Herkes konuştu, söz sırası şimdi öğretmenlerde!

11 Mart 2012

Türkiye günlerdir 4+4+4’ü tartışıyor. Ama asıl konuşması gerekenler susuyor. Daha da vahimi, onlara hiç kimse siz ne düşünüyorsunuz diye sormuyor. Konuşmuyor, konuşturulmuyor. Konuşsalar da başları belaya giriyor. Oysa bu projeyi hayata geçirecek olan onlar. Yani önce onların inanması gerekiyor. Bugüne kadar, onların içine sinmeyen hiçbir projenin devamlılığı olmadı. Ve Türkiye artık eğitimde yeni bir macera yaşamak istemiyor...

Peki onlar kim?
Onlar, eğitimin olmazsa olmazları, yani öğretmenlerimiz. Bizi ve çocuklarımızı yetiştiren, geleceğe hazırlayan, ülkemize yön veren mimarlar...
Dünyanın en güzel binalarını yapabilir, en yeni teknolojilerini getirebilir ve istediğiniz sistemi dayatabilirsiniz ama onlarsız eğitim sistemini hayata geçiremezsiniz.
Osmanlı’nın küllerinden modern Türkiye’yi yaratan onlardır. Bu yüzden eğitim sistemimizi sil baştan yeniden dizayn ediyorsak, “ne yapalım?” diye ilk sormamız gereken onlar olmalıydı. Ama son birkaç aylık tartışmalara bakıyoruz, bu konuda hemen herkes konuşuyor, herkese fikir soruluyor, “siz ne düşünüyorsunuz?” diye kapısı çalınmayan sadece onlar!..

Yazının Devamı

İş garantili mesleklerin en cazip olanı?..

10 Mart 2012

Gençlerin en büyük sorunu işsizlik. Meslek seçimi konusunda birinci öncelikleri, kolay ve uzun vadeli iş bulabiliyor olmaları. İstekleri, hayalleri hep daha sonra geliyor. İşte bu çerçeveden bakıldığında, severek yapılacak, iş garantili ve çok iyi bir kariyer olanağı sunan mesleklerin sayısı çok fazla değil...

İsviçre’deki turizm okulları
İsviçre’deki turizm okullarını gezerken, hele bir de öğrencilerle görüşürken, uzunca bir süredir aradığım sorunun cevabını buldum gibi oldum.
Gençlere olduğu gibi kendime de şu soruyu soruyordum:
Bugün için liseyi bitiriyor olsam hangi mesleği seçerdim?
Hem iş garantisi olsun, hem dünyayı gezeyim, hem de bu işi keyifle yapayım?

Yazının Devamı

Tarihi diziler gerçeği ne kadar yansıtıyor?

9 Mart 2012

Son dönemlerde en fazla ilgi gören dizi ve filmlerin başında tarihi yansıtanlar geliyor. Peki, onlar ne kadar gerçeği yansıtıyor? İşte bu konuda hemen herkesi farklı iddiası var. Ortak olan şu ki, iyi ki varlar, çünkü tarihe olan ilgiyi artırdılar.
İşte önceki gece Sabancı Üniversitesi’nde gerçekleşen Genç Bakış’tan satır başları:

Cüneyt Arkın - Oyuncu
- Muhteşem Yüzyıl tarihi bir dizi değil. Mekânın kıyafetin tarihi olması o diziyi tarihi yapmıyor. Eğer bu Kanuni tarihi ise, seferleriyle, varlığıyla, kişiliğiyle yer almalı, o zaman tarihi olur.
- Benim bildiğim Malkoçoğlu bir akıncı beyi. At sırtından inmez. Ordu bir yere sefere çıkacaksa önceden gider, oranın coğrafyasını, ekonomisini, askeri güçlerini, psikolojik yapısını öğrenir orduya bilgi verir. Ama dizideki Malkoçoğlu saraydan, meyhaneden çıkmadı.

Yazının Devamı

Kadın kotası ne anlama geliyor?

8 Mart 2012

Öncelikle tüm kadınlarımızın Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun!
Yılda bir kez de olsa eminim ki sorunlarının gündeme gelmesi onları sevindiriyordur.
Ama bu kadarı yeterli mi? Daha da önemlisi bu konuda neden ayrımcılık yapılıyor.
Kadınıyla erkeğiyle, genci, çocuğu ve yaşlısıyla, zengin ve yoksuluyla hepimiz insanız.
Kadınlara kota konulması başkaları için ne anlama geliyor, bilmiyorum.
Ama onlar adına beni çok rahatsız ediyor.
Sanki hak etmedikleri konularda kendilerine lütuf sunuluyor.

Yazının Devamı

Eğitim deneme tahtası, öğrenciler de kobay mı?

7 Mart 2012

Milli Eğitim Bakanlığı, son aylarda ilginç projelere imza atıyor. Hemen hepsi de maceraya dönüşebilecek ham projeler. Kiminin uygulanabilirliği yok kimi de daha önce defalarca denendi. Bazıları da var ki, dünyada eşi, benzeri yok.
Önceki yıllar bir yana, 10 yıllık Ak Parti iktidarı döneminde pek çok proje ortaya kondu ve hemen hepsi de yine aynı iktidarın diğer bakanları tarafından çöpe atıldı.
Müneccim olmaya hiç gerek yok, şu anda yapılmaya çalışılan projelerin hemen hiçbirisi de kalıcı olmayacak. Hatta aynı bakan ya da aynı iktidarın bundan sonra gelecek bakanları tarafından, ya uygulamadan kaldırılacak ya da yerden yere vurulacak.
Fazla uzağa gitmeye gerek yok, Bakan Dinçer’in geldiğinden beri eleştire eleştire bitiremediği sistemin mimarı, yeni kendi arkadaşlarıydı.
Şimdi şu soruyu sormak gerekiyor:
Milli Eğitim Bakanlığı, siyasilerin olgunlaşma makamı mı? Yaz boz tahtası mı? Öğrenci ve öğretmenler de sistemin kobayları mı?
Birileri mutlaka bu soruya cevap vermeli...

Yazının Devamı

Hani onlar en değerli hazinemizdi?

6 Mart 2012

Söz konusu olan çocuk ve gençlerse, mangalda kül bırakmayız. Oysa okul öncesinden üniversiteye okullaşma oranlarımız, AB ülkelerinin çok uzağında. Yani, kısır tartışmaları bir yana bırakıp, çıtayı olabildiğince yükseltmemiz gerekiyor...
Bugüne kadar hep bizden dışarı öğrenci gidiyordu. Şimdi yabancı ülkelerden bize de öğrenci gelmeye başladı. Sayıları da giderek artıyor. İşte bu çerçevede, giden öğrencilere de, gelenlere de, ayrım gözetmeksizin yeni burs olanakları sunmak gerekiyor. Kimi karşılıklı olur, kimi de karşılıksız. Ama mutlaka çözüm üretilmeli. Çünkü bu gençlerin hepsi de dünya mirası...

Burs arayan gençlerimiz
Yurtdışındaki çok iyi üniversitelerden yeni kabul alan ya da öğrenimlerini orada sürdüren gençlerimizi, her koşulda desteklemeliyiz. Sayıları arttığı için mevcut burs olanakları artık yetmiyor. Devletin yanı sıra sivil toplum örgütleri, firmalar ve kişiler de mutlaka bu kervana katılmalı. Çünkü nereden bakarsanız bakın bundan daha büyük hayır olamaz!..
İşte burs arayan öğrencilerimizden bazıları:

Yazının Devamı

Çocuk üniversiteleri

4 Mart 2012

Dünyada, bilim toplumu yaratmak için uygulanan çok farklı projeler var. Bunlardan birisi de çocuk üniversiteleri.
Amaç olabildiğince küçük yaşlarda, çocukları bilimle tanıştırmak ve üniversiteye yönlendirmek. Çocuk üniversitelerinin ilköğretim öğrencilerine yönelik olanı da var orta öğretime yönelik olanları da.
Eskiden başka ülkelerde olduğunu duyar, neden bizde de yok diye iç geçirirdik. Ama son yıllarda bizde de çok güzel örneklerini görmeye başladık.
Çocuk üniversiteleri, ABD gibi dünya bilimine en fazla katkıyı sağlayan ülkelerin, olmazsa olmazlarının başında geliyor.
Sadece ciddi finansal destek sağlamakla kalmıyor, yaygınlaştırılması için her türlü çabayı gösteriyorlar.
Yani dayatmaya dayalı yönlendirme yerine,
bilime yönelik bilgilendirme, sevdirme ve özendirme

Yazının Devamı

Eğitim, herkesin konuşabileceği bir konu mu?

4 Mart 2012

Futbol, siyaset ya da ekonomiyle ilgili hemen herkes konuşabilir. Öyle ya da böyle, bilgisi de vardır, fikri de. Ama bazı alanlar var ki, bırakın konuşmayı yanından bile geçemezsiniz. Örneğin bilimsel konular. Bir de eğitim, tıp ve mühendislik gibi spesifik alanlar var ki, konuşurken çok dikkatli olmak gerekir.
Örneğin hastaya ilaç öneremezsiniz, örneğin binaların statik hesaplarını yapamazsınız, örneğin bu uçak niye alçaktan ya da yüksekten gidiyor diye yorum yapamazsınız.
Eğitim ve öğretim de pedagojik bir alan. Öğrenime başlama yaşından ilgi ve yeteneklerin tespitine, mesleki yönlendirmeden zorunlu temel eğitim süresine kadar hemen her konu, ayrı bir uzmanlık gerektirir.
İşte bu çerçeveden bakıldığında Cumhurbaşkanı Gül‘ün “Önemli olan tartışabilmek ve herkesin konuşabilmesidir” şeklindeki sözlerini yadırgamadık desek yalan olur.
Temel hak ve hürriyetler, örneğin yeni Anayasal düzenlemeler konusunda elbette herkes fikrini ortaya koymalı ama teknik konularda, ne olur işi uzmanlarına bırakalım.
Üniversitelerimizde 60’a yakın eğitim fakültesi var. Onlardan bugün görüş almayacağız da ne zaman alacağız? Dün alınmamış olması bir hata ise aynı hatayı bir kez daha

Yazının Devamı