Öğrenci servisleri

16 Aralık 1998

       Hemen her gün onbinlerce servis aracı, onbinlerce kilometre yol katediyor. İçlerinde mini minnacık öğrenciler dolu. Sabahın köründe, daha gün doğmadan yollara çıkıyor, akşamın alaca karanlığında evlerine dönüyorlar.
       Fabrikada çalışan işçiler, memur anne babalar, öğretmenler, özel iş sahipleri, esnaf bile bu kadar eziyet çekmiyor. Kim sabahın 6'sında kahvaltı etmeden yollara dökülüyor? Kim gık demeden sanki çekilesi bir cezaymış gibi böylesine bir eziyeti kabulleniyor?.. Sadece ve sadece mini minnacık öğrenciler...
       Başta anne - babalar, öğretmenler, yöneticiler, psikologlar, doktorlar olmak üzere kime sorsanız, "Olmaz böyle şey. Bu yanlış hemen düzeltilmeli" diyor. Ama bu arada kanayan bu yara kronikleşerek devam ediyor.
       Haber bültenleri ve gazeteler dün Edirne'de yaşanan servis faciasıyla doluydu. 20 kişilik servise tıkış tıkş doldurulan 38 öğrencinin geçirdiği kazanın kanlı görüntüleri yürek parçalıyordu. 6'sı oracıkta yaşamını yitirdi. Onlarcası da yaralı. Hepsine acil şifalar diliyoruz...
      

Yazının Devamı

Disiplin Yönetmeliği

15 Aralık 1998

       YÖK'ün kılıcı, şu günlerde Demokles'in kılıcından daha keskin. Üstelik baş üzerinde gezinmekle kalmayıp kafa da koparıyor.
       12 Eylül sonrasında yaşanan 1402'likler serüveninden sonra, ilk ciddi kıyım şimdi yaşanıyor. Yarın kaç öğretim üyesi daha görevden alınır hiç belli değil...
       YÖK uygulamalarının haklılığı, haksızlığı ayrı bir tartışma konusu. Ne YÖK'ün her yaptığına karşı çıkanlar gibi peşin fikirliyiz, ne de Gürüz'ün "Biz yaptık oldu" dayatmasının doğru olduğuna inanıyoruz.
       Ama ortada bir gerçek var: O da YÖK'ten sonra üniversiteler giderek bir batağın içine sürükleniyor...
       Fazla uzağa gitmeye gerek yok. Son üç yılda 6 rektör ve onlarca dekan irticai suçlamalar nedeniyle görevden alındı. Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Rektörü Abdurrahman Güzel'i, Kırıkkale Üniversitesi Rektörü Beşir Atalay'ı, Denizli Pamukkale Üniversitesi Rektörü Mehmet Arif Akşit'i, Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü Şehabettin Yigitbaşı'nı ve peş peşe görevden alınan Şanlıurfa Harran Üniversitesi rektörleri Servet Arman

Yazının Devamı

Sanatçılara ödül hocalara ceza

12 Aralık 1998

       SON yılların en komik olayını yine "baba" gerçekleştirdi. Radyo, TV, gazete ve dergilerde gün geçmiyor ki, çiçeği burnunda devlet sanatçılarını tiye alan görüşler ortaya konmasın.
       Ödüllerin, hele hele devlet ödüllerinin itibarı böylesine ayaklar altına alınamazdı. Ama Baba, pek çok konuda olduğu gibi yine zoru (!) başardı ve bu onurlu ödülü, tartışmalı hale getirdi.
       Baba, böyle bol kepçe ödüller dağıtıp, yine bol kepçe ödüller alırken, göreve getirdikleri de birbirlerini yemekle meşgul. YÖK dün bir rektörle, bir dekanı görevden aldı. Rektörün görevden alınışının gerekçesi "çevresiyle uyumsuzluğu". Dekanınki ise irticai faaliyetlerin içinde yer alması...
       Sanki Şanlıurfa rektörünü YÖK önermedi. Sanki onu o göreve Cumhurbaşkanı atamadı. Tıpkı daha önce görevden alınan diğer rektörler gibi. YÖK ve Cumhurbaşkanı, bir yerde bir yanlış yapıyor, ama nerede? Atarken mi, yoksa görevden alırken mi?..
      Van 100. Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Dursun Odabaşı ise sadece görevden alınmakla kalmadı.

Yazının Devamı

Genç bakış

11 Aralık 1998

      MİLLİYET olarak üç yıldır bir yarışmaya ev sahipliği yapıyoruz. Partnerimiz de Amerikan Büyükelçiliği Basın ve Kültür Merkezi. Yarışma üniversite öğrencileri arasında gerçekleşiyor ve konular da güncel ve evrensel sorunlardan seçiliyor.
       Önceki yıl "çevre sorunlarını", geçen yıl "demokrasi kültürü ve hoşgörü"yü, bu yıl da İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin kabul edilişinin 50. yılı vesilesiyle "insan hakları" konusunu ele aldık. Amacımız hem dünyanın üzerinde hassas olduğu konulara öğrencilerin dikkatini çekmek, hem de gençlerin bu konulara duyarlılığını artırmaktı. Ama üç yıldır gördük ki, o, pek bir yerlere koyamadığımız, TV ekranlarından sürekli olarak polisten dayak yerken gördüğümüz üniversite gençliğinin farklı yönleri de var.
       Evrensel değerlere sahip çıkan gençlerin sayısı ve duyarlılıkları giderek artıyor. Bu ülkemiz açısından memnuniyet verici. Bir de yaratılan kötü imajdan kurtulup kendilerini daha iyi anlatabilseler çok daha memnun olacaklar.
       Daha önce olduğu gibi dün de birbirinden değerli üç gence ödüller verildi.

Yazının Devamı

Sınavsız üniversite (2)

10 Aralık 1998

       DÜNKÜ yazımda, sınavsız üniversitesinin, bizim gibi hızlı nüfus artışının olduğu ülkelerde hayalden de öte bir fantezi olduğunu dile getirmiş, ama buna karşın yığılmanın azaltılabileceğine dikkati çekmiştim.
       Üniversite önündeki 1.5 milyonluk birikim, 10 yılda üçte bire iner mi, inmez mi? Görünürde olanaksız görünen bu durum, her yıl bir milyon 300 bine yakın çocuk doğmasına rağmen, ciddi anlamda atılacak adımlarla eritilebilir. Hem de çok daha fazla genci yükseköğretimden yararlandırarak. Bu önlemler neler olabilir? İsterseniz gelin birlikte sesli düşünelim:
       Öncelikle gençlerin neden yüksek öğretime yöneldiklerine ve yükseköğretimdeki okullaşma oranlarına bir göz atalım:
       Üniversite diploması her anne babanın daha çocuğu doğduğu andan itibaren en büyük hayali. Diploma, sosyal statünün, iş bulmanın, evlenmenin, askerliği er olarak yapmamanın en önemli göstergelerinden biri. Parasız olunabileceği, ama diplomasız onlunamayacağı kanısının giderek yaygınlaşması, zengin olunsa da yine bu eksikliğin hissedilmesinden kaynaklanıyor. Yani

Yazının Devamı

Sınavsız üniversite (1)

9 Aralık 1998

       KOMŞUMUZ Yunanistan'da yüzlerce lisede öğrenciler isyandaydı. Gerekçesi de üniversite giriş sisteminin değiştirilmesi. Öğrenci ve velilerin baskısı giderek yoğunlaşınca Milli Eğitim Bakanı Arsenis, sınavları kaldırma kararı aldı. Eğer yalan olmazsa, gelecek yıldan itibaren üniversiteye orta öğretim başarı puanına göre öğrenci alınacak. Olaylar şimdilik dinmiş gibi gözüküyor, ama yeni sitemin de çok büyük haksızlıklara neden olabileceği şimdiden yeni tartışmaların odağını oluşturuyor.
      Sınavsız üniversite gerçekten hayal. Yunanistan bunu başarabilcek mi? Evet demek gerçekten çok zor. Daha önce benzer yöntemi pek çok ülke denedi, ama altından kalkamadı. Kalkması da mümkün değil. Hele hele bizim gibi üniversite önünde milyonların yığıldığı ülkelerde sınavsız üniversite hayalden de öte bir fantezi.
       Ortaöğretim başarı puanın geçerli bir ölçüt olabilmesi için, ortaöğretimin standart bir yapıya sahip olması gerekir. Almanya, İsveç, İsviçre, Danimarka, Kanada, Hollanda gibi çok az sayıda ülke dışında ilk ve orta öğretimde standart eğitimi yakalamış ülke sayısı çok az. Bizim

Yazının Devamı

Erhan Ağabey'in ardından

8 Aralık 1998

       ÖLÜM, meğer ne kadar kolaymış. Geçtiğimiz hafta Yüksek Tansiyon'da, Eğit - Sen'den Alaadin Dinçer'le birlikte Erhan Akyıldız'ın konuğuyduk. Öğretmenler Haftası nedeniyle öğretmenleri tartıştık. Program öncesi ve sonrasında uzun uzadıya sohbet imkanı oldu. 20 yıla yakındır hep ağabeyimizdi. Milliyet'ten ayrıldıktan sonra da kontaktımız hiç kopmadı. Babacan tavrı, dostluğu, hoşgörüsü ve dürüstlüğü hep arkadan gelen bizlere örnek oldu.
       Sağlığı yerindeydi. Böbreklerinden sorunu olan Dinçer'e uzun uzadıya "aman sağlığına dikkat et" türünden önerilerde bulundu. Keyifliydi. Söz çocuklardan açıldığında, bizimkilerin kronikleşen yaramazlıklarının geçici olduğunu bir kez daha hatırlattı ve oğluyla, kızıyla duyduğu gururu, gözleri ışıl ışıl bir kez daha anlattı.
       Eğitime olan ilgisi, sevgili eşinin öğretmen oluşunun da ötesinde hiç eksik olmadı. Eğitimi sık sık gündeme getirir ve kısır tartışmaların ötesine geçerek somut öneriler ortaya konmasına çalışırdı. Program bitiminde de 8 yıllık kesintisiz eğitimin bir yıllık değerlendirmesi için en kısa zamanda tekrar bir araya gelmeyi

Yazının Devamı

Solun tarihi fırsatı

5 Aralık 1998

      ECEVİT'e hükümeti kurma görevinin verilmesi, 20 yıl aradan sonra başbakanlık koltuğuna sol eğilimli bir liderin oturmasına olanak sağlayacak.
       Merkez sağ ve dinci kadroların elinde irticayı en büyük sorun noktasına getiren devlet, belki yeni kurulan hükümetle gerici kadrolaşmanın önünü kesebilir. Avrupa'da bir bir iktidara gelen sol partilerle diyaloğunu artırarak da dünyadaki yanlızlığımıza son verebilir.
      Ecevit'e, Başbakanlık yolunun açılması, hem Türkiye, hem merkez sağ partiler, hem de sol açısından, gerçek anlamda tarihi bir fırsattır. Eğer yıllardır yılan hikayesine dönen sol birleşme mümkün olursa, merkez sağ da birleşecek ve bugünkü çarpık siyasi tablo bir anlam kazanacaktır.
       Ancak yakalanan bu tarihi fırsat, Ecevit ve Baykal'ı fazla ilgilendirmişe benzemiyor. Ecevit, yeni hükümeti kurma çalışmalarına öncelikle ANAP ve DYP'den başlayacağını acıklayarak CHP'yi dikkate almayacağını ima ederken, Baykal da, Ecevit'in başbakanlığına sıcak bakmadığını her fırsatta dile getiriyor.
       O Baykal ve

Yazının Devamı