Diyalog Bunlardan biri de CHP Sinop Milletvekili Engin Altay. Altay'ın dikkat çektiği noktalar çok vahim. "AKP, Türkiye Cumhuriyeti'nin eğitim sistemini 100 yıl öncesi gibi ikili kaotik bir yapıya dönüştürme girişimi içinde" diyor ve ekliyor:"Anlaşılıyor ki AKP, okulları bütünüyle arka bahçeye çevirme konusundaki ihtirasını ısrarla sürdürmekte kararlı. Sözde reform şampiyonu Bakan Çelik'in en büyük başarısı, okullarımızdaki olumlu dokuyu bozmaktır..."Peki CHP Milletvekili Altay'ı böylesine rahatsız eden ne? Neden bu kadar karamsar ve Bakan Çelik'e böylesine ağır eleştirilerde bulunuyor? İşte gerekçeleri: Eski yönetmeliğin amaç maddesinde yer alan "görevin gerektirdiği niteliklere sahip eğitim personelinin atamaları" hükmünün yeni yönetmelikte olmaması nasıl bir zihni arka planın, daha açık bir deyişle, sinsi bir kadrolaşma anlayışının göstergesidir? Hukuk, liyakat, düzgün bir eğitim sistemi işletmek gibi kavramlar, iktidarın lügatinden çıkmış, onun yerini ben yaparım mantığı almıştır. Milli Eğitim Bakanlığı 1998-99 yılından itibaren AKP dönemine kadar, eğitim kurumları yöneticilerini sınavla seçerek belli bir niteliğe ve donanıma sahip kişilerin (hiçbir siyasi ölçüt olmadan) yönetici olmalarını sağlıyordu. Duyuruyla başlayan süreçte yönetici adayları hazırlanıyor, sınavlara giriyor ve sınav sonrasında boş bulunan okul müdürlükleri ilan ediliyor ve atamalar başarı sırasına göre yapılıyordu. AKP döneminde ise bu süreç izlenmedi. Yıllardır vekâletle yönetilen okullar var. Cuma günü çıkarılan yönetmelikte, sınav, başvuru, duyuru, nitelik, liyakat, yöneticilik formasyonu gibi kavramlar çıkartılmıştır. Herhangi bir ölçme değerlendirme kriteri yoktur. Tamamen sübjektif ve keyfiyete dayalı bir anlayış yönetmeliğe egemendir. Yeni yönetmelik idare hukukunun ilkeleri açısından birçok ilki içerisinde barındırmaktadır. Bir kuruma yönetici atama sürecinde herhangi bir duyuruda bulunulmaması, başvuru alınmaması bir ilktir. Atamalar resen bir makam tarafından yapılacaktır. Diğer bir ilk ise müdür atamalarının ilçelerde en üst amir olan kaymakamlar devre dışı bırakılarak ilçe milli eğitim müdürünün teklifi ve il milli eğitim müdürünün onayıyla gerçekleştirileceğidir. Oysa il idaresi kanununa göre, bu atama, kaymakamların görevleri arasındadır. Kaymakamlar ilçede devleti temsil etmektedir. İlçe milli eğitim müdürü, kaymakamın üstünde bir makamda mıdır ki kaymakamlar devre dışı bırakılmıştır? Diğer bir hukuksuzluk örneği ise atamaları bakanlığa bağlı olan yatılı okullar, fen ve anadolu liseleri gibi okulların yöneticiliklerinde 3797 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Teşkilat Kanunu'nda yer alan "Personel Genel Müdürlüğü'nün, okul müdürlerinin, atanmasında diğer birimlerle koordine sağlanır" hükmü unutulmuştur. Müdür dışındaki yöneticilerin valilikçe atanmaları kanuna aykırı bir hükümdür.Eğitim sistemi üzerinde bu denli oynamalar hiçbir siyasiye yarar getirmez. Olan sadece 20 milyona yakın öğrencimize olur. Amaç maddesinden yürürlük maddesine kadar tüm hükümleri hukuki yanlışlıklar içerisinde olan bu yönetmelik kuşkusuz yargıdan dönecektir... Bu konuda, sınav kazanıp yıllardır atama bekleyen yönetici adaylarından da benzer, yoğun tepkiler geliyor. Kazanılmış haklarımız ne olacak? diyorlar. Eski bakanlardan da bu konuda değerlendirme istedik. Bakalım onlar ne diyecek? Özetin özeti: Çelik'in yargıya ve etik değerlere olan saygısı ne ilk kez, ne de son kez tartışma konusu. O bunu seviyor. Oysa hukuk herkes için. Yargı ve yönetmelik ihlalini gerçekleştirenler de gün gelecek onlara sarılacak!.. aguclu@milliyet.com.tr Milli Eğitim'de idari kadrolarının pek çoğu vekâleten yönetiliyor. Atama yönetmeliği daha önce AKP tarafından değiştirilmiş, ancak yargıdan dönmüştü. Cuma günü Resmi Gazete'de yayımlanan yeni yönetmeliğin de yargıdan döneceğini iddia edenler var ve sayıları hiç az değil.