Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Askerler zaman zaman dışa açılıyor. Dün de o açılımlardan birisi gerçekleşti. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, çoğunluğu gazeteciler ve akademisyenlerden oluşan büyük bir çoğunluğa, son 100 yıllık tarihimize de sık sık yolculuk yaparak, bugünü yorumlamaya çalıştı. Başarılı da oldu. Son zamanlarda dinlediğim, üzerinde en çok çalışılmış konuşmalardan birisiydi.
Türkiye’nin temel sorunlarını özellikle de PKK konusunu uzun uzadıya ele aldı. Terörün sadece askeri tedbirlerle çözülemeyeceğine bir kez daha vurgu yaptı.
Laiklik, hukukun üstünlüğü, halkın refah seviyesi ve özellikle de demokrasi, iki saatlik konuşmasında en fazla referans gösterdiği kavramlar oldu.
Türkiye’nin din, dil, ırk gözetmeksizin bir bütün olduğunu defalarca vurguladı. Atatürk’ün Türkiye Halkı kavramını neden özellikle seçtiğini, neden Türk Halkı değil de Türkiye Halkı dediğini farklı bir bakış açısıyla anlattı. Eğer Türk Halkı deseydi etnik ayrımcılık olurdu değerlendirmesinde bulundu.
Konuşmasından farklı kesitler alındığında çok farklı anlamlar çıkabilir. Herkes bir yana çekebilir. Bu yüzden bir bütün olarak değerlendirmekte sonsuz yarar var.
Din ve siyaset ilişkisini de titizlikle seçilmiş kelimelerle anlattı. Ordunun Peygamber Ocağı olduğu vurgusunu yaptı. TSK’nın hiç bir zaman dine karşı olmadığını ve olmayacağının da altını çizdi.
Morallerinin bozuk olduğunu her fırsatta dile getirdi. Haksız ithamlardan rahatsızlık duyduklarını özellikle paylaştı.
Ordu ve milletin ayrılmaz bir parça olduğunu anlatırken de, halkla aralarındaki bağı zayıflatmaya hiç kimsenin gücünün yetmeyeceğini, zaman zaman sesini yükselterek anlatma gereği duydu.

Ders verir gibi
Askerler eleştiriye ne kadar açıktır bilmiyorum. Ama bazı anekdotları paylaşmakta yarar var. Belki sonraki benzeri toplantılarda dikkate alırlar.
-  Konuşma süresi çok uzundu. Tam iki saat sürdü. İlk yarım saatten sonra dikkatler dağıldı. Okullarda ders saatleri bu yüzden 40 dakika ile sınırlandırılıyor. 
-  Çok fazla alıntı vardı. Ama dikkat çekici olanı hep yabancı bilim insanları, düşünürler ve yabancı devlet adamlarıydı. 
-  Sanki Türkiye’nin yanı sıra dünyaya da mesaj veriyor gibiydi.
-  Fazla akademikti. Tipik bir Harp Akademisi açılış konuşması diyenler oldu.
-  Konuşma metni, konuşma bittikten sonra değil de, daha önce dağıtılabilinirdi.
-  TSK’ın en güvenilir kurum olmaya devam ettiğini vurgularken, diğer kurumları da onore edebilirdi.
-  Nefes almaya izin vermeyen külyutmaz öğretmenler gibiydi. Konuşmasının arasına serpiştireceği irticalen anekdotlarla salonun ilgisini daha diri tutabilirdi.
-  Güncel konulara yönelik görüşlerini, daha toplantının en başında, gelecek hafta düzenleyeceği basın toplantısında açıklayacağını söylemesi, kendi kalesine atılan en önemli goldü. Bu açıklama, ille de haber diye dört gözle bekleyen pek çok meslektaşımız için toplantı daha başlamadan bitti anlamına geldi. Oysa çok önemli açılımlar vardı.

Mönü de ne vardı?
Askerler, her türlü ayrıntıyı düşündüğü gibi 12.30’da biten toplantı sonrasında öğle yemeğini de ihmal etmemişler. Mönüde mantar çorba, Akdeniz salatası, dana madalyon, zeytinyağlı enginar, tatlı ve meyve vardı.
Salata çok sıradandı. Tatlılar ise mükemmeldi.

Sol’a Genç Bakış
Genç Bakış’ta bugün Türk Solu’nu mercek altına alacağız. DSP Lideri Zeki Sezer’in istifası ile sol ve liderlik yarışı yeniden gündeme geldi. Ecevit’in partisi, liderinin istifası ve Ahmet Tan’ın ihracı ile yeniden karıştı.
Liderlerin koltuklarına sıkı sıkıya sarıldığı bir dönemde Sezer’in istifası ne anlama geliyor? Partinin yeni lideri kim olur?  Ecevit yanlış veliaht mı seçti? Bu ve benzeri soruların cevaplarını, Ecevit’in seçim bölgesi Zonguldak’ta Kara Elmas Üniversitesi’nde arayacağız. Kanal D, 00.30
Özetin özeti: Askeriyle, siviliyle, siyasetçisiyle çok daha sıkı diyalog kurmamız gereken bir dönemden geçiyoruz. Susarak değil, konuşarak birbirimizi anlamalıyız. Yoksa yanlış anlamaları tamir etmek çok zaman alabiliyor...