Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

KESİNTİSİZ 8 yıllık temel eğitim konusunda kafalar karmakarışık. Kimin söylediği doğru, kiminki yanlış, anlayana aşkolsun.
Herkes ağzında bir şeyler geveliyor ama, hepsi kulaktan dolma. Esas konuşması gerekenler ise sus pus. Onlarca eğitim fakültesi, yüzlerce eğitim profesörü susuyor, sanki İslami eğitim söz konusu imiş gibi imamlar, müftüler, radikal dinciler fetva veriyor.
En büyük yanlışı da Başbakan, Milli Eğitim Bakanı gibi devleti yönetenlerle, demeç gazeteciliğinin ötesine geçemeyen medya yapıyor.
Erbakan, "8, 10 yıllık kesintisiz eğitim dünyanın hiçbir yerinde yok" diye üfürüyor, Mehmet Sağlam, "Anadolu liselerinde yabancı dil kaldılacak, sınavlar yapılmayacak, ilkokullar bu yıl mezun vermeyecek" diye aklına geleni söylüyor ve "yalanlar" hiç araştırılıp, soruşturulmadan manşete çıkartılıyor.
Medya böyle de, muhalefet farklı mı? Günlerdir temel eğitim konusu tartışılıyor, bir tane aklı başında milletvekili çıkıp da, bu işin doğrusunu, yanlışını ortaya koyuyor mu?
Müslümanlığı olduğu gibi, dini eğitimi de tekeline alan, kendileri gibi düşünenleri "inanan", farklı düşünenleri ise kafir ilan eden RP zihniyeti, bugünkü konumuyla, dinimize yarar değil zarar veriyor.
Daha önce de defalarca yazdım. Türkiye'de din eğitimi konusunda zaafiyet var. Eğer gerçek anlamda din eğitimi verilse, insanlar, zaten Refah'a yaklaşmaz. RP'nin din adına değil de, politika adına hareket ettiğini çok daha iyi anlar ve ondan uzaklaşırlar.
Dün de yazdığım gibi, Türkiye yanlış bir yöne gidiyor. Başta DYP ve ANAP olmak üzere herkes, RP'ye karşı çıkıyoruz derken onların politikasına destek veriyor.
ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın dün açıkladığı üç kadameli uygulama planı, RP'nin istediğinden çok daha fazlasını öngörüyor. 8 yıllık temel eğitim aşamasında dini eğitimin sözkonusu olmaması gerekirken, o fazlasıyla getiriyor. Allah akıl fikir versin demekten başka bir şey aklıma gelmiyor.
İnsanların, gerçek anlamda din öğretimi almasını canı gönülden destekliyorum. Bizim karşı çıktığımız, din eğitimi, öğretimi adı altında, din gibi kutsal bir kurumun bile siyasetçilerin politik amaçlarına alet edilmesi.
Kuranı Kerim, "oku" diye başlıyor. Ama İslam ülkeleri, okuma yazma oranının en düşük olduğu ülkeler. Kuranı Kerim'de "düşünün, aklınızı kullanın" diye tam 136 ayat var ama, din bezirganlığı yapanlar, insanları düşünmekten alıkoymak için elinden geleni yapıyor. Yine dinimiz, "İlim Çin'de de olsa gidin" diyor ama, aynı bezirganlar, bırakın en uzağa gitmeyi, en yakındakini bile araştırmayı, soruşturmayı engelliyor.
Benim önerim, din öğretiminin, tarikatlara, hurafelere, politikacılara bırakılmadan, devlet tarafından en sağlıklı şeklide yapılması. RP bu konuda samimi olsa, imam hatiplerdeki 3, 5 yüzbin öğrenciyle değil, 15 milyon öğrencinin din konusunda daha iyi eğitilmesi için çaba sarfeder.
8 yıllık temel eğitim, insan olmanın, vatandaş olmanın bir gereğidir. Bu çerçevede, diğer dersler gibi, Kuranı Kerim, İslamiyet ve diğer dinler kıyaslamalı olarak ele alınmalıdır. Arapça ve Kuranı Kerim'in, diğer mesleki dersler gibi temel eğitimde başlaması yanlıştır. Öğrenci, eğer dini eğitime yönelmek istiyorsa, tıpkı, mühendisliği seçenlerin ek matematik dersleri aldığı gibi takviye Din Kültürü ve Ahlak dersleri alabilir. İmam hatibe girdikten sonra da istediği kadar dini ders verilebilir. Kuranı Kerim'in emrettiği gibi akıl ve ilimle, Allah'ın yarattığı en kutsal varlık olan insanı, kul, köle, mürit konumuna düşürmeden...