Fırsatlar ülkesi Türkiye ve…

15 Aralık 2011

Hangi açıdan bakarsanız bakın, Türkiye tam bir fırsatlar ülkesi.
Türkiye’de bir yerden bir yere gelmek, kariyer basamaklarını üçer beşer atlamak, bir anda zengin olmak, başka ülkelere göre çok daha kolay.
Yeter ki, yaptığınız işi iyi yapın, kararlı olun ve hayallerinizin peşinden koşun. Siyasette, ekonomide, eğitimde, sanatta ve hemen her alanda, zirveye çıkanların yaşamlarına bir göz atmanız yeter de artar. Dünyada da farklı değil. Ama ülkemiz, hemen her alanda öylesine bakir ki, başarıya ulaşmak sanki diğer ülkelere göre çok daha kolay... Şimdi bu fikre karşı çıkanlar da mutlaka olacaktır.
Biz de o kadar çalışıyoruz, niye olmuyor diyenler olacaktır.
Hatta ve hatta, torpilsiz, hilesiz, ne bir yere gelinebileceğini ne de zengin olunabileceğini iddia edenler de bulunacaktır.
Öyleleri de yok mu, elbette olabilir.
Ama bu sakın gerçek başarı hikayelerini gölgelemesin... Çünkü en büyük haksızlığı emeğe, yaratıcılığa, cesarete ve en önemlisi de mücadele azmine yaparlar...

Yazının Devamı

‘Çok değerli’, ‘çok seçkin’ bilim insanları!..

14 Aralık 2011

Şu günlerde, akademik unvanı olan bazı kişilere karşı öylesine abartılı sıfatlar kullanılıyor ki, şaşıp kalıyorsunuz. Cümleler “Çok değerli bilim insanı“ diye başlıyor, “çok seçkin bilim insanı“ diye bitiyor. Hani arada bilim sözcüğü olmasa, kişisel değerlendirmesidir deyip geçersiniz. Ama bilim insanı dendiğinde hele hele “çok değerli“, “çok önemli“, “çok seçkin“ sıfatları kullanıldığında, merak edip, bilim adına, bugüne kadar ne yapmış diye araştırıyorsunuz ve karşınıza koskocaman bir hiç çıktığında şaşıp kalıyorsunuz...
Pek çok ülkede akademik unvanlar üniversite dışında kullanılmaz. Hatta bazılarının verdiği akademik unvanları, diğerleri tanımaz. En önemli kriter ise siyaseten yaptıkları değil, bilimsel olarak yaptıklarıdır. Bu yüzden de, “çok değerli“, “çok seçkin”, “çok önemli“ gibi sıfatlar kullandıklarında da, hemen arkasından, o güne kadar bilim adına yaptıkları ve aldıklar referanslar gösterilir. Bizde ise maalesef lafın ötesine geçilemiyor... Keşke bu “seçkin bilim insanları”nın bilimsel yayınları, aldıkları referanslar ve patentler açıklansa da biz de gururlansak!..

Zorla nikâh olur mu?
Zorla nikâh olur mu? Sokağa çıkıp bu soruyu sorsanız evet diyeni zor

Yazının Devamı

YÖK Başkanı’nın işi neden çok zor!

13 Aralık 2011

Yeni YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, dün resmen göreve başladı. Yusuf Ziya Özcan ise, kimilerine göre, tıpkı TÜBİTAK Başkanı Nüket Yetiş gibi, “ıslak mendil“vari bir şekilde, bir köşeye atıldı...
Çetinsaya da tıpkı bir önceki Başkan Özcan gibi, akademik çevreleri bir hayli şaşırttı. Kendisine şans tanıyan yok gibiydi. “Eğer akademik, bilimsel, yönetsel ya da hiyerarşik kriterlere göre bir atama gerçekleşseydi. Bırakın başkanlığı, aday adayı bile olamazdı” diyenler çoğunlukta. Yani kendisiyle ilgili cadı kazanı çoktan kaynamaya başladı...
Ama Başkan Çetinsaya asıl şoku, dışarıda kendisine yöneltilen eleştirileri duydukça değil, YÖK’ü ve üyelerini tanıdıkça yaşayacak. Çünkü YÖK’te tam bir meydan savaşı yaşanıyor...

Cadı kazanı kaynıyor
Dışarıdan bakıldığında, “iktidarın güdümünde, tek kutuplu bir YÖK“ görüntüsü verilse de, içeride çok keskin kutuplaşmalar söz konusu. Öyle ki, son dönemlerde, Yusuf Ziya Özcan, kontrolü tümüyle kaybetme noktasına gelmişti. Özcan’ın kendinden önceki başkanlar gibi, YÖK üyelerini kendine göre şekillendirme gücü ve becerisi hiç olmadı. Önceki dönemlerde, genelde üyelerin önemli bir kısmı, YÖK başkanlarının inisiyatifine göre seçilirdi. Bazen

Yazının Devamı

Üniversitelerimiz ne kadar evrensel?

11 Aralık 2011

Üniversiteleri üniversite yapan evrensel değerlere sahip olmasıdır. Okullardan en önemli farklılığı da zaten bu. Ama bizim üniversitelerimiz ne kadar evrensel? Önce bunu sorgulamamız gerekir...
Bu soruyu 15, 20 yıl önce sorsaydık, çok önemli bir karşılık bulamazdık. Ama artık çok önemli evrensel değerlere sahipler.Örneğin uluslararası bilimsel literatüre giren yayın sayısı ve o yayınları refere edenler hızla artıyor. Aynı şekilde henüz istenilen düzeye gelmese de yabancı öğrenci sayımız da hızla artıyor. Teknoparkların gelişme süreci de sevindirici düzeyde.
Peki, bu kadarı yeterli mi? Kesinlikle hayır. Çok daha fazlası gerekiyor. Ve bu konuda atılan adımlar daha büyük ve daha etkileyici olmalı. Yoksa tıpkı ekonomideki cari açık gibi giden-gelen öğrenci sayısı arasındaki makas çok açılır ki bu da bizim lehimize değil, aleyhimize olur.
Örneğin hemen her yıl on binlerce gencimiz yurtdışına öğrenim amacıyla giderken, gelen öğrenci sayısı, bunun neredeyse onda biri kadar.
Son yıllarda bu yönde ciddi teşvikler var. Ama yetersiz. Umarız yeni YÖK Başkanının en önemli icraatlarından birisi de bu olur...

Yazının Devamı

Yeni YÖK Başkanı’ndan beklentiler?

11 Aralık 2011

Yusuf Ziya Özcan’ın görev süresi dün resmen sona erdi. İkinci defa atanması çok zordu. Nitekim gerçekleşmedi. 3 gün önce yazdığım gibi İstanbul Şehir Üniversitesi Rektörü Gökhan Çetinsaya’nın başkanlığı kesinleşti.
Çetinsaya çift koldan desteklendi. Dışişleri Bakanı Davutoğlu, arkasında. Ayrıca Kayseriliymiş. Yani Cumhurbaşkanı ile hemşeri. Bu kadarı da yetti de arttı.
Davutoğlu, önceki gün Yusuf Ziya Özcan’la yemek yiyerek, kendisine teşekkür etmiş. Ayrıca yeni Başkanı, yani Çetinsaya’yı da telaffuz etmiş. Kendisini de daha önemli bir görevde değerlendireceklerini söylemiş.
Hayırlı olsun ne diyelim!

Öncelikli sorunlar
Üniversitelerin bir değil bin tane sorunu var. Bu yüzden yeni başkan Çetinsaya’dan beklentiler çok yüksek olacak. Özellikle de iktidarın beklentisi. Örneğin Başbakan Erdoğan, artık ilk 100’de bir Türk üniversitesini görmek istiyor.

Yazının Devamı

Tabletler şubata yetişecek mi? (13)

10 Aralık 2011

Sadece eğitimin değil, belki de Türkiye’nin bugüne kadarki en büyük projesi, FATİH’te son durum ne diye merak edip, araştırdık? Ortaya çok ilginç tespitler çıktı. Örneğin, şubata çok az kaldı. Niye şubat? Çünkü 5 ve 9’uncu sınıf öğrencilerine, tablet dağıtılacağı açıklanmıştı. Peki, bu tabletler hazır mı? Ya da üretim aşamasında mı?.. 5 ve 9’uncu sınıflar dediğiniz zaman en az 2.5 milyon öğrenci demek. Yani 2.5 milyon tabletten söz ediyoruz.
Konunun içinde olan isimlere sordum:
Tabletler hazır mı ya da şubata yetişir mi? Güldüler. Dünyadaki bütün tablet üreticileri, piyasayı bırakıp MEB’e çalışsa, bu rakama ulaşmaları yine de zor diyenler oldu. Çok cılız da olsa niye yetişmesin ki diyenler de var... Yani iş, para pul sorunu olmaktan çoktan çıktı. Kaynak ayırsanız bile, bir anda, bu kadar büyük sayıda tablet bulmak mümkün değil gibi. Peki, ertelenirse ne olur?
Van’daki okulların açılışına döner ki, bu da MEB’e olan güveni sarsmaya devam eder. MEB, son yıllarda arkası gelmeyen ya da sürüncemeye uğrayan o kadar çok söz verdi ki, artık ne söylese kuşkuyla karşılanıyor. Umarız, tablet konusunda bu yaşanmaz. Kaldı ki iş sadece şubatta 2.5 milyon tablet bulmakla bitmiyor. 4 yıl

Yazının Devamı

Birand’dan aile, Türkiye ve dünya yorumları

9 Aralık 2011

Mehmet Ali Birand’a, önceki gece, Genç Bakış’ta sürpriz bir doğum günü yaptık. Güncel sorunları konuşurken, sahneye bir anda torunu Umberto Ali, eşi, oğlu ve eski çalışma arkadaşları gelince gözleri doldu. Duygusal anlar yaşadı. Kanal D Haber Merkezi de yayına naklen bağlandı ve kendisine ikinci bir şok yaşattı...
70 yılı deviren Birand, 50 yıllık gazeteci. 20 yılı Brüksel’de geçen bu süreçte, çok önemli haberlere, programlara, belgesellere, kitaplara imza attı. Bizde Milliyet’te yayımlanan ilk yazısını bulup kendisine armağan ettik. Ama onun gözü torunundan başkasını görmüyordu.
İşte Koç Üniversitesi’nde geçen programdan satır başları:

Torun delisi oldum
- Hayatta torun delisi olanlarla çok alay ederdim. Ben bin beter oldum. Yaptığım şirinlikleri görseniz bazen koskoca adam bunları yapar mı diye utanıyorum.

Yazının Devamı

YÖK Başkanı neden önemli?

8 Aralık 2011

Akademik kulislerden gelen bilgiler, İstanbul Şehir Üniversitesi Rektörü Gökhan Çetinsaya’nın YÖK Başkanlığı’nın kesinleştiği yönünde. Ama Çankaya kaynakları, en güçlü adayın Çetinsaya olduğunu, ancak son kararın henüz verilmediğini söylüyorlar.
Peki bu tereddüt niye?
Herhalde kafaları karıştıran soru şu:
Yusuf Ziya Özcan’ın referansı ile Gökhan Çetinsaya’nın referansı aynı isim. Yani Ahmet Davutoğlu.Çankaya, Özcan’da aradığını bulamadı. Şimdi aynı süreç, Çetinsaya için de geçerli olur mu?
Görünen o ki, Çetinsaya için cadı kazanı daha şimdiden fokurdamaya başladı. İki gündür kendisiyle ilgili bilgi akıyor.
Bir başkasının ismi öne çıksaydı, eminim ki onunla ilgili de bilgi bombardımanı olacaktı...
Koltuklar, insanları çok değiştiriyor.

Yazının Devamı