Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Drexel, özellikle mühendislikte dünyanın önde gelen üniversitelerinden birisi. ABD’nin ilk başkenti Philadelpfia’da. 150 yıl önce kurulmuş. Hemen karşısında da ekonomi alanında söz sahibi üniversitelerden UPenn var.
Drexel Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nin dekanı bir Türk: Selçuk Güçeri. Ailesi İstanbul’da. ODTÜ Makina mezunu. Tam bir Türkiye sevdalısı. Sadece ABD’de değil, dünyanın dört bir yanında onun gibi üst düzey görevlerde bulanan çok sayıda akademisyenimiz var.
Prof. Güçeri, 7 yl önce Drexel’da dekan olunca güzel bir gelenek başlatmış. Yılda bir gün bağışçılar, öğretim üyeleri, öğrenciler ve mezunlar bir araya gelerek Yılın Mühendisi’ne ödülünü takdim ediyor. Bu yıl ki ödülün sahibi Christofer J. Ferguson. Drexel Makina’dan 1984’te mezun olmuş. NASA’da görevli ve uzaya son giden uzay gemisi Endeavur’ın kaptanı.

Drexel, Selçuk Güçeri ve Kaptan Ferguson

Cuma akşamı gerçekleşen bu ödül törenine, ben de katıldım. Renkli, bir o kadar da keyifliydi. Kurutulmuş Astronot Dondurması’nı yerken Kaptan Ferguson’un uzay maceralarını, çarpıcı görüntüler eşliğinde dinlemek heyecan vericiydi.
Hocaların öğrencisini ayakta alkışladığı, öğrencisinin de o daracık uzay gemisinde Drexel tişörtü giyerek üniversitesine duyduğu minneti anlatan fotoğraf kareleri, gecenin en sıcak anlarıydı.
Kokteyle başlayan, ardından yemekle devam eden tören sırasında daha pek çok öğretim üyesine şükran plaketi verildi. Kimine getirdiği ödüller nedeniyle kimine de yarattığı farklılıklar nedeniyle. Hepsi de uzun uzun alkışlandı. Daha güzel onore edilemezlerdi...
Törene katılan Türk öğrencilerle de sohbet olanağı bulduk. Lisansta da öğrenciler var ama ağırlık yüksek lisans ve doktoradaymış. Selçuk Bey ile birlikte sayıları bir hayli artmış. Hemen hepsi de Türkiye’nin iyi liseleri ve en iyi üniversitelerindendi. Aile ve ülke özlemi dışında hayatlarından da memnun gözüküyorlardı.

Uzay yolculuğu
Kaptan Ferguson’un konuşması sırasında dikkat çeken en önemli bölüm, bu sürecin, bir bayrak yarışı olduğuna yaptığı vurguydu. Genç öğrencilere, ben görevimi yaptım, sıra sizde diyordu. Verdiği görev ise, uzay yolculuklarının en büyük sorunu olan enerji konusunda yeni bir yakıt türünün geliştirilmesiydi. Yakıt problemi çözülmeden, uzay fethedilmez mesaji verdi.
En komik anı ise içme suyuna dönüştürülen idrarın ilk içim seremonisiydi. Güle oynaya tadarken ki görüntüler vardı. Kahve tadındaymış.
Uyku görüntüleri de ilginçti. Vücudun deforme olmaması için kafa da dahil vücut sıkı sıkıya bağlanıyormuş. Sanki ayakta uyuyorlardı.
Dönüşte fırtına nedeniyle planlananın dışında çok kısa bir piste inilmesi ise Kaptan Ferguson’a, o dünyanın her yerine iner ünvanını kazandırmış.
Samimi, sempatik birisi. Yüzü hep gülüyor...

Ankara ayazını hatırlattı
Philadelphia’nın havası Ankara’ya çok benziyor. Kuru ayazı var. Soğuğu, insanı iliklerine kadar donduruyor. Özellikle sıcak ülkelerden gelen öğrencilerin alışma süreci bir hayli ilginçmiş. Montla yatıyorlarmış. Sokakta gezerken de aynı şaşkınlığı yaşıyorsunuz. İncecik bir tişörtle gezenler de vardı. Gözleri ve burunları dışında her yanını sıkı sıkıya sarmalayanlar da.
Vitrinlerdeki fiyatlara baktığınızda Türkiye’den farklı değil. Her yerde indirim var. Küresel krizin dünyanın dört bir yanındaki en belirgin göstergesi bu.
Kriz, üniversitelerin en önemli gelir kaynağı olan bağışları da etkilemiş. Bu da daha az burs, daha az maaş ve daha az harcama anlamına geliyor ki, hemen herkes bir an önce bitmesi dileğinde. Kalıcı olması halinde tüm kurumlar gibi üniversiteler de durgunluğa girebilir ki, bu da bilimsel ve teknolojik üretkenliğe sekte vurabilir.
Tören telaşındaki Prof. Güçeri ile daha uzun uzadıya konuşamadık. Sanıyorum bir ara buna da fırsat bulacağız. Ve bu başarı öyküsünü, bir başka yazıda sizlerle paylaşacağız.
Özetin özeti: Dünyanın her köşesinde moralimizi yükseltecek o kadar güzel örnekler var ki, ama hepsinin çok uzağındayız. Örneğin Philadilphia’da esen Türk rüzgârından. Keşke kenetlenebilsek. Lobicilik denilen de zaten bu değil mi!..