ZAMAN zaman, "Eğitimde yazacak hiç mi iyi bir şey yok?" şeklinde eleştiriler geliyor. Haksız da değiller. Geriye dönüp baktığımızda, yazdıklarımızın çoğu eleştiri yüklü. Ama, kabahat bizim mi, yoksa, eleştiri ortamını yaratanların mı?..
Ayrıca genelde, bize gelen telefon, faks ve mektupların çoğunluğu şikayet dolu. Onu da bırakın, eğitimin neresine el atsanız, liğme liğme dökülüyor. Şimdi böylesi bir ortamda, olanları görmezden gelip, birilerine methiye düzseniz, o da bize göre değil.
"Bizimle ilgili niye bir şey yazmıyorsun" diyenlere, "Demek ki, işleriniz iyi gidiyor ki, bize şikayet gelmiyor" diyorum. Gerçekten de öyle. Dile dolamadığımız kurumlarda ya işler çok iyi gidiyor ya da hatalarını çok iyi kamufulaj ediyorlar.
Yeri gelmişken, öğretmeni, öğrencisi, velisi, rektörü, dekanı, öğretim elamanları, kısacası tüm ilgililere sesleniyorum: Ne olur çevrenizde iyi şeyler oluyorsa, bize de bildirin. Yüzümüzü güldürecek, moralimizi düzeltecek etkinliklerin cımbızla arandığı şu günlerde, bizi ve dolayısıyla okuyucularımızı da mutlmu edersiniz.
"Kötü haber çabuk yayılır" derler. Doğru. Bir yerde bir olay olduğunda, anında bize ulaşır. Öyle ki bazı toplantılar daha bitmeden tüm ayrıntılardan haberdar oluruz. Ya da daha müsteşarın, rektörlerin, okul müdürlerinin duymadığı konuları, önce biz öğreniriz. Ve, zaman geçirmeden de tabii ki sizlere iletiriz.
Son aylarda, Milli Eğitim Bakanlığı'ndaki arkadaşlarla "Aman Mehmet Sağlam'ı Allah başınızdan eksik etmesin. Böylesine zengin haber kaynağını biz bir daha nasıl buluruz" diye espiri yapıyoruz.
Bir gün geçmiyor ki, kriz yaratacak bir açıklaması, kafaları karıştıracak bir faaliyeti olmasın. Henüz Şevket Kazan kadar şöhret olamadıysa, bu ondan değil, basının eğitim konusuna uzaklığından kaynaklanıyor. Yoksa, hakkını yemeyelim, o, elinden geleni yapıyor.
Yandaki habere baksanıza, düne kadar başkanlığını yaptığı YÖK ve yine düne kadar savunduğu üniversite sınavları için neler diyor neler! Bataklığa benzettiği sınavları, eğer YÖK savunacak olursa, bir kanuni düzenleme yapıp kafasanı kopartıverirmiş... Kendini ne sanıyor. Ali kıran baş kesen mi? Dayatmayla hiçbir şey olamayacağını anlaması için daha ne kadar o koltukta oturması gerekiyor?..
Okuyanlar bilir, üniversite sınavlarını en fazla eleştirenlerin başında ben geliyorum. Ama Sağlam'ın getirmek istediği sisteme karşı, daha önce YÖK ve yabancı dille eğitim konusunda olduğu gibi, eleştirdiklerimizi savunma durumunda kalırsak şaşırmayın.
Çünkü, beterin de beterini yaşamaktansa, mevcut duruma razı olma noktasına getiriyorlar. Bu, klasik Demirel politikası. Sağlam da, Doğramacı'yla birlikte onun eseri. Politikacı, devlet adamı diye öne çıkarttığı isimlere bakın yeter.
Sözün özü: Her şeyin çok daha iyisine layık olduğunuzu biliyor ve onun için çaba gösteriyoruz...
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025