Başbakan öğretmenlerden özür diler mi?

27 Mayıs 2012

Eğitim sendikaları, öğretmenler az çalışıp çok maaş alıyorlar şeklindeki sözleri nedeniyle Başbakan Erdoğan’dan özür bekliyor.
Peki, böyle bir özür gerçekleşir mi? Evet demek zor. Yeni bir fırça daha yemesinler yeter diyenler çoğunlukta.
Oysa Başbakan Erdoğan’ı yakından tanıyanlara göre, Başbakan’ın en son kıracağı kişilerin başında öğretmenler geliyor. Yani, onun öğretmenleri hedef alması ve onlara kızması mümkün değil.
Peki, son sözleri neyin nesi?
Yine yakın çevresine göre, onlar ayaküstü söylenmiş sözler. Ve en kısa zamanda onların gönlünü alacaktır.
Peki, bu maaş şeklinde mi olur? İşte bu mümkün değil, çünkü hem bütçede bunun karşılığı yok hem de daha yüksek bir maaş artışı söz konusu olduğunda diğer kesimlerden çok tepki gelir. Yani öğretmenler, maddi açıdan artı bir beklenti içerisine girmesinler.
Peki, üniversite hocalarının maaşında bir iyileşme olur mu? Örneğin önceki yıllarda yapılan düzenleme ile profesörlerin maaşlarında bir miktar düzenleme olmuştu, diğerlerine ne zaman sıra gelecek?..

Yazının Devamı

Rektör olmak niye önemli?

27 Mayıs 2012

Bilim insanları, bilimsel çalışmalar yapmak ya da kitap yazmak yerine, neden ille de rektör olmak ister? Şu günlerde cevabı en çok merak edilen sorulardan birisi de bu. Çünkü bazı üniversitelerde rektör olmak için kıyasıya bir yarış var. Örneğin Ankara Üniversitesi'nde 10'a yakın aday, o koltuğa oturmak için yarışıyor...
Dışarıdan bakıldığında rektörlük fazlasıyla cazibeli bir makam. Protokolde en ön sıralarda oturuyor, kırmızı plakalı araca biniyor, on milyonlarca liralık bütçeyi kontrol ediyor, on binlerce öğrenci ve öğretim üyesine patronluk ediyorlar. En önemlisi de bulundukları kampüsün tek patronu onlar.
Kimileri bu koltuğu saltanat makamı gibi kullanıyor, kimileri de adeta amele gibi gece gündüz demeden çalışarak, yoktan bir kule inşa etmeye çalışıyorlar. Görev süreleri, hiçbir makamda olmadığı şekilde, iki dönemle sınırlı. Bazıları, kendilerini o koltuğa öylesine alıştırıyorlar ki, ayrılmaları çok zor oluyor...
Rektörlük seçimleri ise tam bir komedi. Güya seçim yapılıyor ama bazen hiçbir önemi olmuyor. En çok oy alan değil, en az oy alan atanabiliyor.
Yasaya göre, rektör adayı belirleme seçimlerinde en fazla oy alan 6 aday YÖK'e bildiriliyor, YÖK de keyfine göre

Yazının Devamı

Öğretmenler az çalışıp, çok mu kazanıyor?

26 Mayıs 2012

Eğitimi olduğu gibi öğretmenleri de yakından tanımıyoruz. Eğer öyle olmasaydı, onları az çalışıp, çok maaş almakla itham etmezdik...
Sanılıyor ki, öğretmenler sadece derse girip, çıkıyor. Oysa her ders için ayrı bir hazırlık süreci, sınavların okunması, ödevlerin değerlendirilmesi, zümre toplantılarına katılması gibi daha onlarca hiç gözükmeyen görevleri var...
Aynı mantıkla bakarsak, milletvekilleri Meclis’e ne kadar geliyor, imamlar camide ne kadar kalıyor, şoförler direksiyon başında kaç saat kalıyor, sanatçılar sahneye kaç saat çıkıyor?..
Batılı üniversitelerde hocalara, haftada 10 saatten fazla ders yükü verilmez. Oysa bizde 30, 40 saate kadar çıkıyor. Fazladan verilen ek ders ücreti ise devede kulak.
İlk ve orta dereceli okullarda ise maaşa karşılık olarak, evet 15 saatlik bir ders yükü var ama uygulamada bu yük artıkça artabiliyor. Örneğin tek öğretmenli köy okullarında yani iki, üç sınıfın bir arada olduğu okullarda, bu yük inanılmaz boyutlara gelebiliyor. Ayrıca o hep örnek verilen Batı ülkelerinde sınıflar 20, 25 öğrenciyi geçmezken bizde 70, 80’lere kadar çıkabiliyor...
Öğretmenlerin yaz tatili de, herkesin gözüne batıyor. Önce 4 ay dediler, sonra üç aya

Yazının Devamı

Kuzu: ‘Bir parti dahi istemezse Başkanlık’tan vazgeçeriz’

25 Mayıs 2012

TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Burhan Kuzu, parlamenter sistemi yerden yere vurarak, hemen başkanlık sistemine geçilmesi gerektiğini savundu. Ankara’da demokrasi olmadığını ve başkanlık sistemine geçmekte geç kalınması halinde parlamenter diktatörlüğün gelebileceğini iddia etti. Parlamentoda tüm partilerin desteği olmadan, başkanlık sistemine kesinlikle geçilmeyeceğini söyledi.
Konya’da Selçuk Üniversitesi’nde gerçekleşen Genç Bakış’a konuk olan Kuzu’ya öğrencilerin ilgisi yoğundu. Ama bu kez, Kuzu’yu yumurtalarla değil, sorularıyla sıkıştırdılar. İşte programdan satır başları:

Diktatörlük gelir
- Bu anayasayı bu parlamento hep beraber, oybirliğiyle yapacak. Yani biz başkanlık modelini kabul ettirebilirsek, diğer partilerle beraber yapacağız. Ama üç parti biz başkanlık modeline karşıyız derlerse elbette ki bizim bu oyunu bozma gibi bir durumumuz olamaz. Çünkü diyelim ki oradan çekildik, bizim tek başına anayasa yapma gibi bir gücümüz yok. Olsa bile biz bu millete beraber yapacağız dedik. O bakımdan biz partileri ikna etme yoluna gideceğiz. Kabul ettirebilirsek hep beraber yapacağız, ettiremezsek yapmayacağız. Ama inşallah şu günlerde vicdanlarına bir

Yazının Devamı

Öğrencilerin moralini bozmaya kimsenin hakkı yok

24 Mayıs 2012

Milyonlarca öğrenci sınava hazırlanıyor. Devamsızlık konusunda gelinen nokta ise evlere şenlik. İlköğretim ve lise son sınıflar adeta bomboş. Eğitim bu hale getiren, öğrencileri okuldan soğutan ve dershanelere yönlendiren de MEB'den başkası değil.
Fazla değil birkaç yıl önce, ikinci yarıyılı tatil eden, sahte raporları görmezden gelen, başarıyı daha da artırır diye öğrencilerini kendi elleriyle dershanelere yazdıran bazı okullar şimdi nedense, farklı tavır içerisine gerdiler.
Bakanlığa olan kızgınlıklarını öğrencilerden çıkartmaya başladılar.
Bakanlık, serbest kıyafet uygulaması getirmeye çalışırken, lise müdürleri, son günlerinde serbest kıyafet giyen öğrencileri rencide etmeye başladı. Bu şikâyet, bir okuldan gelse hadi neyse; ama binlerce okulda serbest kıyafet uygulanırken, bazılarının bu katı tutumunu anlamak gerçekten mümkün değil. İlle de bu konuda da bir genelge mi yayınlanması gerekiyor!..
Bakın yine kendisi de bir öğretmen olan bir annenin serzenişleri, eğitimdeki çarpıklığı ne de güzel özetliyor."Merhaba, sizinle; eğitimle ilgili bir sıkıntımı paylaşmak istiyorum.
Ben bir devlet okulunda sınıf öğretmeniyim. Büyük kızım, lise son sınıf öğrencisi. Yoğun bir

Yazının Devamı

Onlar, en zor anımızda hep yanımızda ama!..

23 Mayıs 2012

Hemen her meslek çok önemli. Ama bazıları var ki, gerçekten kutsal ve çok büyük özveri gerektiriyor. İşte onlardan birisi de hemşirelik. Gece gündüz, bayram seyran demeden, 24 saat görev yapar ve ne kadar önemli de olsa, kendi sorunlarını unutup, hastaları için pervane olurlar...
Geçen hafta Hemşirelik Haftası’ydı. Son birkaç yıldır olduğu gibi yine onların sorunlarını dinleyip, moral vermeye çalıştım ama artık yediden yetmişe tüm kurum ve kuruluşlarla birlikte biz vatandaşların da, lafın ötesine geçip onlara sahip çıkmamız gerekiyor.
Allah korusun, kendiniz ya da yakınlarınızdan birisi, hastanelik olduğunda, en yakınınızdaki isim hep onlar oluyor. Sizler o sıkıntılı günlerinizde, ne kadar onların ilgi ve alakasına muhtaçsanız, onların da şimdi sizin sıcak ilgi ve desteğinize ihtiyaçları var.
İstekleri öyle atla, deve değil. Zaten işleri başlarından aşkın ve daha çok çalışmanın ötesinde çok büyük beklentileri de yok. Sadece yaptıkları işin önemi kavransın yeter...
Önceki gün İstanbul Üniversitesi Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi’nde öğrenici ve öğretim üyeleriyle uzun uzadıya sohbet ettik. Sıkıntılılardı. Bıraksanız sabaha kadar konuşurlardı.
Daha önce de

Yazının Devamı

4+4+4 kazanı kaynamaya devam ediyor

22 Mayıs 2012

TBMM üzerine düşeni yaptı, yasayı çıkarttı. Ama uygulamanın nasıl olacağı konusunda hâlâ bir yol haritası yok.
Peki, bu yol haritasını kim hazırlayacak?
Adres belli: Milli Eğitim Bakanlığı.
Ancak onlar da hâlâ işin içinden çıkabilmiş değiller.
Yani herkesin merak ettiği can alıcı soruların cevabını, onlar da henüz bilmiyor...

Ertelenebilir mi?

Yazının Devamı

Eğitim için para harcamaktan kaçmayın ama!..

20 Mayıs 2012

Gelecek öğretim yılında geçerli olacak özel okul ücretleri açıklanmaya başladı. Ay sonuna kadar, tüm okullar, ücretlerini belirleyerek Milli Eğitim Bakanlığı’na bildirecek. Kural böyle. Ücretler açıklansın ki, okul sahiplerinden velilere, öğretmenlerden öğrencilere, herkes ona göre kendisine çeki düzen versin...
Açıklanan ilk rakamlar, ürkütücü. Bir öğretim yılı için istenen ücret, bir işçinin ya da memurun, ömür boyu çalışıp alacağı ikramiyeden daha fazla.
Ücret skalası, 20 ila 50 bin lira arasında değişiyor. Anadolu’da 10 bin lira civarında olan kolejler de var. Ama asıl şok edici rakamlar İstanbul’da.
Yapılan hesaplamalara göre, özel okul maratonuna ana okulda başlayıp, üniversiteye kadar devam ettirenlerin harcayacağı para bir milyon dolar civarında. Fazlası var, eksiği yok.
Dünyanın neresinde yaşıyor olursanız olun, bir milyon dolar, iyi bir para. Hatta iyi bir servet. Peki, eğitim için harcamaya değer mi? Eğer paranız varsa kesinlikle değer. Yeter ki karşılığını alın!..

Ücretler yüksek mi?

Yazının Devamı