8 yeni üniversite daha! Biri de Abdullah Gül Üniversitesi!

6 Temmuz 2010

Çankaya polemiği sevmiyor ama hemen her gün gündem yaratacak bir gelişmenin tam da odağına oturuyor.
Yeni polemik konusu, Kayseri Üniversitesi’nin adının değiştirilip Abdullah Gül Üniversitesi yapılması. Yasa bu hafta içinde TBMM’de görüşülüp karara bağlanacakmış.
Daha şimdiden tepkiler geliyor. İlle de birinin ismi verilecekse Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi olsun diyenler de var, iktidarla birlikte üniversitenin adı değişir diyenler de...
Yaşayan liderler arasında sadece Süleyman Demirel adına üniversite var. Ama onun yükseköğretime olan katkısı düşünüldüğünde, hele hele Gül ile kıyaslandığında, fazlasıyla hak etti diyenler çoğunlukta.
Görünen o ki Abdullah Gül Üniversitesi daha uzun yıllar tartışılacak!..
Açılması düşünülen diğer üniversiteler de şunlar:
Beyazıt (Ankara), Bursa Teknik, İstanbul Medeniyet, İzmir Kâtip Çelebi, Konya Teknik, Erzurum Üniversitesi, Uluslararası Antalya Üniversitesi.

Yazının Devamı

Onca yeni üniversite açılması iyi de...

4 Temmuz 2010

Üniversite sayımız 150’ye yaklaştı. 200 de olsun, ona bir diyeceğimiz yok. Ama zamanla. Ama altyapısı, öğretim kadrosu, misyonu ve vizyonu belirlendikten sonra...
Peki şimdi nasıl açılıyor?
Emin olun üniversite açmak, bakkal dükkânı açmaktan daha kolay!..
Hiçbir sorgulama yapılmadan “Her ile bir üniversite açacağız” denildi ve bütün illere birer tabela ve birer de rektör gönderildi. Ne binası var ne de hocası! Şimdi bu üniversitelere, şişirilmiş kontenjanlarla hababam öğrenci alınıyor.
Peki eski üniversiteler ne durumda? Örneğin artık dünya liginde boy göstermek isteyenler ya da gelişmesini tamamlayıp büyümeyi hedefleyenler?
Onların halini ne siz sorun ne de ben anlatayım, durumları vahimin de ötesinde.
Köklü ve marka üniversiteler, çıtayı yükseltemiyorlar çünkü herkese ne bütçe veriliyorsa onlara da o veriliyor. Bu yetmediği gibi sürekli kan kaybediyorlar. Çünkü hocaları bir bir vakıf üniversitelerine transfer oluyor. Vakıf üniversiteleri de gelişip serpilip, gelişemiyor. Çünkü YÖK’ten sürekli çelme yiyorlar.

Yazının Devamı

Üniversitelerde seçim komedisi!

3 Temmuz 2010

Güya üniversitelerde, rektörler seçimle göreve geliyor. Aylarca propaganda yapılıyor, sandıklar ortaya konuluyor, ciddi ciddi oy kullanılıyor. Sanırsınız ki sandıktan çıkan rektör olacak. Ama tüm bunlar tam bir kandırmaca.
YÖK ve Çankaya, çoğu zaman, toplumun en aydın kesimini oluşturan üniversitelerin sandığa yansıttığı irade ile adeta dalga geçiyor.
Bu dün de böyleydi. Bugün de. Üstelik daha da abartılı bir şekilde...
YÖK ve Çankaya, mademki istediği ismi rektörlük koltuğuna oturtmak istiyor, o zaman çok şikâyetçi oldukları bu seçim komedisine neden son vermiyorlar?
İlle de atama istiyorsa, ona da tamam. Ama çağdaş ülkelerde olduğu gibi adaylara yeterlilik kriterleri getirsinler. Bir gün bile yöneticiliği olmayanlar, hem de Anayasa’yı hiçe sayarak, YÖK Başkanlığı ve rektörlük koltuğuna oturtulmasınlar.
Hayatında dekanlık, rektörlük yapmayanlar nasıl yüzlerce üniversitenin gidişatına yön verecek, nasıl on binlerce öğrencisi olan üniversiteleri yönetecek?..
Eğer atamalarda tek kriter “yandaş“lık ise bunun da üniversitelere zerre kadar faydası olmaz. Olmuyor da!..

Yazının Devamı

Rektör ve okul müdürlerinin kabahati ne?

2 Temmuz 2010

Türkiye’de bazı görevler var ki ömür boyu devam eder. Atanma ve seçilme sınırı yoktur. Siyaset de bunlardan birisi. Ama rektörler, iki dönemden fazla görev yapamıyor. Şimdi bu kervana, okul müdürleri de katıldı. Bakanlık, önümüzdeki günlerde aynı okulda 5 yılını dolduran tüm okul müdürlerini rotasyona gönderiyor. Hem de okulların açılmasına ramak kala.
İçlerinde üç beş ay sonra emekliliği gelenler de var. Öğrencisiyle, velisiyle, okuluyla bütünleşen de. Değiştirilemezler mi elbette değiştirilirler. Ama bu, yıllar öncesinden belli olmalıydı. Örneğin atandığı gün. Bilirdi ki 5’inci yılın sonunda, başka bir göreve atanacak. Ona göre düzen kurar, ona göre geleceğine yön verirdi. Öyle akşamdan sabaha karar alınmaz. Alınmamalı da...
Görev değişimi, ille de gerekli ise diğer eğitim çalışanları neden bu uygulamaya dahil değil? Örneğin il ve ilçe milli eğitim müdürleri, bakanlık bürokratları ve müdür yardımcıları?..
Söylenti çok. Kadrolaşma için yapılıyor diyen de var, öküz altında buzağı arayan da. Bakalım ortaya nasıl bir tablo çıkacak!..

CHP’nin türban açılımı?
Kılıçdaroğlu, iktidara gelmeleri halinde türban sorununu çözeceklerini açıklamış. Umarız o da tıpkı AKP gibi “Biz çözmek

Yazının Devamı

Çelik, öğrencilerden özür dilemeyecek mi?

30 Haziran 2010

Siyasette yol kazası olmaz mı, elbette olur. SBS de Hüseyin Çelik için bir yol kazasıdır. Dün SBS hakkında ne söylediyse Çubukçu bugün tam tersini söylüyor. Eğer Çelik’in söyledikleri doğru ise çıkıp arkasında durması gerekirdi. Yok eğer Çubukçu’nun söyledikleri doğru ise Çelik, başta çocuklar ve veliler olmak üzere tüm toplumdan özür dilemelidir. Devlet adamlığı bunu gerektirir...
Ama bu süreçte en ilginç gelişme, dün SBS’yi getirdi diye Çelik’e methiye düzenlerin, bugün SBS’yi kaldırdı diye Çubukçu’yu ayakta alkışlamalarıdır.
O günden bugüne bürokraside de eğitimle ilgili sendika ve derneklerde de aynı isimler var. O gün söyledikleri ile bugün yaptıkları açıklamalara bakınca Çelik adına üzüldüm. Dün alkışlıyorlardı, bugün tu kaka diyorlar. Yarın kim bilir daha neler söyleyecekler!..
SBS kaldırıldı iş bitti mi? Kesinlikle hayır. Velilerin kafası hâlâ karmakarışık. Özellikle de gelecek öğretim yılında 7 ve 8’inci sınıfta öğrenim görecek velilerin... “Sistem madem ki yanlış, madem ki kaldırıldı, neden hâlâ uzatılıyor?” sorusuna cevap arıyorlar. Ama muhatap bulamıyorlar.
Bize gelen bilgiler, MEB’in hukuki sorun yaşanmasından korktuğu için bu yönde bir karar aldığı şeklinde. Yani

Yazının Devamı

Eğitim ‘yap-boz’a döndü SBS nihayet kaldırıldı!

29 Haziran 2010

Çocuklara çocukluklarını unutturan SBS kâbusu nihayet sona erdi. Bir önceki Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in Türk Eğitim Tarihi’nin en önemli reformlarından birisi olarak nitelendirdiği SBS sistemi, yine aynı iktidarın bir başka Bakanı Çubukçu tarafından kaldırılırken öğrencilere müjde olarak duyuruldu.
Uygulanmaya başlandığı ilk günden itibaren, bu sistemin yanlış olduğunu en az 50 defa yazdık. Yanlışlarına dikkat çektik. Ancak iş inada bindirildi. Ama işte sonunda kaldırıldı.
Eziyet, gelecek yıl 7 ve 8’inci sınıfta okuyacak öğrenciler için iki yıl daha devam edecek. Bu da öğrenci ve velileri çılgına döndürmek için yetiyor da artıyor.
Veliler çok haklı. Madem ki bu sistem yanlış, madem ki kaldırıldı hâlâ 6 ve 7’nci sınıfta SBS’ye giren öğrencilere, bu dayatma niye yapılıyor?
AKP iktidarı döneminde eğitim yap-boz tahtasına döndürüldü. SBS dayatması yüzünden son yıllarda çocuklarımız sosyal hayattan kopartıldı. Resim, müzik, spor, sanat adına ne varsa her şeyden uzaklaştırıldı. Yıldız takımlar oyuncu bulamaz oldu. Sanat ve spor salonlarında çocuklar görülmez hale geldi. Ve sistemin iflas ettiği dün resmen ilan edildi.

Kazanan kim oldu?

Yazının Devamı

LYS MARATONU BİTTİ ŞİMDİ SIRA TERCİHTE

28 Haziran 2010

Üniversiteye giriş maratonununu son sınavı da dün yapıldı. Fizik-Kimya- Biyoloji sorularının yer aldığı LYS-2’ye 276 bin aday katıldı ve adaylara her üç testten de 30’ar soru sorularak 45’er dakika süre verildi. Sınav sonrasında öğrenci ve öğretmenler ile yaptığımız değerlendirmelerde şaşırtıcı bir durum yoktu. Sorular iyi hazırlanan öğrenciler için kolay, hazırlanmayanlanlar için zordu. İptali gerektirecek bir hata ya da yanlışlık da söz konusu değil. Süre de yeterliydi.

ABBAS GÜÇLÜ'NÜN YAZISI VE LYS 2 SINAV SORULARI MİLLİYET'TE

Yazının Devamı

Tercih sayısı artıyor sonuçlar 15 Temmuz’da

27 Haziran 2010

LYS maratonunda 5 sınavdan 4’ü bitti, sonuncusu bugün yapılıyor. LYS-3’te hatalı soru yok. Belli ki ÖSYM bu yıl ince eleyip sık dokumuş.
Sorulara, ne öğrenciler şaşırdı ne de öğretmenler.

ABBAS GÜÇLÜ'NÜN YAZISI VE LYS 3 SINAV SORULARI MİLLİYET'TE

Yazının Devamı