Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

İSTANBUL 'da dün eğitim adına sevindirici bir sempozyum vardı. Tınaz Titiz'in Beyaz Nokta Vakfı düzenledi.
Cumhurbaşkanı Demirel 'de katılacaktı ama, eğitimden daha önemli işleri vardı ki, kendi himayesinde yapılan böylesine gerekli toplantıya katılmadı.
Sempozyomun konusu : ezbersiz eğitim'di. Ama, eğitimin geneldeki bütün sorunları da, bu arada tartışıldı.
Bir bütün olarak değerlendirildiğinde, başlı başına yapılmış olması bile çok önemli bir gelişme. Ancak, ezbersiz eğitim adına ne eleştiri yapıldıysa, sempozyumda fazlasıyla yaşadık.
Örneğin 10'da başlaması gerekirken 10.25'e sarkan ve akşam geç saatlere kadar süren uzunca bir maratonda kürsüye, konuşmacılardan biri indi bir diğeri çıktı. Eğer not almasaydım, diğer konuklar gibi ambale olmaktan benimde kafamda tek birşey kalmış olmayacaktı.
Halbuki mevcut sistem yani, öğrenciye aşırı yüklenme en ağır şekillerde eleştirilmişti. Bu kez öğrenciye değil, ama izleyenlere yüklenildi.
Kimin neyi ne kadar algıladığı, ne kadarını kafasında yorumladı hiç dikkate alınmadı.
Özetin özeti, neler eleştirildiyse fazlasıyla yapıldı. Sepozyumun teorik notlarını önümüzdeki günlerde daha ayrıntılı bir şekilde ele alacağız. Ama şu ilginç notları mutlaka sizlere aktarmak istiyorum:
* Eğitimin başkalarına saygı olduğu sık sık vurgulandı ama, 15 dakika için kürsüye çıkanlar yarım saatten önce inmedi.
* İmam hatiplerin ortaokul bölümlerinin diğer ortaokullardan iki ders dışında hiçbir farkı olmadığını söyleyip, solonu terkeden Milli Eğitim Bakanı Sağlam diğer konuşmacılar tarafından sık sık eleştirildi. Ve eleştiriler kuvvetli alkış aldı.
* Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen'nin mevcut eğitimi dramatize eden üç dakikalık video filmi teknik nedenlerle gösterilemeyince, tıpkı eleştirildiği gibi hayali olarak sözlü anlatıldı.
* Cumhurbaşkanlı'ğı başdanışmanı Prof. Dr. Bozkurt Güvenç , bildirisini tepegöz'le göstererek konuştu. Ve böylesi eğitim araçlarının sınıflara girememesinden yakındı. Anlaşılan başdanışman hala 20 yıl öncesinde. Bilgisayarlardan, internet'ten hiperaktif CD rom ve CDI'lardan haberi yok...
Sempozyumda Milli Eğitim eski Bakanlarından, Marmara Üniversitesi eski Rektörü Orhan Oğuz 'la yanyana oturuyorduk.
Kendi bakanlığı döneminde yani 1970'lerde mesleki eğitimle birlikte ezbersiz eğitimi'de, gündeme getirdiğini ve o gün bu gündür, tıpkı 8 yıllık eğitim gibi tartışılmaktan öte hiç birşey yapılmadığını söyledi.
Sonuç olarak ezbersiz eğitim sempozyumunda," biz söyledik oldu" mantığıyla önemli olanının "anlaşılmaak" değil, ""söylenmiş olması" gerektiğini (!) bir kez daha gördük. Bir kez daha yaşadık.
Ezbersiz eğitimin panzehiri, "eleştirel düşünce eğitim " olduğu için ben de konuşmamda ve bugünkü yazımda bu hakkımı kullanıyorum.
Yapılmış olması bile çok önemli gelişme, ama çok daha iyi olabilirdi.
Elle tutulur bir tarafı olmayan mevcut sistemi "dayatmacı" olarak nitelendiren bazı konuşmacıların, kendi görüşlerini, tek doğru gibi, dayatmaları da sempozyomunun bir başka renkli yönüydü.
Teşekkürler Titiz mücadeleye devam...