşüp, dönüşmeyeceğine göz atalım...
İnce’yi en az 15 yıldır tanıyorum.
Genç Bakış’ta kendisini defalarca konuk ettik. Eğitim konusundaki duyarlılığını öteden beri biliyoruz.
Görüşmemizde ilk sorum, kendisini nasıl frenlediği oldu.
Karadeniz dalgaları gibi hırçın İnce gitmiş, söylediği her kelimeyi tartarak konuşan, hoşgörülü ve bir o kadar da sakin mi sakin bir İnce gelmiş.
En zor sorularda ve kendisini en çok kızdıran konularda bile sinir katsayısı hiç yükselmedi.
“Sakinleştirici mi alıyorsun yoksa dişlerini mi sıkıyorsun?” sorusunu da yine gülerek karşıladı.
CHP’nin Cumhur-başkanı adayı Muharrem İnce, sanki seçimi çoktan kazanmış gibi icraat hazırlıklarına başlamış.
Bir yandan miting hazırlıkları yaparken öte yandan hangi konuda neyi, nasıl ve kimlerle yapacağına yönelik yol haritası çiziyor.
İlk 100 günde, ilk bir ve ikinci yılda, ne yapacaklarını tek tek tasarlamış!
İlk 10 icraatınız ne olacak sorusunu yönelttiğimizde, ekonomi, dış politika, terör, huzur, yatırımlar, savurganlık, Avrupa Birliği ve bürokrasi derken, araya girip, eğitimi unutmadınız mı diyecek olduk, “Hiç unutur muyum” eğitim her şeyin başı, eğitimdeki sorunları çözersek, diğer tüm sorunlar da zaten kendiliğinden çözülür” dedi...
Demokrat insan yetiştirmeden demokrasiyi oturtamaz, iyi mühendis yetiştirmeden teknolojiyi geliştiremez, iyi bilim insanı yetiştirmeden bilimi yüceltemez, iyi yargıç yetiştirmeden hukuk devletini inşa edemez, iyi doktor yetiştirmeden sağlıkta standardı yükseltemez, iyi öğretmen yetiştirmeden de hiçbirini yapamayız derken, sanki atama bekleyen çiçeği burnunda öğretmen heyecanı içindeydi...
İddialı vaatler!
İnce’nin, eğitimde “devrim” niteliğinde iddialı söylemleri var!
Peki, bunlar hayata geçirebilir mi, daha da önemlisi kalıcı olur mu?
Dünyanın en güçlü pasaportları açıklandı. 199 pasaport ve 227 istikamet üzerinden yapılan değerlendirmeye göre Türkiye 49. sırada yer alıyor.
Henley Pasaport Endeksi’ne göre Japonya pasaportuyla 189 ülkeye girilebiliyor. Bu özelliğiyle 2018’in en güçlü pasaportu Japonya pasaportu oldu.
Japonya, 2017 endeksinde 172 ülkeye vizesiz seyahatle 5. sırada yer almıştı.
Asya ve Ortadoğu’daki birçok ülkenin son yıllarda vizesiz seyahati kolaylaştıran bir eğilim içinde olması, Batı ülkelerinin ise daha kısıtlayıcı bir eğilime yönelmeleri nedeniyle, Batı ülkeleri, en güçlü pasaport endeksinde gerilemeye başladı.
Türkiye, 199 pasaport arasında 49. sırada. Henley Endeksi’ne göre Türkiye pasaportuyla 111 ülkeye pasaportsuz girilebiliyor.
Henley Pasaport Endeksi, Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği’nin (IATA) özel verileri çerçevesinde düzenleniyor.
En güçlü 10 pasaport
1-Japonya:
Farklı görüş- lerden bir grup arkadaşla sohbet ederken, söz, döndü dolaştı 24 Haziran’a geldi.
Kim kime oy verecek, seçim ikinci tura kalırsa ne olur, kim kimi destekler derken, ortaya öylesine bir tablo çıktı ki, en iyisi mi, biz bu tartışmaya, burada nokta koyalım dedik.
Çünkü herkesin dediği dedikti ve bırakın belli noktalarda uzlaşmayı, en ufak bir taviz bile söz konusu değildi. Bu da şunu gösteriyor ki zor bir seçim olacak. Hele ki ikinci tura kalırsa!
Peki, böyle bir olasılık var mı, yok mu tartışması başladığında, yine içinden çıkmak mümkün olmadı. Ama görünen o ki en zor karar aşaması, olası bir ikinci turda gerçekleşecek. Çünkü şuna ya da buna kesinlikle oy vermem diyen arkadaşlarımız bile ikinci turda, çok farklı bir tutum izleyebileceklerini ortaya koydular.
Bütün bunlar da şunu gösteriyor ki 24 Haziran sadece adaylar ve partiler için değil, seçmenler açısından da hiç kolay olmayacak. Hele ki bir de ikinci tura kalınırsa!..
İşte bu yüzden, işi garantiye almak isteyen aday, ne yapıp, edip, ilk turda seçilmeli yoksa ikinci turda hiç ummadığı sürprizlerle karşılaşabilir...
İlk turda biter mi?
Yeni cumhurbaşkanımız ilk turda seçilir mi?