Okulların açılmasını istemeyen yok gibi ama tedirginlik hâlâ var. Çözüm ortak akıldan geçiyor ve bunu başarmak zorundayız.
Sağlık Bakanı Koca, “Okulların son kapanan ve ilk açılan yerler olması” gerektiğini söylüyor. Ankara Tabip Odası da “Yüz yüze ve tam zamanlı eğitim, her yaştan öğrenci için esastır ve bu eğitimin devam etmesi için tüm olanaklar seferber edilmelidir” diyor.
MEB’in görüşü de bu yönde. Okulların tam gün ve her gün açık kalabilmesi için hazırlıkların yapıldığı ve gerçekleşeceği ifade ediliyor.
Aşılama ve yerli aşılara yönelik çalışmalar da kesintisiz bir şekilde devam ediyor.
Peki, bütün bu söylemler ve gelişmeler, okulların açılması ve açık kalması için yeterli mi?
Pandemi koşulları alarm verdiğinde; öğrenci, öğretmen, veli ve toplum sağlığı için en ufak bir risk söz konusu olduğunda “son çare” olarak okulları da kapatma yoluna elbette gidilecektir.
Ankara Tabip Odası’nın dikkat çektiği konular
Okulların 6 Eylül’de tam gün ve her gün açılacağına yönelik değerlendirmeler var.
Çok sevindirici.
Demek ki tüm önlemler alındı ya da alınacak.
Umarız, o güne kadar pandemi koşulları daha da ağırlaşmaz, tam aksine tümüyle olmasa da minimum seviyelere iner. Çünkü okulsuz olmuyor!..
Peki, eğitimde köklü değişiklikler olur mu? Örneğin sınav odaklı eğitimden vazgeçilir mi?
Bekleyip göreceğiz.
Yeni bir 2023 vizyonu mu hazırlanacak yoksa kaldığı yerden mi devam edilecek, yakında belli olur...
Zor karar!
Tercihler, üniversiteye girişin en önemli aşamalarından biri. Yanlış bir seçim büyük bir macera olur. Peki, bu konuda öncelikler ne olmalı? İşte rektörlerimizden bazılarının bu yöndeki görüşleri:
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak
“Üniversite, entelektüel bilgi birikimini artırma ve aynı zamanda da işgücü piyasasına nitelikli eleman yetiştirme potansiyeli açısından her iki unsuru da bünyesinde barındıran bir yapıdır. Bu nedenle üniversite ve mesleği birbirinden ayırmadan her iki unsuru bütünsel bir yaklaşımla ele almak gereklidir.”
Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tamer Yılmaz
“Öncelikle sevdikleri ve heyecan duydukları alanların, hayal ettiklerini yapabilmelerine imkân sağlayacak mesleklerin, kişisel ilgi ve yeteneklerinin peşinden gitmeliler. Üniversite ve bölüm seçimi yaparken, icra etmekten mutluluk duyacakları mesleki/bilimsel alanı ve hayallerine ulaşmada onları en doğru ve güçlü biçimde destekleyebilecek üniversiteleri seçmeleri her
Okullar, 6 Eylül’de açılır mı, TYT ve AYT barajları düşer mi, ek atama gerçekleşir mi, liselere girişte açıkta kalan öğrenciler için ek kontenjan yaratılır mı, öğrenci affı çıkar mı ve daha yüzlerce soruya cevap aranıyor.
Yeni öğretim yılı yaklaştıkça, veli, öğrenci ve öğretmenlerden soru yağıyor.
Soru deyip geçmeyin, her biri, milyonlarca aileyi ilgilendiriyor.
Peki, bu yönde çalışmalar var mı? Var olduğu söyleniyor ama bir türlü karar alınamıyor. Oysa her gün, her dakika çok önemli...
Doğru kararlar, doğru zamanda alınmazsa büyük sıkıntı yaratır.
Örneğin barajlarla ilgili kararlar tercihler başlamadan, hatta YKS sonuçları açıklanmadan önce alınsaydı, bugün bu tartışmalar hiç yaşanmazdı!
Barajlar konusunda, geçen yılın verilerine göre değil, bu yılın verilerine göre düzenlemeye gidilmeliydi. Çünkü geçen yıl hem ek süre verildi hem de sorular bu kadar zor değildi…
TYT, AYT ve belli branşlara yönelik barajların düşürülmesi yön
Eğitimin en tepe iki yöneticisi değişti. Önce YÖK Başkanı koltuğuna veda etti, sonra da Milli Eğitim Bakanı. Yekta Hoca’nın görev süresi doldu.
Ziya Hoca’nın ise istifa ettiği söyleniyor.
Yerlerine gelen isimler uzaktan değil. Marmara Üniversitesi Rektörü Erol Özvar YÖK Başkanı oldu, Mahmut Özer de yardımcısı olduğu Ziya Hoca’nın koltuğuna oturdu.
Yani bir anlamda, mevcut sistemin dışından, taze bir kan olanlar değil, yönetimin tam göbeğindeki isimlerdi. İyi tarafı eğitimin tüm sorunlarına vakıflar, kötü tarafı yapacaklarını bugüne kadar neden yapmadılar?..
Mahmut Hoca da, Erol Hoca da böylesi zor bir dönemde, böylesi önemli bir görevi kabul edip, taşın altına ellerini koydukları için her türlü desteği hak ediyorlar. Umarız başarılı olurlar, umarız eğitimde özlenen o mutluluk tablosuna bir an önce kavuşuruz...
Ziya Hoca
En zor bakanlıklardan biri de Milli Eğitim. Kalıcı olmak çok zor çünkü çok yıpratıcı. Bu yüzden bakanlardan biri gidiyor, diğeri geliyor. Özer, Ak Parti döneminin 8.
Öylesine zor günler geçiriyoruz ki, daha birinin acısı küllenmeden bir diğeri başlıyor.
Her defasında “Allah beterinden korusun” diyoruz ve yine o temennimizi yineliyoruz ama görünen o ki yeni felaketler kapıda. Özellikle de kuraklık ve kıtlık. En azından ona hazırlıklı olalım çünkü o yaşanacak felaketlerin en büyüğü olabilir.
Bırakın yangının kendisini, görüntüleri bile darmaduman olmamız için yetiyor da artıyor. Bire bir o anları yaşayıp mücadele edenlere doğa ana adına şükranlarımızı sunuyoruz. Günlerdir yıkılmadan hep ayaktaydınız. Cesaretlerin en büyüğünü gösterdiniz, canınız pahasına mücadele verdiniz. Her biriniz birer kahramansınız. Verdiğiniz bu mücadele asla unutulmayacaktır, tıpkı duyarsız ve yetersiz kalanlar gibi!..
Tercihler başladı
Türkiye’de yaşamanın güzellikleri kadar, çok ağır bedelleri de var.
Bunlardan birisi çocuklarımıza çocukluğunu, gençlerimize gençliğini yaşatmayan sınavlar! Birimiz yok ki o süreçten geçmesin, o stresi yaşamasın!
Bu
2020 felaketler yılıydı. Kurtulmak için gün saydık. 2021’e en güzel temennilerle girdik. Biraz iyi geçer gibi oldu. Sonra felaketler peş peşe gelmeye başladı. Günlerdir sadece ciğerlerimiz değil, yüreğimiz de yanıyor.
Her türlü acıya şahit olduk ama böylesini görmedik. Ülkemizin her yeri yangın yerine döndü.
Allah bir daha böylesi acılar yaşatmasın.
Bu zor günlerde en önde, en büyük mücadeleyi veren orman şehitlerimize rahmet, ailelerine sabır, yaralananlara şifa, mağdurlara acil destek diliyoruz.
Başta orman söndürme ekiplerimiz olmak üzere alevler içerisinde canları pahasına mücadele veren herkese şükranlarımızı sunuyoruz. Verdiğiniz bu mücadele asla unutulmayacaktır.
Kasıt ve ihmali görülenler vicdanlarda olduğu gibi hukuki olarak da en ağır cezaları almalı, sahip oldukları her şeylerini kaybeden yurttaşlarımızın yaraları en kısa sürede sarılmalı ve ekolojik yaşam en kısa zamanda yeniden yaşam bulmalıdır.
En önemlisi de artık gerekli dersleri ve önlemleri almalıyız...
Tokyo sevindirdi
Yeni öğretim yılı başlamak üzere ve eğitimin zirvesinde çok önemli değişiklikler gerçekleşiyor. YÖK Başkanı değişti. Milli Eğitim Bakanı’nın da istifa ettiği dilden dile dolaşıyor. Peki, bu süreçte lise ve üniversitelerde binlerce kontenjan boş kalırsa sorumlusu kim olacak?
MEB ve YÖK’ün acil alması gereken kararlar var ve her iki kurumda da çok özel günler yaşanıyor.
YÖK’te, yeni Başkan kurul üyeleriyle daha oturup bir toplantı bile yapamadı. Oysa tercih süreci başlamak üzere ve barajlar konusunda acil karar alması gerekiyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nda ise neredeyse herkes işi gücü bıraktı Bakan Loto oynuyor.
Baraj puanlarının yüksekliği nedeniyle, bu yıl, üniversite kontenjanları dolmazsa, hiç kimse şaşırmasın.
Şu an için alınmayan barajı indirme kararı, birinci yerleştirme sonuna bırakıldığında hukuki sorunlar yaşanır, bu yüzden de o riski kimse üzerine almaz. Kontenjanlar da boş kaldığıyla kalır. Hem de kapıda milyonlarca öğrenci beklerken!..
Liselerde de en iyi okullarda kontenjan açıkları oluşmaya başladı.