Diyalog Türkiye'nin birçok sorunu gibi, eğitim ve bilimle de yakından ilgili. Daha önce gerçekleştirdiğimiz Bilim Elçileri yarışması gibi Bizim Mucitler'in de jüri üyesi. Bu vesileyle kendisini yakından tanıma olanağı bulduk. Çalışma disiplini müthiş. Yarışma neredeyse o orada. Öyle politikacılar, diğer işadamları, hele hele sanatçılar gibi ne naz var ne de kapris. Hiç uyumadan yola çıktığı çok oldu. Destek konusunda ise lafı hiç havada kalmadı. Ne söz verdiyse fazlasını yaptı. Mucitliğin gelişmesi için işadamlarını harekete geçirerek 500 bin YTL'ye yakın para ve 100'e yakın dizüstü bilgisayar bağışı topladı. Peki bireysel ne çıkarı olabilir? Sıfır. Tek isteği; gelin kaynana programları ve popstar yarışmalarının yerini, bilimin ve yaratıcılığın konuşulduğu programların alması. Umarız başarır!..Aygün'ün kızı Burcu, hafta sonu Ankara'da evlendi. Ama ne düğün. Bilkent Otel'in tüm salonları açılmıştı. Ortalık sanki Tandoğan mitingi gibiydi. İbrahim Tatlıses, şarkı arasında, "Ben böyle düğün görmedim. Herkes ayakta. Oturmaya kalksanız yer bulamazsınız" tespitinde bulundu.Gerçekten de Aygün, kızını Ankara'nın en büyük salonuna sahip Bilkent'te değil de, stadyumda yapsaydı, eminim ki
Diyalog Tüm dünyada 80 adet kalmış. Ve hepsi de Birecik'te yaşıyormuş. Geçen yıl 25 kadar yavru olmuş. Bu yıl da bir o kadar bekliyorlarmış.Kayaların tepesinde yaşıyorlar. Değişik bir kuş türü. Ama nesli tükenmekte olmasa, belki de hiç dikkat çekmeyecekler.Bu yıl bazıları özgür bırakılacakmış. Tabii işaretlendikten sonra. Bir diğer yaşama bölgeleri Mısır'daki Nil Havzası olduğu için oraya kadar takip edileceklermiş. Eğer yolda fazla zayiat vermezlerse, kontrollü bir şekilde kavuşmaya devam edeceklermiş.Ama bugün bu konuyu ele almamın asıl önemli nedeni, kelaynakların geleceklerinden çok, onlara gösterilen ihtimam kadar özensizliğin diz boyu olması. Daha net fotoğraf çekmek için biraz kendilerine yaklaşmak isteyince, hemen bir uyarıyla karşılaştık: Aman fazla yaklaşmayın, rahatsız olurlar. Aradaki mesafe, öyle el atsanız tutacağınız yakınlıkta değil. Zaten dik kayaların tepesindeler. 20-30 metrelik de çevrili bir bölge bırakılmış. Anlayacağınız, bağırsanız da duyacak bir mesafede değiller.Ancak, oraya kadar gidip fotoğraflarını çekmemezlik olmaz. Parmaklarımızın ucuna basa basa biraz daha yaklaşıp şaşkın bakışlar arasında fotoğraflarını çektik. Ama tam o sırada gümbür gümbür makine
Diyalog Nihat, Malatyalı ve çiftçi bir aileden geliyor. Tek geçim kaynakları kayısı. Ama kayısıları kuruturken tek tek çekirdeklerini ayıklamak canlarına öyle tak etmiş ki bu konuda bir makine yapmayı kafaya koymuş. Beş yıldır bu proje üzerine çalışıyormuş. Ekonomik durumları iyi olmadığı için, projede kullandığı karmakarışık parçaların hemen hepsini hurda ürünlerden toplamış. Örneğin kayısıların üzerinde gittiği bant, eski bir kot pantolonunun paçası. Ufak motorlar oyuncaklardan çıkma, silindir temizleyicisi ise eski bir diş fırçası, elektronik donanımların bir bölümü de eski bir fotokopi makinesinin kalıntılarından alınmış.ODTÜ Rektörü Ural Akbulut, ATO Başkanı Sinan Aygün ve Türk Patent Enstitüsü Başkanı Yusuf Balcı'dan oluşan jüri üyeleri gibi Şanlıurfa Harran Üniversitesi öğrencileri ve ekranları başındaki izleyicilerin birincilik için favori ismi de Nihat oldu.Malatya'da kayısı çekirdeklerini tek tek kadınlar çıkardıkları için, bu iş onları işsiz bırakacak diyenler bile alkışlamaktan geri kalmadı... Bizim Mucitler'in Güneydoğu elemesini ilkokul mezunu Nihat Çelik kazandı. Hem de onca üniversite mezununun ve yüksek teknoloji gerektiren projelerin olduğu bir yarışmada.
Diyalog Peki, bu görkemli mitingin arkasında kim vardı, finansmanını kim sağladı, yüz binleri Tandoğan'a kim topladı?Bu konudaki senaryoların bini bir para. Tıpkı Çağlayan mitingi için söylenenler gibi. Ama hiç birisinin de aslı astarı yok. Çağlayan için Türkân Saylan ve arkadaşları günlerce öylesine yoğun çalıştılar ki ertesi gün yatağa düştüler. Türkân Hoca'nın en sevdiği, en çok önem verdiği iş, kız öğrenciler için yurt temeli atmak. Ama birlikte katılacağımız törene gelemedi, çünkü Çağlayan için koşuşturmaktan ayağa kalkacak hali kalmamıştı. İşte Çağlayan'ın arkasında kim vardı sorularına verilecek en iyi cevap; o emek, o yorgunluk ve o yürekten gelen sese samimiyetle gönül veren yüz binlerdi...Hafta sonu Samsun'da 19 Mayıs Üniversitesi Rektörü Ferit Bernay'la da bu konuyu konuştuk. Tandoğan mitinginin düzenleme komitesindeydi ve perde arkasındaki gelişmeleri anı anına yaşadı. Bu süreçte en çarpıcı olan ise Türkiye'de tüm dengeleri altüst eden Tandoğan mitinginin çok büyük olanaksızlıklar içerisinde gerçekleştiğidir. Bernay Hoca, "Üç gün öncesine kadar ses tesisatını kiralayacak para bulamadık. Bu yüzden mitingin düzenlenmesi tehlikeye bile girebilirdi. Ama Bursa'dan bir
Diyalog Oy verecek parti mi var diyenler da boşuna ah vah etmesinler. Dün nasıl oy verecek bir parti buldularsa, bugün de bulacaklardır. En komiği ise bugünkünden çok daha vahim bir tabloyla karşılaşırız yönünde teslimiyetçi bir anlayış sergileyenler. Görünen o ki onlar gençlerin ve kadınların ne istediklerini ve bu konudaki kararlılıklarını hâlâ anlayabilmiş değiller.Türkiye büyük bir değişim sürecinden geçiyor. Nereye götüreceği de belli. Varılacak bu nokta, birilerinin korku salmaya çalıştığı gibi kesinlikle kaos değil, daha çok demokrasi olacaktır. Türkiye'nin geleceğini, ne dayatmacı politikacılar, ne asker, ne yargı ne de medya belirleyecektir. Son sözü, tıpkı 3 Kasım'da olduğu gibi sandık söyleyecektir.3 Kasım'da verilen mesajı, iktidar da dahil pek çok kimse algılamadı ve bugün bu noktaya gelindi. Umarız meydanların verdiği mesajlar algılanmıştır. Düne kadar, bu halk meydanlara inmez diyenler şimdi de bu kalabalıklar sandığa yansımaz diye ahkâm kesiyor. Hiç merak etmesin, Tandoğan'a, Çağlayan'a akın akın gidenler, yarın sandığa da koşa koşa gideceklerdir. Asıl gitmeyenler, asıl kaçanlar, hiç kuşkunuz olmasın, hâlâ Türkiye'de ne olduğunu bittiğini anlamayan bu aymazlar
Diyalog Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili gelinen son merhaleyi ve askerlerin açıklamasını değerlendirmeden önce, bu noktaya nasıl gelindiğini irdelemek, sanki çok daha doğru olacak.Biz genelde hep sonuçlarla ilgileniyoruz. Oysa çok daha önemli olan, yaşanan süreçtir. Tıpkı koruyucu hekimlik gibi. Hasta olduktan sonra hem tedavi yöntemleri hem de tedavi süreçleri üzerinde ahkâm kesen çok olur. Bu yüzden önemli olan hasta olmamak. Yatağa düşmemektir...Konuyla ilgili siyasi değerlendirmeleri, hemen her köşede fazlasıyla bulacaksınız. Ama benim bugün özellikle dikkat çekmek istediğim konu, medyanın, iletişim fakültesinde öğrencilerime ders olarak öğretmeye çalıştığım konuların çok uzağında olmasıdır.Öğrencilerime gazetecilikte birinci önceliğin objektiflik olduğunu anlatıyorum. Objektifliğinizi yitirdiğiniz anda güvenilirliğinizi de yitirirsiniz ki, ondan sonra ne yaparsanız yapın, gerisi boşunadır diyorum.Ama son gelişmelere bakıyorum, herkes bir taraf. Hem de ne taraf! Siyasetçilerden fazla siyasetçi, askerden fazla asker, halktan çok halkçı, hukukçulardan çok hukukçular. Hepsi ahkâm kesiyor. Tıpkı derbi maçlardan sonra yaptıkları gibi...Gazeteciliğin olmazsa olmazlarından biri de
Diyalog Daha düşük puanlı adayların memuriyete atanırken, kendilerinin yüksek puanla açıkta kaldığını iddia ediyorlar. İsterseniz gelin önce bu itirazlara kulak verelim. Ardından da ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan'ın bu konudaki görüşlerini yansıtalım.İşte bu yöndeki görüşler:"2007 KPSS/1 yerleştirmelerinde büyük bir haksızlık yapıldı. Yüksek puanlı insanlar mağdur edildi.ÖSYM'nin ilk hatası değil. Sizden ricam, lütfen bu olayı medyaya taşıyın, biz adalet istiyoruz. Milyarlarca para döktük KPSS için dershanelere. 90-80 puanlar aldık, açıkta beklerken başkaları yerleşti. Lütfen yardımcı olun..." "Bir kamu kurumunda sözleşmeli mühendis olarak çalışmaktayım. Bu kuruma 2004 KPSS 3 puanıyla atandım. Bursa'da oturmam nedeniyle ve kurumda tayin olayı zor olduğu için 2006 yılı KPSS'ye girdim.2004 KPSS 3 puanım 78.805, 2006 KPSS 3 puanım 73 küsurdu. Son atamalarda 2006 puanımla atanacağımı düşünüp tercih yaptım ve son tercihime girdim ama atandığım puan 2004 KPSS3 puanıydı. Böyle olunca bazı arkadaşlar, sonuçların yanlış olduğunu iddia ettiler. Bu durum beni de ilgilendiriyor mükerrer atamadan dolayı haziranda puanların düşmeyeceği görülüyor. Sizden ricam, bu durumu kamuoyuyla
Diyalog Bizim Mucitler, yine gecenin köründe yayına girmesine rağmen, erken saatlerde yayımlanan pek çok programı geride bıraktı. Gece 24.00'ten sonra yayımlanan programlar arasında açık ara birinci oldu. Tüm bu gelişmeler gösteriyor ki Türk halkı bilimi ve mucitleri sevdi. NTV'den sonra, iki kanalda daha benzeri programların başlayacak olması da sevindirici bir gelişme. Fazla değil, birkaç yıl içerisinde Türkiye'deki patent sayısında yüzde binlik artışlar gerçekleşirse hiç şaşırmayın. Çünkü daha şimdiden ufak, büyük herkes bir şeyleri keşfetmenin peşinde. Üç beş yıl içinde dünyanın bir numaralı markası haline Google da iki öğrenci tarafından bir evin garajında kurulmamış mıydı!.. Bizim Mucitler yarışmasının ikinci bölge finali Antalya'da Akdeniz Üniversitesi'nde yapıldı. Yarışmada daha önce olduğu gibi yine birbirinden ilginç projeler yarıştı. ODTÜ doktora öğrencisi Serdar Erkan Portatif Yakıt Projesi ile birinci olurken, ikinciliği Mustafa-Turan Yakartepe kazandı. Baba-oğul olarak yarışan Yakartepeler, yünlü deri atıklarının yeniden ekonomiye kazandırılması projesiyle özellikle ekran başındaki izleyicilerin yoğun ilgisini çektiler. Antalya'daki Akdeniz Bölgesi finallerine