Bayramınızı canı gönülden kutlar, daha nice sağlıklı, mutlu, huzurlu bayramlar dileriz...
Nerde o eski bayramlar diyenlerden değilim. Biz eski biz miyiz ki, bayramlar eski bayram olsun.
Dün de güzeldiler. Bugün de. Yeter ki, acılar olmasın...
Van, Erciş ve onun öncesinde şehit olan askerlerimiz. Ve yakınlarını kaybeden diğerleri. Hepsinin de ilk bayramı. Geride kalanlarına sonsuz sabır diliyoruz...
14 Kasım’a dikkat!
Milli Eğitim Bakanlığı’nın Van ve Erciş için 14 Kasım’a yönelik özel planları var. Bunlardan birisi de deprem sonrası ilk dersi, sanatçılar eşliğinde verdirmek. Dışarıdan bakıldığında güzel bir fikir gibi gözüküyor. Ama popülist olduğu için derinden derine tepkiler var. Bu yüzden bu projenin bir kez daha gözden geçirilmesinde yarar var...
Ne zaman, ne olsa hemen sanatçıların kapısı çalınıyor. Deprem yardımında da moral destek istenen ilk isim yine onlar oldu. Hâlâ da devam ediyor. Ekranlar onlarla dolup taşıyor. Dillerinden bal damlıyor.
Ama öğretmenler de, depremzedeler de çok iyi biliyor ki, üç gün sonra yine unutulacaklar. İşte bu yüzden olsa gerek, popülizme kaçan her destek girişimi onlara “batmaya” başladı. Çünkü lafla peynir gemisi yürümüyor!..
Erdoğan’a teşekkürler
Depremde yaşamını yitiren öğretmenlerimizin birkaçı dışında tümü stajyerdi. Göreve yeni atanmışlar ve oryantasyon eğitimi için Van ve Erciş’te bulunuyorlardı. Yani yeterli hizmet süreleri olmadığı için ailelerine maaş bağlanması mümkün değildi. Bakanlar bu konuda ne yapacağız diye kıvranırken, imdatlarına Başbakan Erdoğan yetişti ve yasal hazırlıklara başlandı. Şimdi tümünün yakınlarına maaş bağlanacakmış. Çok sevindirici bir durum. Çünkü pek çoğu, ailelerinin temel direğiydi!..
Bu konuda öğretmenler adına Başbakan Erdoğan’dan bir dileğimiz daha var.
Şehit olan öğretmenlerimizin yanı sıra, canları dışında her şeylerini depremde yitiren öğretmenlerimiz için de, yeniden hayata tutunabilmeleri için bir defaya mahsus olmak üzere destek ödeneği sağlanmalıdır.
Nasıl ki esnafa, çiftçiye, işadamlarına çeşitli kolaylıklar sağlanıyorsa, öğretmenlerimiz için de böylesi bir destek hem onları yeniden hayata döndürecek hem de eğitime daha moralle başlamalarına olanak sağlayacaktır...
YÖK’le geçen 30 yıl!
12 Eylül’ün mirası tüm kurumlara veda edilirken umarız YÖK yine unutulmaz. Yeni anayasa çalışmalarında, YÖK gündeme geliyor mu bilmiyoruz ama artık değişmesi zamanı geldi de geçiyor. En azından yeniden yapılanmalı. Çünkü 19 üniversite için dikilen elbise, sayıları 200’e yaklaşan üniversitelere artık dar geliyor. Böylesi merkezi bir kurum mutlaka yine olmalı. Ama görevleri çok iyi belirlenmeli. İktidarların taşeronu bir YÖK yerine, insan gücü planlamasından, bilim toplumu yaratmaya kadar yeni misyonlar üstlenmelidir...
TUS’ta neler oluyor?
Yabancı doktor, yabancı hemşire tartışmaları sürerken onlara şimdi bir de TUS eklendi. YÖK ve ÖSYM, Tıpta Uzmanlık Sınavı TUS konusunda süreci iyi yönetemiyor. Her defasında farklı bir kriz yaşanıyor. Şu anki sessizliğin kaynağı ise bir türlü açıklanmıyor. Şeffaflık sözü verenler, bu önemli konuya, umarız bayram sonrasında açıklama getirirler...
TÜBA’da yaşananlar?
Türkiye Bilimler Akademisi TÜBA üyelerinin neredeyse tümü, yeni yasal düzenlemeyi protesto etmek için istifa etti. Haklılar diyen de çok, haksızlardı diyen de. Kimin haklı olduğunu ise zaman ortaya koyacak.
Siyaset, TÜBA’yı da esir alacak diyenlere, TÜBİTAK, YÖK ve üniversitelerde durum farklı mı diyenler de var. Daha atamalar olmadan böylesi bir önyargı yanlış olur diyenler de. İşte bu yüzden, TÜBA’nın yeni yapısını görmeden ne söylense boş. Yeni TÜBA üyelerini siyasiler atayacak diye karşı çıkanlara, peki daha öncekileri kim atadı? Daha da önemlisi, TÜBA bugüne kadar bilim adına ne yaptı? Şeklinde tepki gösterenler de az değil...
Şimdi böylesi bir kaos ortamında, TÜBA’ya yeni biçilecek rol ve atanacak isimler eminim ki çok dikkat çekici olacak.
Bakalım kim haklı çıkacak?..
Özetin özeti: Bilim toplumu olmadan geleceği yakalamak, yakalansa da kalıcı olmak mümkün değil. Ve eminim ki başta iktidar olmak üzere artık herkes bunun farkında!...