EĞİTİM konusu, Türkiye'nin gündemine hiç böylesine yoğun bir şekilde gelmemişti. Bunun için MGK'ya mı, yoksa imam hatiplere mi teşekkür etmek gerekiyor bilmiyorum. En iyisi, her iki tarafa da, öyle ya da böyle olsa da eğitimi düşündürdükleri için şükranlarımızı sunarız.
Ama öylesine gelişmeler oluyor ki, şaşıp kalıyoruz.
Şu anda gelinen nokta: MGK kaş, yapayım derken göz çıkartmak üzere. Kesintisiz 8 yılı öngörürken, herhalde, tüm okulların imam hatiplere dönüşeceğini akıllarının ucundan bile geçirmemişlerdir.
Milli Eğitim Bakanı, günlerdir bölük pörçük söylediği sözleri, dün nihayet netleştirdi. İmam hatip liselerine gitmek isteyenler, ortaokullarda, şu anda olduğu gibi, Arapça ve Kur'an - ı Kerim derslerini seçmeli olarak alabileceklermiş.
Böylesine sinsice bir plan olamaz. Değil böyle bir planı uygulamaya koymak, düşünülmesi bile, olayın hangi boyutlara sürüklenmek istediğinin açıkca bir kanıtıdır.
Diyelim ki, uygulamaya kondu. Milli Eğitim'deki dinci kadrolaşmanında etkisiyle bir milyon öğrenci, bu dersleri seçti. Ancak imam hatiplere 150 bin öğrenci alınacak, Geriye kalan 850 bin öğrenci ne olacak?
Öğrendikleri belleklerinden mi silinecek?
Ayrıca, diyelim ki, muhalefetin istediği gibi, diğer tüm meslek liseleriyle birlikte, imam hatiplerin de ilahiyat fakülteleri dışında başka fakültelere girmelerine kısıtlama getirilsin.
Getirilsin, getirilsin de, ne kadar sürecek. Önemli olan o. Aradan beş yıl geçmeden, bugüne kadar olduğu gibi, siyasi istismar yapılarak, üniversite kapıları sonuna kadar açılacaktır!..
Benzer bir durum 70'li yıllarda İtalya'da yaşandı. Bizdeki gibi üniversite önünde aşırı yığılma olunca, Çiller'in sık sık söyleyip de yapamadığını, gerçekleştirip, herkesi üniversiteye aldılar. Ama bir şartları vardı: Üniversiteye herkes girebilir, hatta herkes mezun olabilir ama, mesleklerini icra edebilmeleri için örneğin doktor, mühendis, hakim olabilmeleri için yeterlilik sınavını başarmaları gerekiyordu. Birkaç yıl böyle devam etti. Ama, öylesine bir yığılma ve baskı unsuru oldu ki, hem herkese üniversite hayaline son verildi, hem de bütün şipşak mezunlara, yeterlilik sınavına girmeksizin, meslek yolu açıldı.
Şimdi Türkiye'de yaşanacak olan da budur. Önce, seçmeli denip, hemen hemen bütün öğrencilere, Arapça ve Kuran - ı Kerim verilecek, ardından da, üniversiteye girişlerini sınırlama getirilecek deyip, kapılar sonuna kadar açılacak.
Türkiye bu tür ucuz hesapları defalarca yaşadı. Yaşamaya da devam ediyor. MGK'nın dünkü toplantısında, 8 yıllık kesintisiz eğitimin ele alınmamasını, hangi açıdan değerlendirmek gerekiyor? Gerginliğin düşürülmesi için bir dondurma harekatı mı, yoksa hükümete, bu işi sulandırmayın mesajı mı?..
Bekleyip göreceğiz...
Bu arada, Anadolu liseleri ve kolejlerle ilgili nasıl bir düzenlemeye gidilecek, anlayana aşkolsun...Galiba Altan Öymen'in bakanla ilgili tespiti çok doğru...
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025