İstanbul Üniversitesi’nde çok yakında rektörlük seçimi var.
Şimdilik 4 aday söz konusu. Biri rektör Yunus Söylet, diğeri kıdemli rektör adayı Faruk Erzengin diğer ikisi de İbrahim Keleş ve Raşit Tükel.
Dördü de tıpçı.
Zaten aksi olsa şaşırtıcı olurdu... İÜ’de rektörlük yarışı her zaman renkli olur. Ama sanki bu kez biraz agresif geçiyor.Umarız üniversiteye zarar verir noktalara gelmez...
İstanbul Üniversitesi, sıradan bir üniversite değil. Kimler geldi, kimler geçti, kimleri mezun etti. Bazen bir uçtan ötekine gitti.
Bazen de bırakın dünyaya, Türkiye’de olan bitenlere bile sırtını döndü.
Devasa bütçesi, inanılmaz sayıda öğrenci ve öğretim üyesi kadrosu var. Pek çok bakanlık, kurum, şirket onun yanında cılız kalır. Tipik bir halk üniversitesi. Elit değil. Ama dünyanın en iyi üniversiteleri sıralamasına her defasında giren de yine o. Her ne kadar kendisini yaşlı ve hantal bulunlar olsa da o hâlâ üniversite deyince akla gelen ilk isim, ilk imge.
Peki bu süreçte, yani seçim yarışında, üniversiteyi daha ileriye taşıyacak, dünya markası haline getirecek projeler mi konuşuluyor, yoksa incir çekirdeğini doldurmayacak tartışmalar mı yaşanıyor?
Keşke İÜ için yeni misyon ve vizyon tartışmaları gündeme gelse, ilk 100 için sözler verilseydi. Vakıf üniversitelerin sağmal ineği olmaktan nasıl kurtarılacağı anlatılsaydı...
Her şeye rağmen İstanbul Üniversitesi ile gurur duyuyoruz.
Ve rektörlük seçimi sonrasında, ciddi anlamda şaha kalkacağına da canı gönülden inanıyoruz.
Çünkü artık rekabet zamanı ve onlar buna hazır... Diğer üniversitelere de bizden hatırlatması:
İÜ’nün hodri meydanı, başkalarına benzemez. Ezip geçer. Bu yarışa hazırlıklı olmanızda yarar var...