ÜNİVERSİTELERDE gergin günler yaşanıyor. Her an moral bozucu olaylar yaşanabilir. Rektörler, polis, veliler ve öğrenciler tedirgin. Aklı başında, sağduyulu hiç kimse, ne bir kez daha şiddet olaylarını yaşamak istiyor, ne de derslerin engellenmesini.
1.5 milyon genç, üniversiteye girmek için yoğun çaba harcarken, üniversiteli olma şansına sahip olanların, öğrenim hakkını engellemeye hiç kimsenin hakkı yoktur.
Üniversiteler, siyasi istikrarsızlıktan en fazla etkilenen kurumların başında geliyor. Toplumsal huzursuzlukların her türlüsünü orada görebilirsiniz. Bazen iyi niyetlerle, bazen de provokasyonlarla.
Üniversite ve gençliğin, hemen hemen her iktidar tarafından, potansiyel suçlu gibi görülerek, her fırsatta üzerine gidilmesi, her on yılda yaşanan olayların bir başka nedenidir.
İddia edildiği gibi üniversitelerde yaşanan olaylar, çok küçük bir azınlığın işi olabilir. Çağdaş bir eğitim isteyen sessiz çoğunluğun, çıkarlarını kollayamadıkları da söylenebilir.
Aynı şekilde, polisin zaman zaman taraf tuttuğu, bazı hocaların öğrencileri tahrik ettikleri de iddia edilebilir.
Ama, hiçbir gerekçe, çok kısıtlı olanaklarla, çağı yakalama mücadalesi veren üniversite ve gençlerimizin önünü tıkamamalıdır.
Üniversitelerin huzuru, her zaman olduğu gibi, polise havale edilmemelidir. O noktaya gelinceye kadar, sorunlar kartopu gibi büyümeden, çözüme kavuşturulmalıdır.
Coğrafi sınırların kalktığı 2000'li yıllarda, gençlerimizin dünyadaki diğer yaşıtlarıyla, eşit koşullarda mücadele verebilmeleri için kavgaya, dövüşe değil, huzura ve çok daha fazla çalışmaya ihtiyaç var.
Büyüklerimiz çocuklarımızı, gençlerimiz de kendilerini, biraz olsun düşünüyorlarsa, "Bilgi Çağı"na ayak uydurmak zorundalar.
Siyasiler, farklı noktalardaki gençlik dernekleri, öğretim üyeleri, yöneticiler, YÖK ve veliler, artık uzlaşma noktasında bir araya gelmeliler.
Üniversite gençliğinin pek çok problemi var. Bunların artık görülmesi zamanı geldi de geçiyor. Yaşanan her şiddet olayı bu sorunların tartışılmasını ve çözüme kavuşturulmasını sürekli olarak erteliyor.
Üniversitelerden artık üzücü haberler değil, sevindirici haberler bekliyoruz.
İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bülent Berkarda, bakın bu konuda ne diyor:
"İstanbul Üniversitesi'nde son günlerde yaşanan şiddet olayları derin bir üzüntü ve kaygı uyandırmıştır. Militan gruplar, gerçekte üniversiteyle ilgisi olmayan bahanelerle huzuru bozmakta, öğretim ve eğitimi engellemeye ve anarşik bir ortam yaratmaya çalışmaktadırlar. Öğretim üyelerimizin ve öğrencilerimizin sağduyuları ve gayretleriyle bu devrenin aşılacağına inanıyoruz..."
Biz de Prof. Berkarda gibi sağduyunun galip gelmesini canı gönülden diliyoruz.
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025