Fen ve Anadolu liseleri ile kolejlere, bundan böyle ortak sınav ve merkezi yerleştirmeyle öğrenci alınacağını dün açıklamıştık.
Tek sınav ve tek merkezi yerleştirme sistemi derken sakın yanlış anlaşılmasın.
Bundan böyle 8’inci sınıf öğrencileri aynı sınav sistemine ve aynı yerleştirme sistemine tabi olacaklar. Yani ne çok önceden olduğu gibi ayrı ayrı sınava girecekler ne geçen yıllarda olduğu gibi aynı sınava girip farklı yerleştirme sistemi uygulanacak ne de daha başka sistemler geçerli olacak.
Tıpkı üniversite giriş sınavında olduğu gibi devlet ya da özel fark etmeksizin tüm liseler için aynı sınav sistemi ve aynı yerleştirme sistemi uygulanacak. Öğrenciler, geçen ay açıklanan yeni sınav sistemine göre puan alacaklar ve devlet ve özel okulları içine alan karma tercih listesi yaparak, tek okula yerleştirilecekler. Ve yine üniversiteye girişte olduğu gibi dolmayan kontenjanlar için ikinci kayıt dönemi gerekçeleşecek.
Bu noktada akla gelen soru şu: Özel okullar, geçen yıllarda olduğu gibi yine okul başarı puanı olmaksızın bir puanlama sistemi isterlerse ne olur? MEB eminim ki bu ayrıntıyı da düşünüyordur. Kolej tercihi yapacak öğrenciler için ayrı bir puan
Milli Eğitim’in çözülmez denen ve kangrene dönüşen en önemli sorunlarından birisi nihayet çözülüyor.
Ak Parti döneminde ve onun öncesinde, fen ve anadolu liselerinde, on binlerce kontenjanın boş kalmasına neden olan liselere kayıt sistemi nihayet değişiyor!
Bundan böyle, fen ve anadolu liseleri ile kolejlere girişte, tıpkı üniversite giriş sınavlarında olduğu gibi tek sınav ve tek yerleştirme sistemi uygulanacak. Böylece, kolejlerle, anadolu liseleri arasındaki gel-git nedeniyle boş kalan on binlerce kontenjan açığının önü kesilmiş olacak.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı, yıllardır devam eden yanlış sistemin bir ay içerisinde değiştirileceğini ve devlet liseleri ile özel okulların tek sınav ve merkezi yerleştirme ile öğrenci alacağını “müjde“ledi.
Avcı, fen ve anadolu liselerinin dolmayan kontenjanlarıyla ilgili olarak da, “Bu boş kontenjanların doldurulmasını herkesten çok ben istiyorum. Ama mevcut sistemde dolmalarına imkan yok. Tüm seçenekleri araştırdık. Bayramdan sonra kayıtlara devam edilse bile kontenjanlar yine dolmayacak. Ayrıca okulların açılmasının üzerinden neredeyse bir ay geçeceği için öğrencilerin ve okulların düzeni bozulacak” dedi.
Kendisine, önceki
Genç Bakış yeni sezonu, Bosna-Hersek’in Başkenti Saraybosna’da açtı. Uluslararası Saraybosna Üniversitesi’nde gerçekleşen programın konuğu Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’dı. Oradaki Türk öğrencilerin, Türkiye’nin güncel sorunlarına yönelik sorularını cevaplayan Yıldırım, İstanbul belediye başkan adaylığı konusuna açıklık getirdi, bakanlık sonrası hayalini anlattı, gündeme dair önemli açıklamalar yaptı. İşte programdan bazı satır başları:
Belediye başkanlığı
Bakan Yıldırım, çalışkan olduğu kadar espritüel. Araya sıkıştırdığı fıkralarla bir anda herkesi kahkahaya boğabiliyor.
Sınırlarını da çok iyi çizmiş durumda. Ne kimsenin işine karışıyor ne de kendi işime karıştırıyor...
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı konusundaki tavrı da farklı değil.
Üç dönemi dolduğu için o da Ankara’ya veda edecekler arasında. Ama çok rahat. Her türlü olasılığa da hazır gibi...
İşte bu çerçevedeki keyifli diyaloglardan birisi:
Dershaneler konusunda fırtınalar kopuyor. İktidar kapatacağız diyor. Dershaneciler direniyor. Peki bunun sonu nereye gider?
Onu zaman gösterecek ama ben size ne olacağını söyleyeyim:
12 Eylül yönetimi bile kapatamamıştı.
Emininim ki yine kapatamayacaklar!
Niye?
Arkalarında çok büyük güçler ya da sermaye olduğu için mi?
Kesinlikle hayır.
Dershaneler konusunda yine fırtınalar kopuyor. Ve bu kez MEB kararlı görünüyor!
Peki değişen ne olacak?
Dershaneler gerçekten de kapacak mı?
Yoksa sadece, isim değişikliği mi olacak?
Ya da yeni bir maceraya yelken mi açılacak?
En önemlisi de dershaneler okula dönüşürlerse, öğrenciyi nereden bulacak?
Bakan Avcı bu konuda devlet desteği sağlanacağını, burs verileceğini söylüyor! Peki bu yeterli olacak mı?
Birkaç gündür Gaziantep’teydim. İstanbul üzerinden direk Bosna-Hersek’e geldim.
Özellikle Saraybosna ve Mostar, hala savaşın derin izlerini yaşıyor.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, yarın gece, Uluslararası Saraybosna Üniversitesi’nde sezonun ilk Genç Bakış’ında konuğumuz olacak.
Yıldırım, bugüne kadarki Ak Parti iktidarlarında, koltuğunu koruyan tek bakan. Üç dönemi tamamladığı için bakanlık koltuğuna veda edenlerden birisi de o olacak ama İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı için ismi geçen en güçlü adaylardan birisi o.
Türkiye, Yıldırım döneminde ulaşımdan, bilişime çok önemli mesafeler kaydetti. Eleştirenleri de oldu ama ismi hep en başarılı bakanlar arasında ilk sıralarda yer aldı. Bakalım, bundan sonrası için neler anlatacak?..
Bosna-Hersek, Türkiye’ye çok yakın ama bir o kadar da uzak bir ülke. Ortak değerlerimiz çok fazla ama nedense bunları değerlendirme konusunda dünden bugüne hep bahaneler aramışız. Oysa gelip görünce, yaşayınca neleri kaçırdığınızın farkına varıyorsunuz...
Uçakla iki saat, fiyatı da 222 lira. Oteller ve restoranlar da hiç pahalı değil. Türkiye koşullarına göre çok ekonomik ve bir hafta sonu için mükemmel
Gaziantep’e daha önce belki kırk defa geldim. Ve her defasında da mutfağıyla, tarihiyle, girişimciliğiyle, misafirperverliğiyle, müzeleriyle, yurtseverliğiyle, üniversiteleriyle, siyasete bakış açısıyla, esnafıyla ve giriş sınavlarındaki sonunculuğuyla beni hep çok şaşırttı...
İki gündür Gaziantep’teydim. Her yerinizi gezdim, tüm yemeklerini tattım, tarihinizle ilgili her şeyi biliyorum, bu kez beni şaşırtamazsınız dediysem de daha ilk gün, yine şok üzerine şok yaşattılar...
Atatürk canlanmış
Gaziantep, aidiyet duygusu en yüksek kentlerin başında geliyor. Bir Gaziantepli için Gaziantep’ten daha güzel bir kent bulamazsınız. Keşke her kent, her okul, her kurum böylesine yüksek aidiyet duygusu yaratabilse...
Her ne kadar o güzelim kentlerinden ayrılmak zorunda kalsalar da, bir ayakları hep Gaziantep’te. Yılda en az birkaç kez gelip havasını soluyup, suyunu içiyor, değişimi yakından izliyorlar...
Gaziantepli pek çok işadamı var. Süzer Gurubu’nun patronu Mustafa Süzer de onlardan birisi. Bu yıl 50. kuruluş yıldönümünü kutlayan Gaziantep Kolej Vakfı (GKV) Lisesi’nde öğrenim gördü. Okulunun bu özel gününe gelirken, eşini, dostunu ve gazetecileri de davet etti.
YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya gazetecilerin boş kontenjanlara yönelik sorusunu cevaplandırırken, o kadar çok boş kontenjan yok, çoğu açıköğretim, rakamlar çarpıtılıyor demiş:
“Sayıların çok tartışıldığını biliyorum. Bu boş kontenjan analizlerini yaparken çok dikkatli hareket etmemiz gerektiğini ve sayıların arkasına bakmamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü bunların bir kısmı zaten açıköğretim kontenjanıdır. Doğal olarak sanal kontenjanlardır. Aynı şekilde bir kısmı vakıf üniversitelerimizin kontenjan talepleridir. Doğal olarak bizim bir devlet kurumu olarak müdahale hakkımız sınırlıdır. Vakıf üniversitelerinin kendi özel alanıdır. Bizler sadece tıp gibi alanlarda bazı standartlar ve kriterler getiriyoruz. Bunun dışında devlet üniversitelerimizde de sosyolojik olarak öğrencilerin yıldan yıla tercih ettikleri veya etmedikleri kontenjanlar oluşmaktadır. Bunda da elimizden geldiğince gerçekçi kontenjan belirlemesi tavsiye ediyoruz. Aynı şekilde bir başka açık Kıbrıs kontenjanlarında oluşuyor. Biz gelen talepleri değerlendirip, katalogda yayınlanması için onay veriyoruz. Sınıfların boş kalması diye bir şey söz konusu değil’ dedi.
Oysa kendi yayınladıkları rakamlar bunun tam