Fransızlar da Ermeni yasasına Fransız kaldı!

23 Aralık 2011

Fransa parlamentosunun aldığı kararı, herkesten önce, yine Fransız parlamentosunun içine sindiremediği ortada. 577 üyeli parlamentoda oylamaya 50 milletvekili katıldı ve tasarı 38 oyla kabul edildi. Yani 500’den fazla milletvekili, olaya taraf olmak istemedi. Eğer kabul yönünde oy kullanmak isteselerdi zaten gelirlerdi.
İşte bu noktada bize düşen görev, yangına körükle gidip, hâlâ kararsız durumda olan diğer milletvekillerini, kamuoyunu ve yasanın kesinleşmesine olanak sağlayacak senatoyu karşımıza almak yerine, onları, önümüzdeki birkaç aylık süreçte, nasıl ikna ederiz olmalıdır.

Bu o kadar zor mu?
Kesinlikle hayır. Rakamlar ortada. O kadar kıyamet kopartmalarına karşın 500’den fazla milletvekili oylamaya katılmadı. Yani böylesi bir oldu bittiyi onaylamıyorlar.
Soğukkanlılığımız yitirip, onları da çok küçük bir azınlığın safına itmek, bize hiçbir şey kazandırmaz...

Yazının Devamı

Eğitim hakkı hiçbir koşulda engellenmemeli

22 Aralık 2011

Temel eğitim Anayasal bir hak ve hiçbir çocuğun bu haktan mahrum bırakılmaması gerekir. Ama gelin görün ki 5 milyonun üzerinde vatandaşımız hâlâ okuma yazma bilmiyor.
Şimdi yetişkin olsalar da, dün onlar da çocuktu.
Ve eğer yasaların gereği yerine getirilmiş olsaydı, bugün bu utancı yaşamıyor olurduk...
Hastane okul projesi bu açıdan çok önemli. Benzer okullar zaman zaman hapishanelerde de açılıyor.
Tüm bunlar eğitim konusunda ne kadar duyarlı olduğumuzun bir göstergesi ama bazen de tüm koşullar uygunken, en zor koşullarda gerçekleştirdiklerimizi, yerine getiremiyoruz.
MEB ve İçişleri Bakanlığı bir karar almalı, artık doğan her çocuk nüfusa kayıt olmalı ve 7 yaşına geldiğinde okula gönderilmelidir.
Hem de hangi koşullarda olursa olsun...

Yazının Devamı

Klasik eğitim modeli tarih mi olacak?

21 Aralık 2011

Aristo’dan bu yana, öğretmen-öğrenci ilişkisine dayanan klasik eğitim modeli, bilişim teknolojisinin iyice hayatımıza girmesiyle birlikte tarih mi olacak?
Sanal eğitim, klasik eğitimi yok mu edecek?
Bilişimcilere, hele hele bilişim teknolojilerini pazarlayanlara bakılırsa, klasik eğitim çoktan tarih oldu.
Peki, bu doğru mu? Daha da önemlisi sınıf içi eğitim, önümüzdeki 10 yıllık süreçte, yerini uzaktan eğitime mi bırakacak?..
Bu konuda ortada öylesine senaryolar dolanıyor ki, bazen hayale kapılıp gidiyorsunuz, bazen de gülüyorsunuz.
Mümkün değil diyemiyorsunuz, çünkü bilişim teknolojileri hayatımıza öylesine girdi ki artık bilgisayarsız, internetsiz, akıllı telefonsuz bir yaşamın olacağını düşünemiyorsunuz. Ama öte yandan bunun da tıpkı daha önceki teknolojik yenilikler gibi gelip geçici olacağını söyleyenlere de hak vermeden edemiyorsunuz...

Yazının Devamı

Öğrencileri ‘sahtekârlığa’ nasıl özendiriyoruz?

20 Aralık 2011

Eğitim sisteminin en temel amaçlarından birisi de doğru insan yetiştirmektir. Yasalar da böyle emrediyor, etik kurallar da. Ama gelin görün ki, şişirilmiş notlardan sahte raporlara kadar hemen her şey okul yönetimlerinin bilgisi dahilinde gerçekleşiyor...
Sınav yarışı öyle bir hal aldı ki, okullar başarı çıtalarını daha yukarı çekebilmek için her türlü manipülasyona açık hale geldiler. Elbette bütün okulları ve yöneticileri suçlamak doğru değil. Ama öylesi garip bir durum gerçekleşti ki, manipülasyona göz yummayan okullar, neredeyse öğrenci düşmanı ilan ediliyorlar. Veliler de yanlış gidişatın en büyük destekçisi. Yapılanları eleştirenler ise bir anda aforoz ediliyor...

Sahte raporlar
Öğrenci rapor alıp okula gitmiyor ama dershaneye gidebiliyor. Böylesi bir düzen olabilir mi? Daha da vahimi, eşi dostu, ahbabı olan rapor alabiliyor, olmayan alamıyor. Rapor veren doktor, iyi doktor, vermeyen kötü...
Doğrularla, yanlışlar öylesine karma karışık hale geldi ki, içinden çıkana aşk olsun. İşte size bu içler acısı durumu özetleyen bir doktor yakınması:
“Lise son sınıfta okuyan ve üniversite giriş sınavlarına hazırlanan öğrencilerin, dershanelere gidebilmek için doktor

Yazının Devamı

Yarışmalar neden önemli?

18 Aralık 2011

Yapılanları önemli ya da önemsiz kılan, onların ölçülebilir olmasıdır.
Başarıyı ortaya çıkartan ve tescilleyen de yarışmalardır.
Yeteneğine ve gücüne güvenenler bile bazen yarışmalardan çekiniyor.
Ya kazanamazsam endişesi yaşıyorlar.
Oysa her yarışma, kazanılsın ya da kaybedilsin, yarışanların tümüne çok önemli deneyimler kazandırıyor.
Gençlerin yaratıcılıklarına ise diyecek yok...
Dünyanın en önemli firmaları bile onların bu özelliğinden yararlanabilmek için yarışma üzerine yarışma düzenliyorlar.

Yazının Devamı

Ücretli öğretmenlik neden kaldırılmalı?

18 Aralık 2011

Devlet taşeronluk yapar mı?
Gençlerin mağduriyetlerinden yararlanarak onları ucuz işgücü olarak görebilir mi?
Aynı okulun, aynı sınıfında farklı derslere, hatta aynı derslere giren öğretmenlerden birisi kadroluyken, diğeri üç kuruş ücrete çalıştırılabilir mi?
İhtiyaç duyulan alanlarda, on binlerce eğitim fakültesi mezunu varken, çok farklı fakültelerden mezunları ya da iki yıllık meslek yüksekokulu mezunlarını öğretmen olarak çalıştırmak ne kadar doğru?..
Milli Eğitim, sözleşmeli öğretmen ayıbından kurtulduğu gibi ücretli öğretmen çirkinliğine de artık son vermelidir.
Böylece o kadrolara, hem on binlerce asli öğretmen atanmış olacak hem de MEB artık bu utançtan kurtulacaktır.
Bu noktada hiç kimse kabahati Maliye’ye atmamalıdır. Sözleşmeli konusunda olduğu gibi eğer istenirse ücretli öğretmen sorunu da çözülebilir.

Yazının Devamı

Tablette dağ fare mi doğuracak?..

17 Aralık 2011

Önce, tüm öğrencilere verilecek diye yola çıkıldı. Ama kaynak bulunsa da, bu kadar kısa sürede, o kadar çok tablet sağlanamayacağı için süre şubata ertelendi, dağıtım da 5 ve 9’uncu sınıflarla sınırlandırıldı. Ve şubata çok az kaldı!..
Gelişmelere bakıldığında, sanki şubatta da “mutlu son”a ulaşmak mümkün olmayacak. Çünkü açılan ihale mini minnacık!..
İhaleye göre şubattaki tablet dağıtımı, 13 ille sınırlı kalacak ve dağıtılacak tablet sayısı, 5 ve 9’uncu sınıflardaki 2.5 milyona yakın öğrenciye karşın sadece ve sadece 8 bin 500.
Peki bu iller hangileri? İşte o iller:
Diyarbakır, Erzurum, Yozgat, Ankara, Balıkesir, Erzincan, İstanbul, Bingöl, Kayseri, Rize, Karaman, Samsun, Uşak...
İl seçiminde çok titiz davranıldığı kesin. Kayseri Cumhurbaşkanı’nın, Rize Başbakan’ın, Karaman Milli Eğitim Bakanı’nın, Erzincan Ulaştırma Bakanı’nın memleketi. Yani öncelik, karar vericilerin seçim bölgelerinde. Aslında iyi de oluyor! Takipleri kolay olur...
Peki 8 bin 500 tablet kimin dişinin kovuğuna yetecek? Görünen o ki herkese değil, her sınıfa üçer beşer dağıtılacak. Sonra da değişimli olarak kullanacaklar. Üç gün onda kalacak, beş gün diğerinde.

Yazının Devamı

Öğretmenlerin sevinci yarım kaldı!

16 Aralık 2011

MEB eş durumu mağduriyetlerini gidermek için yeni bir atama dönemi açtı. Ama görünen o ki alınan bu karar, herkesi sevindirmedi.
Gelen tepkiler, özür atamalarının eksik kaldığı yönünde. Parçalanmış ailelerden bir bölümünü birleştiriyor ama öğrenim ve sağlık özür grubu tayinleri konusunda şikâyetler söz konusu. Ayrıca eşlerden birisi bankada çalışanlar da, kendilerinin mağdur edildiği inancındalar...
İsterseniz gelin önce bu konuda gelen maillere bir göz atalım:

Ben Şırnak’ta, eşim Çanakkale’de
“31 Ocak 2011 tarihinde Şırnak’a sözleşmeli olarak atandım, daha sonra kararname ile kadroya geçirildim. Eşim şu an Çanakkale’de çalışıyor ve normal bir aile olabilmemizi dört gözle bekliyor. Ancak önceki gün yapılan açıklamayla, ikimiz de hayal kırıklığına uğradık. Çünkü biz bu haktan yararlanamıyoruz. Bunun için sizden sesimiz olmamızı bekliyoruz. Yapılan büyük bir haksızlık değil mi?”
“MEB’in özür gurubunda temel aldığı tarih, binlerce öğretmeni mağdur etmektedir. Geçen sene yapılan atama tarihlerine bakarsanız, bu özür gurubu tayininin öne çekilmesi, binlerce öğretmenin başvuramamasına sebep olmuştur. Daha önceki atamalarda yarı tatilin olduğu tarihi başvuru baz oldu.

Yazının Devamı