Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Son haftaların en önemli gerginlik konularından biri de iktidar-medya gerginliğiydi. Tıpkı diğer güncel konular gibi bu gerginliği de Genç Bakış’ta ele aldık. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde gerçekleşen programda, kafalara takılan tüm sorulara cevap arandı. Başbakan Erdoğan’ın sık sık dile getirdiği gazete boykotu ve Maliye Bakanlığı’nın astronomik vergi cezası destek bulmadı. Aksine, konuşmacılar, öğrenciler ve izleyiciler tarafından sert bir şekilde eleştirildi. Seçim öncesinde, gündemi değiştirme ve siyasi baskı yöntemi olarak nitelendirildi.
SMS anketinde, Başbakan Erdoğan’ın yalan haber ya da başka gerekçelerle gazeteleri boykot çağrısının onaylanıp onaylanmadığını sorduk. Yüzde 22 Evet, yüzde 78 Hayır çıktı.
Geniş bir konuk yelpazemiz oldu. Program konuklarının yanı sıra halktan ve Ertuğrul Özkök, Hasan Pulur, Güneri Cıvaoğlu, Mehmet Ali Birand, Enis Berberoğlu, Ahmet Hakan’dan röportajlar aldık.
Ama çok daha enteresan olanı, Doğan Grubu’ndan ve diğer gruplardan pek çok gazetecinin, böyle önemli bir konuda, “Aman bizden uzak dur” tavrıydı!
Hemen her sorunun gündeme geldiği programda gergin anlar da yaşandı. İşte satırbaşları:

Gazete boykotu destek bulmadı

Ali Sirmen - Cumhuriyet gazetesi yazarı
- Bir ankete göre Türkiye’nin yüzde 70’i okumuyor. Okumayan ve cahil bir toplumla karşı karşıyayız. Cehalet üzerine saltanat kurmuş bir iktidar tabii ki okumayın der.
- Karşımızda tüm medya tarafından şımartılmış bir başbakan var. Bugüne dek çok şey görmezden gelindi.
Deniz Feneri ancak Almanya’da ayyuka çıktıktan sonra gazetelerde yer aldı. Oysaki ondan önce baskı altında tutulan, yok olmaya terk edilen Kanaltürk’te bu olaylar yayımlandı.
Başbakan da soruyor: “Neden bugüne kadar bunları söylemiyordun, bunun altında başka bir şey mi var?” Ama tabii ki demokratik bir mantıkla değil düz mantıkla soruyor.
- AKP’nin lideri, sosyal demokrat olduğunu söyleyen CHP liderinden daha zeki ve AKP’nin izlediği yol ve yöntemler daha akıllıca.
- Asla kimseye aptal demiyorum. Ama yüzde 50’sinin ilkokul düzeyinde eğitime sahip olduğu bir toplumda iktidar olan herkes cehalet üzerine iktidar kurar. Hangi parti olursa olsun.
Orhan Erinç - Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı
- Gazetecinin kaybedecek bir şeyi yok ama siyasetçinin kaybedecek çok şeyi var. O yüzden siyasiler hep iyi taraflarının yansıtılmasını istiyorlar.
- Gazetecinin görevi, eleştirmek. Bu nedenle ortam geriliyor.
- Eskiden en hızlı dönem Demokrat Parti’nin son dönemiydi. Ama o dönemde bile muhalefet ve iktidar zaman zaman yan yana gelir anlaşır, bahar havası denen mola dönemleri yaşanırdı. 2002’den bu yana bahar havası molası verilmiş değil. Sürekli bir gerginlik söz konusu.
Serdar Turgut - Akşam gazetesi yazarı
- Başbakan’ın alma dediği gazetelerin tirajı artar. Hürriyet’in ve Milliyet’in de tirajları artacak. Daha önce de bu böyle oldu.
- Görmediğiniz, duymadığınız çok şey var. Şu anki durum askeri rejimden daha kötü.
- Türkiye’de özgür basın filan yok. Basın özgürlüğü konusunda faşistik bir düzen var. Darbe döneminde bile Türk basını bu kadar baskı altında olmamıştır.
- Olur da Doğan Grubu’na el konulursa Türkiye faşist bir rejime gider. Bu nedenle ben, mahkemelik olmama rağmen Hürriyete yapılan bu haksızlığa karşı duruyorum.
- Emin Çölaşan’ı Akşam gazetesinde yazdırmak istedim ama bu konudaki çalışmalarımı bu hükümet engellemiştir. Gayri resmi ve sizlerin duymadığı inanılmaz baskılar yaptılar. Bilinmeyen çok şey var.
Ahmet Özal - Eski Başbakan, Cumhurbaşkanı oğlu
- Hamama giren terler. Bunu kabul etmek lazım. Tabii ki zaman zaman özel hayatınız da haber olacaktır. Bizim de hakkımızda çok haberler yapıldı. Ama hiçbir zaman bugünkü noktaya gelinmedi.
- Tayyip Erdoğan 1994’te belediye başkan adayı iken basın tarafından desteklenmedi ama kazandı. Halk her zaman basının dediğini yapmıyor.
- Hiçbir başbakan basının desteği konusunda Tayyip Erdoğan kadar şanslı olmadı.
- Adalet sisteminin bu kadar siyasallaştığı, baskı rejiminin hâkim olmaya başladığı bir ortamda ben milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasına da karşıyım. Onları da içeri alırlar.
Masum Türker - TURMOB Başkanı
- Doğan Grubu’na kesilen vergi cezasında teknik olarak ve yorum olarak cezalandırılacak bir durum yok.
- Hükümet, mükellef hakkının getirilmesine ve bağımsızlaşmasına sıcak bakmıyor. Çünkü baskı aracı olarak kullanıyor
- Şu anki durumda mükellefin itiraz hakkı yok. İnceleme elemanı denetim yaptığı zaman ceza bildirimi gelmeden önce raporun mükellefe ulaşması gerekir ki kendini savunsun. Bu olayda bu uygulanmamıştır.
- 30 Mart’ta zam bombardımanı olacak. Siyasiler seçimden önce gerçeği anlatamazlar, suçu da medyada ararlar. Ama medya olmazsa özgürlük olmaz.
Derya Sazak - Milliyet gazetesi yazarı
- Deniz Feneri ile ilgili yolsuzluklar ortaya kondu. Bunlar tabii ki haber yapılacaktı.
- Bunları haber yapmazsanız liderler güçlenir, Putin’leşir ve kapalı bir rejime doğru gidilir.
- 1984 ile 1987 arasında medyayı arkasına alan Özal ikinci iktidar döneminde neredeyse bir tek adam durumuna meyletti. 2.5 gazete kalacak sözü tarihe geçti. Erdoğan da böyle, ikinci dönem sendromu yaşıyor.
- Ancak Sabancı, Koç gibi birkaç büyük grubun karşılayabileceği kadar bir teminat yatıramazsanız, olayı mahkemeye götürüp kendinizi savunamazsınız bile.
Özetin özeti: Kamuoyu gerginlik değil, karşılıklı saygı istiyor.