Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Küresel krizin eğitimi de vuracağına yönelik ciddi sinyaller gelmeye devam ediyor. Eğitim sektöründen kiminle konuşsanız panik halinde. “Önümüzü göremiyoruz” diyorlar, başka bir şey demiyorlar. Hemen hepsinin şikâyeti farklı. En belirgin olanlar ise kitlesel. Çok sayıda öğrenci, öğretmen ve veliyi ilgilendirenler.
Bir öğretim kurumu zora girdiğinde, sadece sahibinin ya da sadece o okulun zora gireceğini düşünmek safdillilik olur. En ufak bir kriz bile tetikleyici olur ki, nerede duracağı hiç belli olmaz.
Birileri her ne kadar görmese de sektörde alarm zilleri çalıyor. İşte bunlardan bazıları:
-  Öğrenci bursları giderek artan oranda kesiliyor
-  Harç kredisini yatıramadığı için kayıt yenileyemeyen öğrenci sayısı artıyor
-  ÖSS başvuruları geçen yıla göre 200 bine yakın azaldı
-  Kolej ve dershanelerde ödenmeyen senet sayısı, kurumları etkileyecek boyutlara geldi
-  Öğretim kadroları daraltılıyor
-  Özel okullara başvurular azalıyor
-  Çalışanların ücretleri donduruluyor

Vergi oranları indirilsin
Daha önce de yazdık, bir kez daha uyarıyoruz. Eğer önlem alınmaz ise eğitimin genelinde, özellikle de kolej ve dershanelerde ciddi krizler yaşanabilir. Bu da yüz binlerce insanı mutsuz etmenin ötesinde bir işe yaramaz.
Bakanlar şu günlerde Başbakan Erdoğan’ın yapacağı kabine değişikliğine odaklandıkları için sorulanlar umurlarında değil. Aylarca seçim boşluğu vardı, şimdi de hükümet değişikliği. Ne olacaksa bir an önce olsa da herkes işine gücüne baksa. Ama nerdeee...
Yabancı okullar için başvurular başladı, bitti. Özel Türk liselerine nasıl öğrenci alınacağı ise tam bir muamma. Yeni bir sınav mı yapacaklar, yoksa SBS’ye göre mi öğrenci alacaklar? Henüz belli değil. Çünkü başta Bakan Çelik’in kendisi olmak üzere herkes bir değişim bekliyor. Yani bir anlamda pek çok bakanlıkta işler sekteye uğramış durumda.
Eğitim sektöründe krizin derinleşmemesi için acil önlemlerin alınması zamanı geldi de geçiyor. İlle de bir kriz mi bekleniyor! O zaman iş işten çoktan geçmiş olmaz mı?..
Özel okul ve dershane sahipleri, aldıkları her 100 liranın 50 lirasının vergi olarak devlete gittiğini söylüyor. Ne kadar doğru ne kadar yanlış bunu Maliyeciler bilir. Ama genel kanı bu yönde.
Olaya bir de şu açıdan bakmak gerekir. Özel okullardaki öğrenciler, kriz nedeniyle devlet okullarına yöneldiklerinde, ortada zaten vergi alınacak bir durum kalmayacak. Bu yüzden, kriz geçinceye kadar en azından bir iki yıl, özel okul, vakıf üniversitesi, dershane, kurs ve benzeri öğretim kurumlarındaki vergi oranları inebileceği en asgari düzeye çekilemez mi? Yoksa batan kurumları yeniden canlandırmak çok zaman alabilir.

ÖSS başvuruları
Üniversiteye giriş başvurularının 200 bine yakın azalması, farklı gerekçelerle açıklanabilir. Ama en önemli neden, üniversiteli işsiz sayısının artması ve katsayı sorununun çözülmemesidir. Gençler giderek “Okusak ne değişecek ki?“ noktasına geliyorlar. Bu konu üzerinde ciddiyetle düşünmek gerekir. Üniversiteye küsen gençleri yeniden kazanmak zaman alabilir.
Bugüne kadar üniversite önündeki yığılma azalsın demiyor muydunuz, işte azalıyor. “Buna üzülmek değil sevinmek gerekir” diyenler çıkabilir. Ama onlara şunu hatırlatırız.
Bir mesleğe yönelerek üniversiteden vazgeçmek ile “Okusak ne değişecek ki?” noktasına gelmek arasında çok büyük fark var.
Birinde hayata kısa yoldan atılmak söz konusu, diğerinde ise kırgınlık.
Devleti yönetenler açısından belki bunlar önemsiz ayrıntılar olabilir ama kişiler için o kadar önemli ki!...
Özetin özeti: Eğitimi önemseyenleri ne olur ciddiye alalım...