Çocuklarınızın geleceğini sakın şansa bırakmayın!

25 Mart 2012

Okul seçimi öyle önemli hale geldi ki karar vermek her zamankinden çok daha güç oldu. Doğru bilgilendirme ve doğru yönlendirme olmadığı için kafalar daha da karışmaya başladı. Bu konuda velilere önerimiz, okul seçimini oldubittiye getirmemeleri ve son dakikaya bırakıp ani kararlar almamaları. Yoksa çocuklarının geleceğini riske sokmuş olurlar...
Anaokulu ve ilkokul seçimi gibi lise seçimi de çok çok önemli. İyi bir lisenin yolu iyi bir ilköğretim okulundan, iyi bir üniversitenin yolu da iyi bir liseden geçiyor.
Çocuklarınıza iyi bir yol haritası çizmeden, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda doğru bir meslek seçimi yapmadan, okul seçimine karar vermemelisiniz.
Örneğin mühendislik ya da tıp düşünülüyorsa fen liselerini, sosyal bilimler düşünülüyorsa Anadolu liselerini, bir an önce hayata atılma öncelikler arasındaysa da meslek liseleri düşünülebilinir.
Üniversite için yurtdışı seçeneği öne çıkıyorsa da yabancı kolejler olmazsa olmazlardan birisi haline gelebilir.
Bu konuda; yani okul seçiminde en doğru kararı vermenin yolu, doğru bilgi edinmeden geçiyor. Okulların verdiği bilgiler, her ne kadar çok sağlıklı gibi görünse de bu bilgileri mutlaka başka kaynaklardan da çek

Yazının Devamı

4+4+4’te son viraja girildi ama!..

25 Mart 2012

İktidar, 4+4+4 yasasını çıkartmakta kararlı. Önümüzdeki hafta TBMM’den geçmesi bekleniyor. Peki, yeterince olgunlaştı mı?
Evet demek çok zor. Zaten, bir yasa metninden çok yönetmeliğe benziyor. Üstelik acemice hazırlanmış bir metin! Nedenini ise ne siz sorun ne de ben anlatayım. Çünkü moral bozmanın ötesinde bir işe yaramaz!..
Yasa teklifini hazırlayan Ak Partili 5 milletvekilinin 5’i de eğitimci değil. Bu teklifi, genel kurula getirmeye hazırlanan TBMM Milli Eğitim Komisyonu Başkanı ve üyelerinin bir bölümü de eğitimci değil.
Bakan, Bakan Yardımcısı ve Müsteşar da eğitimci değil. Yani muhtemelen, tıpkı kendilerinden önceki bakan ve milletvekilleri gibi onlar da bugün bir dayatma şeklinde çıkartmaya çalıştıkları bu yasayı, ileride hiç hatırlamayacaklar!..

Hiçbirinden tepki yok
Fazla uzağa gitmeye gerek yok, şu günlerde yerden yere vurulan 8 yıllık kesintisiz eğitim yasasını çıkaran dönemin Milli Eğitim Bakanı Turhan Tayan halen Meclis’te.

Yazının Devamı

Mum dibine ne kadar ışık veriyor?

24 Mart 2012

Mumun dibine ışık vermesi, hemen her konuda, üzerinde özenle durulması gereken konulardan birisi. Örneğin ürettiğiniz kaynaklardan ve yaydığınız ışıktan yakın çevreniz yararlanmıyorsa, önce bunun sorgulanması gerekir. “Bal tutan parmağını yalar” özdeyişinin anlatmak istediği gibi değil, örneğin bir kentte üniversite varsa, o üniversitenin o bölgeye bir katkısının olması mutlaka düşünülmelidir...
Önceki gün Besni Eğitim Vakfı’nın gerçekleştirdiği önemli projelerden birisi için Adıyaman’a gittim. Bölgeyi gezerken yerel sorunları da yerinde dinledim. Çiftçilerin en büyük sorunu neydi biliyor musunuz? Elektrik faturaları! Oysa Türkiye’nin en büyük elektrik üretim merkezi orası. GAP’ı besleyen Fırat yanı başlarında akıp gidiyor ama onlar topraklarını sulayamıyor. Çünkü öylesine yüklü elektrik faturalarıyla karşılaşıyorlar ki, ürettikleri ürünün tümünü satsalar da bu faturanın altından kalkmaları mümkün olmuyor. Onlar da tarlalarını sulamaktan vazgeçmişler ve üretim düştükçe düşmüş...
GAP Projesi gerçekleştirilirken ya da şimdi o bölgede yaşayanlara neden ucuz elektrik verilmez ki! Üstelik elektrik onların topraklarında, onların kaynaklarıyla üretiliyor. Bu tıpkı, tatil

Yazının Devamı

Mehmet Altan daha fazla tahammül istedi

23 Mart 2012

Genç Bakış’ta bu hafta akademisyen, yazar ve “mağdur gazeteci“ Prof. Dr. Mehmet Altan vardı. Altan, öğrencilerin güncel konulara yönelik sorularını cevapladı, gazeteciliğe neden ara vermek zorunda kaldığını anlattı. Başbakan Erdoğan‘ın son grup toplantısında, bazı köşe yazarlarına hitaben söylediği sözleri değerlendirdi, dönek iddialarına açıklık getirdi.
İşte programdan satır başları:

Fikir özgürlüğü var mı?
- Başbakan’ın sözleri, temel hak ve özgürlüklerin, hukuk devletinin olmadığının net bir ifadesi sayılabilir. Çünkü zaten bir şeyin yasal olup olmadığını yargı denetliyor. Siz yazar, çizerleri hukukun dışında, bu kadar ağar suçladığınız vakit, burada temel hak ve özgürlükler, fikir özgürlüğü konusunda problem var demektir. Yani yönetimin istediğini yazan iyi, yazmayan bir başkasının adamı, bu çok yanlış. Demokratik toplum kültürü ve algısıyla taban tabana zıt bir ifade.
- 4+4+4 şu açıdan yanlış; bir kere iktidar kendi içinde mutabık değil. Bir tarafta 28 Şubat’la rövanş var. Din ve vicdan özgürlüğü kısmını da bunun içine koyuyorlar, çok büyük açığı olan teknik eğitimi de, eğitim sisteminin tümünü de. Bu kadar karmakarışık işten bir şey çıkmaz. Bu sistem

Yazının Devamı

En iyi okul En yakın okul

22 Mart 2012

Kim ne derse desin, okul öncesi ve ilköğretimde, en iyi okul, en yakındaki okuldur. Lise ve üniversitede ise durum değişir. İşte o zaman, en iyi okul neredeyse, hatta en uzaktaysa bile gidip orada okumak gerekir...
Eğer şu günlerde, okula yeni başlayacak çocuklarınız için okul seçme durumundaysanız, mini minnacık çocuklarını saatlerce uzaktaki okullara gönderen velilerle konuşmadan, kesinlikle bir karar vermeyin.
Eksilerini, artılarını bir de onlardan dinleyin ondan sonra karar verin.
Ayrıca, şu ayrıntıları da sakın ola göz ardı etmeyin!
- Özel okullarda henüz çok iyi bir ilköğretim geleneği yok. 10 yıl öncesine kadar yani 8 yıl’dan önce herkes çocuğunu devlette okutur, 5 yıllık ilkokulu bitirdikten sonra da anadolu liseleri ya da kolejlere gönderirdi.
Yani, iyi devlet okulları hâlâ var ve bu seçenek de mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır!..
- Çocukları özel okula verdikten sonra geri almak çok zor. Derin izler bırakıyor. Bugünkü ekonomik koşullarda bu nereye kadar gider? Bu konu enine boyuna düşünülmelidir! Anaokulundan, üniversiteyi bitirinceye kadar harcanan paranın bir milyon doları geçtiğini özellikle hatırlatmak isteriz!..

Yazının Devamı

Peki, bu yanlışlara kim dur diyecek?

21 Mart 2012

A’dan Z’ye değiştirilmeye çalışılan eğitim sistemini, hep en tepedekiler tartışıyor.
Peki öğretmen öğrenci, okul cephesinde neler yaşanıyor?
Bütün bu gelişmeleri, onlar, nasıl değerlendiriyor?
Daha da önemlisi, bugün tartışılan bu konuların çok ötesindeki fiili durumlara, neden kimse dur demiyor?
Eğitimin birinci önceliği, etik değerlere saygılı dürüst nesiller yetiştirmektir. Ama siz, onu bir kenara itip, daha mini minnacıkken öğrencileri “sahteciliğe“ teşvik ederseniz, yaptığınız ya da yapacağınız diğer reformların hiçbir anlamı kalmaz!
İşte size çok çarpıcı üç mailden ilki:

Yazının Devamı

Peki, şimdi pirincin taşını kim ayıklayacak?

20 Mart 2012

Eğitimde ortalık toz duman. Son altı ayda, ortaya o kadar çok proje atıldı ki, hangisi nasıl, ne zaman hayata geçecek belli değil.
Hem de hepsi de devasa projeler. Sadece teki gerçekleşse, Bakan Dinçer’in eğitim tarihine geçmesi için yeter de artar.
Ama bu yeni projeler, eğitime taze bir kan mı getirecek, yoksa her biri, sonu ne olduğu belli olmayan maceraya mı dönüşecek, o da belli değil.
Bu yüzden, hep birlikte, derin bir nefes alıp, olup bitenleri sükunetle değerlendirmek sanki en doğru olanı olacaktır.
MEB ve Bakan Dinçer, umarız bu süreçte, hepimizden çok daha derin bir nefes alıp, geleceğe yönelik ciddi bir yol haritası hazırlar. Olup bitenleri bir kez daha değerlendirir.
Bu, hem kendisi, hem eğitim ve çocuklarımız, hem de ülkemizin geleceği için çok daha iyi olacaktır...
Bu noktada, hiç kimse ne suçlu arasın ne dayatmacı.

Yazının Devamı

YGS’de son 100 metreye girildi

18 Mart 2012

Üniversite birinci basamak sınavı YGS için geri sayım başladı. 1 Nisan’da gerçekleşecek sınav öncesinde adayların heyecanı doruğa çıktı. Bu arada liseler boşaldı; öğrenciler tümüyle dershanelere yöneldi. Peki, bu kadar heyecan doğal mı? Şu günlerde adayların cevabını en çok merak ettikleri soru bu. Sınav öncesi heyecan aşırıya kaçmamak koşuluyla her zaman için iyidir.
Ders çalışmaya motive eder, başarıya ulaştırır. Asıl kaygı duyulması gereken hiç heyecanın olmaması. Örneğin sınava iyi hazırlanmayanlar da böylesi bir heyecan hiç yoktur. Çünkü kaybedecekleri ne emekleri ne de harcadıkları para…
Bu noktada ailelere ve öğretmenlere önemli görevler düşüyor. Okulda, evde, dershanede sürekli sınavların konuşuluyor olması ve beklenti çıtasının yükseltilmesi adaylar üzerinde baskı ve heyecan yaratıyor. Bu yüzden son iki haftayı mümkün olduğunca sınav sohbetlerinden uzak bir şekilde geçirmekte yarar var. İki haftalık süreçte yapılacak son değerlendirmeler sınavın akışını değiştirebilir. Son günleri sıfırdan ders çalışma ya da konu eksiklerini tamamlama yerine bol bol soru çözerek değerlendirmek gerekir. Ama bunu yaparken de hangi noktada hangi hataların olduğu bir bir tespit

Yazının Devamı