Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

"EĞİTİM" sözcüğü, televizyoncular için, çok sempatik değil. Çünkü rating'i yok. Daha doğrusu öyle biliniyordu. Ama geçtiğimiz hafta ilk kez yayınlanan KARNE, bu katı görüşü, biraz da olsa yumuşattı.
KARNE'yi hazırlarken, öncelikli amacımız; "eğitim" ile "televizyon"u barışık hale getirmek. Çünkü her ikisi de kitlesel ve her ikisi de birbirine muhtaç.
Genç nüfusumuz nedeniyle şu anda Türkiye'deki en büyük kitle eğitim ordusu. Yani öğrenci, öğretmen, veli ve eğitim yatırımcıları. Sayıları 40 milyondan fazla.
En yaygın iletişim aracı ise, televizyon. Girmediği ev, ulaşamadığı insan hemen hemen yok gibi.
Türkiye'nin geleceği için, eğitim ve televizyonların geleceği için iki kurumun da birbirini kucaklaması gerekir.
Bilginin, her türlü yatırım aracından daha kıymetli olduğu günümüzde, insanların bilgilenmeye, saniyesi yüzlerce dolara malolan televizyonculuğun da rating'e yani izleyiciye ihtiyacı var.
Eğer, hoşça vakit geçirtirken bir şeyler öğretmeyi de başarabilirsek, çok önemli bir mesafe katetmiş oluruz.
Genelde, "Neden herkes sporu konuşuyor da, çok daha hayati olmasına karşın eğitimi konuşmuyor?" diye sürekli yakınılır. Aslında bu konuda kabahati hiç uzaklarda aramaya gerek yok. Kabahatli, Türk toplumu olarak bizleriz.
"Medya mı toplumu, yoksa toplum mu medyayı etkiler?" Bu ilişki, yumurta tavuk ilişkisine benzer. Bu konuda birisi, diğerini daha fazla etkiliyor demek yanlış olur.
Eğer bugün, gazetelerde spora 3, 4 sayfa yer ayrılıyor, televizyonlarda da spor programlarından geçilmiyorsa, gerekçesi sizlersiniz. O sayfalar ve o programlar, "sizler istiyorsunuz" diye yayına konuluyor.
Eğer, aile meclislerinde, okul aile birliklerinde, dost sohbetlerinde gösterdiğiniz duyarlılığın yarısını, medya için de gösterseniz, bugün bütün gazetelerde eğitim sayfası, bütün kanallarda da eğitim programı olurdu.
İçinizden, "Gazetelerde eğitim sayfaları, televizyonlarda da eğitim programaları var da biz mi izlemiyoruz!" diyenleriniz çıkabilir. Hatta, "Spora ayrılan yer ve zaman kadar, eğitime, bilime, bilgilenmeye ayrılsın, birkaç yıl sonra, toplum, spor kadar eğitimi, bilimi de konuşmaya, tartışmaya, izlemeye başlar" diyenleriniz de olabilir...
Öyle ya da böyle, eğitimin Türkiye gündeminin ilk sıralarına oturması gerekiyor. RP ve bazı tarikatlar, bugün, Türkiye'nin kaderinde söz sahibi olma noktasına, eğitime verdikleri önem sayesinde geldiler. Clinton, dünya liderliğine giden yolun eğitimden geçtiğini söylüyor...
Milliyet olarak, yıllardır, yılmadan eğitimin önemini anlatıyoruz. Eğitime gönül verenlerin sayısı, taş atılan durgun sudaki halka gibi giderek büyüyor. Ama yeterli değil. Diğer kurum ve kuruluşların da eğitime sahip çıkması gerekiyor.
Kanal D, bu konuda KARNE'yle ilk adımı attı. Umarız arkası da gelir.
KARNE'de, bugün, sütüdyo konuğumuz Barış Manço. Öğretim hayatının üçte ikisini yabancı dille yapan Manço'nun bu konuda çok önemli tespitleri var. Kolejler sınavıyla ilgili son gelişmeler, Robert Lisesi, medyada şiddet, bilgisayar korsanlığı, İngiltere'de öğretmenlerin nasıl değerlendirildiği, sempatik, antipatik uluslar, vandalizm ve karne intiharı gibi pek çok güncel ve renkli konu var. Haftanın karnesini ise Başbakan Erbakan'a verdik. Bakalım beğenecek misiniz?..
(KARNE, bugün, 11.20, Kanal D)