Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Diyalog Tüm dünyada 80 adet kalmış. Ve hepsi de Birecik'te yaşıyormuş. Geçen yıl 25 kadar yavru olmuş. Bu yıl da bir o kadar bekliyorlarmış.Kayaların tepesinde yaşıyorlar. Değişik bir kuş türü. Ama nesli tükenmekte olmasa, belki de hiç dikkat çekmeyecekler.Bu yıl bazıları özgür bırakılacakmış. Tabii işaretlendikten sonra. Bir diğer yaşama bölgeleri Mısır'daki Nil Havzası olduğu için oraya kadar takip edileceklermiş. Eğer yolda fazla zayiat vermezlerse, kontrollü bir şekilde kavuşmaya devam edeceklermiş.Ama bugün bu konuyu ele almamın asıl önemli nedeni, kelaynakların geleceklerinden çok, onlara gösterilen ihtimam kadar özensizliğin diz boyu olması. Daha net fotoğraf çekmek için biraz kendilerine yaklaşmak isteyince, hemen bir uyarıyla karşılaştık: Aman fazla yaklaşmayın, rahatsız olurlar. Aradaki mesafe, öyle el atsanız tutacağınız yakınlıkta değil. Zaten dik kayaların tepesindeler. 20-30 metrelik de çevrili bir bölge bırakılmış. Anlayacağınız, bağırsanız da duyacak bir mesafede değiller.Ancak, oraya kadar gidip fotoğraflarını çekmemezlik olmaz. Parmaklarımızın ucuna basa basa biraz daha yaklaşıp şaşkın bakışlar arasında fotoğraflarını çektik. Ama tam o sırada gümbür gümbür makine sesi gelmeye başladı. Belli ki alışmışlar, fazla ürkmediler. Ne oluyor demeye kalmadan hemen yanı başlarında bir tamirat için o yolları kazan, kayaları parçalayan darbeli yer delme makinesinin gürültüsüne şahit olduk. Ne yapıyorsunuz dedik, ama makine öylesine fazla gürültülü ki, duymadılar bile. Sonra bizim görevliyi uyarmamız, görevlinin de onları ikaz etmesiyle, gürültüye son verildi. Oysa kazma kürekle rahatlıkla yapılabilecek bir işti. Ama bunun bilincinde olan birini orada bulmak mümkün değildi. Çiftliğin yetkilileri yokmuş. Oradaki görevli, durumu idare ediyordu. Kelaynakları, çocukları kadar seviyor izlenimi bıraktı. Ama bilgisi, görgüsü, yaptırım gücü, onları canı gönülden sevmenin ötesine geçmiyordu.Nesli tükenmekte olan hayvanlara yönelik çok fazla belgesel izledik. Bu işe gönül vermiş akademisyenlerin bu konuda nasıl canla başla çalıştıklarını TV'lerde gıptayla izledik. Merak ediyorum, yok mu bizde de kelaynaklara bir ömür adayan bilim adamları? Yoksa kelaynaklar da vatandaşlar gibi sahipsiz mi? Seçimden seçime mi hatırlanıyorlar? Doğu ve Güneydoğu Anadolu'ya gitmek de, gelmek de bir o kadar zor. Gidiş için uçak bulsanız, dönüşte bulamıyorsunuz. Bu yüzden Şanlıurfa'dan dönüşü Gaziantep üzerinden yapmak zorunda kaldık. Giderken de yolda Birecik'e uğrayıp kelaynak kuşlarının üretme çiftliğini gezdik. 1 Mayıs'ta göstericilerin üzerine aşırı dozda biber gazı sıkıp ölmelerine neden olanlarla, kelaynakları sağır edercesine patırtı dinletenlerin art niyetli olduklarını hiç sanmıyorum. Ama bilgileri, görgüleri, eğitimleri o kadar. Yanlış olan, her şeyi sıradanlaştırmamız.Türkiye'de, açıklanan rakamların çok üzerinde işsizlik var. Örneğin 2 milyona yakın ÖSS adayı, hiç bu kategoriye girmiyor. İşsizlerin en başında da üniversite mezunları, yani kalifiye elemanlar geliyor. Ama kelaynak kuşlarına bakıcılık örneğinde de olduğu gibi herhangi bir alanda işini iyi bilen, bu işi canı gönülden yapan, yaptığı işin öneminin farkında olan elemanlar bulmak çok zor. İşte bu yüzden yaşam kalitemiz bir türlü yükselmiyor. Bizim gibi hayvanlarımızın da.Hollanda'yı gezerken ineklerine hayran kalmıştım. Otlakları, bizim kent merkezlerindeki park ve bahçelerden daha özenliydi. İneklerin yürüyüşü bile farklıydı. Dönüşte bizim inekleri gözlemledim. Otlayacak meraları yok gibiydi. Hepsi yağmalanmış. Kalanlar ise susuzluktan kurumaya yüz tutmuş. Ne bulabilirlerse onu yiyorlardı. Yürüyüşleri de tıpkı insanımızınki gibi ürkek, tedirgin ve dalgındı...Özetin özeti: AB kriterleri, sanki hayvanlarımıza da yaşam kalitesi getirecek!.. aguclu@milliyet.com.tr Yaşam kalitesi