Hemen her konuda birbirimize olan güvenimizi yitirdik.
Birimiz ak desek, diğerimiz kara diyor.
Ortak değerler konusunda bile ayrışmalar var.
Sağlıktan ve çocuklarımızdan daha değerli olan ne var ki denildiğinde bile değişen bir şey yok.
Pandemiyle mücadele ve eğitimde de durum farklı değil.
Aşı, maske, yüz yüze eğitim gibi çok önemli detaylarda bile ortak noktada buluşamayanlarımız var.
Peki, bu daha nereye kadar devam edecek?
Daha da önemlisi, birbirimize ve kurumlara olan güveni yeniden nasıl tazeleyebiliriz?..
Mavi Tur, deniz sevdalıları için dillere destandır, hele ki bir de “Sarı Yaz” denilen bu mevsimde olursa.
Bodrum, Fethiye, Marmaris, Göcek, Datça, Marmaris ve daha pek çok noktada başlar ve günübirlik olanları da var haftalarca süreni de.
Hani kimi ülkelere petrolü, doğal gazı, yer altı madenleri var diye özeniriz ya, bizim dünya güzeli koylarımız onlardan daha değerli! Üstelik sonsuz rezerve sahipler. Tabii eğer değerini biliyor ve koruyabiliyorsanız!..
Eminönü’nden Kadıköy’e vapurla geçerken bile başı dönen, midesi bulanan ve oturduğu yere çakılan biri olarak mavi turdan hep uzak durdum. Hep öteledim.
Hadi bir kez deneyim dediğimde ise başımıza gelmedik kalmadı. Deniz, bu ötelemelerin intikamını benden fena aldı!
Denizanası efsanesi herkesin dilinde ama “çarpılan”ı ara ki bulasın. Öyle şanslıyım ki daha ilk turumda en belalısı olan ahtapot tipi olana çarpıldım. Nasıl bir şey olduğunu görmedim ama ensemden boynuma ve kollarıma inen inanılmaz bir acı hissettim, karaya çıktığımda ensem, boynum, omuzlarım
Sadece sağlıkta değil hemen her alanda teşhiste bir sorun varsa, doğru tedavi yöntemlerini bulup, geliştirmek ve soruna çare üretmek mümkün değil...
Aynı durum eğitim için de söz konusu.
Sorunları ya halı altına süpürüyoruz ya da olup bitenlere şaşı bakıyoruz. Bu da çözüm arayışlarını sekteye uğratıyor.
Sağlığa, eğitime, bilime, yargıya siyaseten bakamazsınız.
Koronayla mücadele konusunda iktidarın ya da muhalefetin farklı görüşü olamaz. Yine aynı şekilde hukukun ya da pedagojik anlamda çocuk yetiştirmenin dünya görüşüne göre farkındalık taşıması düşünülemez. Akıl ve bilim ne diyorsa odur.
Atatürk’ün bu yöndeki sözü, tam da bunu anlatmaktadır:
“Söylediklerim bilim ile çelişiyorsa, beni değil, bilimi esas alın!..”
Görünen o ki eğitimde yeni arayışlar söz konusu. İnce ayarlar yapılacak. Bu ayarın nerede başlayıp, nerede biteceğini bilmiyoruz ama referansı mutlaka ve mutlaka akıl ve bilim olmalı, Anayasal çerçevede de milli ve manevi değerlerle desteklenmelidir...
20. Milli Eğitim Şûrası 1-3 Aralık ta,rihleri arasında toplanacakmış. Yedi yıl aradan sonra toplanacak Şûra’nın ana teması “Eğitimde Fırsat Eşitliği” olacakmış! MEB, Ankara’da toplanacak Şûra’yla ilgili olarak eğitim paydaşlarının görüşlerini alacakmış.
Milli Eğitim Şûrası’nın uzunca bir aradan sonra toplanması önemli bir gelişme. Ana tema yani eğitimde fırsat eşitliği de bir o kadar önemli. Peki, önemli kararlar çıkar mı, çıkarsa da uygulanır mı?
Üniversite bitirme tezini bu konuda yapan ve ilk şûradan son şûraya kadar tüm şûraları yakından inceleyen ve izleyen biri olarak “inşallah” demenin ötesine geçemiyorum. Çünkü son şûralar, bırakın doğruları aramayı, karar vericilere yol açmanın ötesine geçemedi.
Örneğin şûralardan birinde 8 yıllık kesintisiz eğitim, bir diğerinde ise 4+4+4 kararı çıktı. Her ikisi de “fiyasko” ile sonuçlandı. İlki köy okullarının ve ortaokulların bitmesine neden oldu, ikincisi ise tam bir curcunaya dönüştü.
20.
Hem genç hem de öğrenci olmak her zaman zordu ama sanki pandemi ve ilgili kurumların “şaşkınlığı” nedeniyle son yıllarda çok daha zor hale geldi!
Karar alma süreçleri bazen gecikiyor bazen de zikzaklar çiziyor. Bu da hayatlarının belki de en keyifli dönemi olacak olan öğrencilik yıllarını ya da mezuniyet sonrasını “zehir” etmeye yetiyor da artıyor.
İşte size birkaç örnek:
“Pedagojik formasyon 15 ay önce kaldırıldı. Öğretmenlik Meslek Bilgisi Tezsiz Yüksek Lisans programlarının açılacağı duyuruldu. Ama bu programı açmayı beceremedikleri için eski sistem Pedagojik Formasyon Programı’nın yeniden başlayacağı duyuruldu. Lakin bizleri 15 aydır ha bugün ha yarın açılacak diye oyalıyorlar. Bizi duymazdan gelip, yok sayıyorlar. Binlerce kişi mağdur durumdayız lütfen bu konuda sesimizi duyurur musunuz? Buna çok ihtiyacımız var.”
Haksızlar mı?
Öğretmen yetiştirme ve atama sistemi, liyakate dayalı bir şekilde, sil baştan yeniden ele alınmalıdır. Bu o kadar zor mu?
Barınma kâbusu!
Barınma konusunda her zaman sorun vardı ama sanki b
Ebeveynlerin ve çocuklarımızın eğitim sevdasını kimse sorgulayamaz.
Halkımız, çocuklarının geleceği konusunda her türlü fedakârlığı yapmaya hazır ve yapıyor da.
Çocuklarımızın eğitime olan ilgisi de dünyadaki akranlarının çok ötesinde.
İyi bir liseye, üniversiteye ya da işe girmek için girmedikleri sınav kalmıyor.
Her ne kadar eğitime şaşı baksalar da siyasetçilerin eğitime olan ilgisi de hep en üst düzeyde olmuş, bütçede en büyük pay hep eğitime ayırılmıştır.
Peki, o zaman dünden bugüne eğitim sisteminden neden hiç kimse memnun değil?..
Bu konuda hepimize çok önemli görevler düşüyor ama en çok da asıl işi bu olan kurumlara ve eğitimcilere! Özellikle de bu kurumlar, maalesef, gençlerimizin çok gerisinde kaldılar!..
250 bin kontenjan boş!
Eğitim, yaşam hakkından sonra en temel hak. Zorunlu olması da bu yüzden. Bu konuda ne devletin ne de ailelerin keyfi bir davranış içerisinde olması kabul edilemez. Yani doğan her çocuğumuzun 12 yıllık temel eğitimi anayasal bir zorunluluk.
Peki, hakkıyla yerine getirilebiliyor mu? Evet demek zor. Çünkü hâlâ milyonlarca okuma/yazma bilmeyenimiz var. Ama Cumhuriyet’in ilk yıllarından bugüne çok yol kat ettik. Kaliteyi biraz artırır, insan gücü ve istihdam politikaları da oluşturabilirsek, taşlar çok daha hızlı bir şekilde yerli yerine oturur. Okumuş işsiz sayımız hızla artıyor. Onları pişmanlık noktasına getirmemeliyiz.
Eğitilmiş insan gücü, hele ki gençlik bir ülke için en değerli hazinedir. Ne olur bunun kıymetini bilelim.
Kimileri çok şanslı
2021-KPSS A Grubu ve Öğretmenlik (Genel Yetenek-Genel Kültür, Eğitim Bilimleri, Alan Bilgisi ve ÖABT) sonuçları dün açıklandı. 15 binlik atamadan onlar da yararlanabilecek. 2019 ve 2020’lilere göre çok şanslılar. Umarız bu hep böyle devam eder, darısı diğerlerine de.
&Ou
İlk ve orta dereceli okullardan sonra üniversitelerde de yeni öğretimi yılı kademeli olarak başladı; her ne kadar birinci ve ikinci ek yerleştirmeye yönelik başvuru ve kayıt takvimi daha belli olmasa da...
Peki, sancılı bir başlangıç mı oldu yoksa kolay bir başlangıç mı gerçekleşti?
Resmi söylemler ile okullardan ve velilerden gelen bilgiler çok farklı.
Ankara her şey yolunda diyor, sahadan gelen detaylar ise taşların henüz yerli yerine oturmadığını söylüyor.
Öğretmen atamaları, barınma ve seyrekleştirmeye yönelik önlemler keşke çok daha önce gerçekleşseydi.
Hemen herkes şeffaflıktan söz ediyor ama gereğini yerine getiren yok gibi...
Öğretmen atamaları
15 bin öğretmen atamasına yönelik ayrıntılar belli olmaya başladı. Kimler atanacak, branşlara göre dağılım ne olacak, onlar henüz belli değil. Göreve başlama tarihi ise yeni yılda gerçekleşecek. İşte belli olan detaylar: