Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

HEPİMİZİN BAŞI SAĞOLSUN

Mehmet Ali Birand, yazılı ve görsel basının sembol isimlerinden birisi.
Son birkaç gündür de yaşam mücadelesi veriyordu.
Komadan çıkıp bir an önce işinin başına dönmesini canı gönülden diliyorduk.
Bugüne kadar yüzlerce gazeteci ile çalıştım. Onun kadar işini sahiplenen 10 tane isim sayamazsınız.
Önceki gün ameliyata girerken bile yazısını ihmal etmedi, son güne kadar haberleri okudu.
Toparlanıp dönmesini çok bekledik ama olmadı, hepimizin başı sağolsun.
Uzun süredir, çok ciddi bir hastalığın pençesinde ama o dahi işine olan sadakatini engellemedi.
Yatmak bana yakışmaz dedi ve her seferinde dimdik ayaktaydı. Ama bu kez başaramadı.

Torun delisiyim
Kendisini defalarca Genç Bakış’a konuk ettik. En sonuncusu, birkaç ay önceydi ve doğum günüydü. Ama aslında o başta olmak üzere hepimiz de biliyorduk ki o bir veda programıydı. Çok farklı sürprizlerimiz vardı ama onu en fazla heyecanlandıran torunu oldu. O sahneye geldiğinde çocuklar kadar şendi. “İşte yeni sevgilim“ dediği torununu öptü, kokladı, hoplattı, zıplattı, gözlerini gözlerinden ayırmadı. Kendisini şaşkınlıkla izleyen bizlere de şu açıklamayı yapma gereği duydu:
“Hayatta torun delisi olanlarla çok alay ederdim. Ben bin beter oldum. Yaptığım şirinlikleri görseniz bazen koskoca adam bunları yapar mı diye utanıyorum...”
Ve torunu Umberto Ali dedesiyle hep gurur duyacak.

YGS’ye rekor başvuru
24 Mart’ta gerçekleşecek üniversite birinci basamak sınavı YGS’ye bir milyon 923 bin aday başvurdu. Ama daha ilginci, bu adaylardan, 560 binin önceki yıllarda bir yüksek öğrenim kurumuna yerleşenlerin olması. Bunun anlamı, sınav sistemi, öylesine yanlış ki, kazananlar bile halinden ve yerinden memnun değil...
Adaylardan 870 bini kız, bir milyon 52 bini de erkek.
Peki bu adaylardan ne kadarı üniversiteli olacak?
Genel kontenjanlara bakarsanız, her dört adaydan birisi için üniversitelerde yer var. Ama öylesine...
Geçen yıl 170 bin kontenjan boş kalmıştı. Kazananların yeniden sınava girdikleri de göz önünde bulundurulduğunda, bu yıl da durum farklı olmayacak. Yani kazanıldığında sevinilen ve mezun oluncaya kadar devam edilen toplam kontenjan sayısı 100 bini geçmez.
Bunun anlamı da şu:
Eğer iyi bir üniversite, iyi bir bölüm ve iyi bir gelecek istiyorsanız, iki milyon aday arasında ilk 100 bine, bilemediniz, ilk 150 bine girmeniz gerekiyor!..

Hani kapanacaklardı?
Dershanelerin 2013’te kapanacağını, bizzat Başbakan Erdoğan açıkladı. Ama görünen o ki, Başbakan Erdoğan’ın bu direktifi, gereği yerine getirilemeyeceği için yine havada kalacak.
Çünkü dershaneler gelecek öğretim yılı için çoktan kayıtlara başladı.
Ve bu konuda velilerin kafaları karma karışık.
Gidip kayıt yaptırsınlar mı, yaptırmasınlar mı?
MEB, her zaman, her konuda olduğu gibi yine sessizliğini sürdürüyor. Kapanacak ya da kapanmayacak yönünde, kesinlikle bir açıklama yapmıyor.
Sürekli bir çalışmadan söz ediliyor ama bir türlü arkası gelmiyor.
En son, aralık ortalarında bu yönde bir açıklamanın yapılacağı vurgulanmıştı ama ocak ortasına geldik hala bir gelişme yok...

Beleş notlar
Bu konuyu defalarca yazdık. Zaten veliler de mahkemeye gitti. Ama iş artık eğitime zarar verme noktasına geldi. Niye mi? İşte cevabı:
“Uygulanması, geçen yıl Danıştay tarafından ertelenen ama bu yıl dayatılan Orta Öğrettim Başarı Puanı’nın Üniversite sınavlarındaki puana katkı sistemi, bizleri son derece rahatsız ediyor.
Öğrencinin diploma puanı 500’lük sisteme çevrilip 0.12 ile çarpılınca ortaya çıkan, örneğin 90 Puan=450 Puan X 0.12: 54 puan, net olarak YGS VE LYS Puanına eklenecek.
İyi güzel de dönemin sonunda özeli, Anadolusu, klasik liselisi tüm öğretmenler, öğrencilerinin mağdur(!) olmaması için çocuğun çalışma düzeyinin çok üstünde not veriyor.
Bu da tembel öğrenciyi daha çok tembelliğe, çalışkan öğrenciyi de rehavete itiyor.
Tabii öğretmen bunu çaresizlikten yapıyor.
ÖSYM derhal bu konuya akılcı bir çözüm getirmelidir.
Zaten düşük olan lise eğitim düzeyinin yerlerde sürünmesine izin vermemelidir.
Bu konuya eğrilirseniz, büyük bir eğitim faciasını önlemiş olursunuz.
Bakanlık ve ÖSYM, Türkiye gerçeğini görmeyecek kadar kör mü?..”
Özetin özeti: Eğitimde kalite daha ne kadar yere düşecek!..