MİLLİ Eğitim Şurası, mayısta toplandı ve 8 yıllık kesintisiz temel eğitim için karar aldı. Aradan 8 ay geçti. Bırakın gündeme getirilmesi, getirenler Bakan Sağlam tarafından "dolduruşa getiriliyorsunuz" diye bir güzel azarlandı.
Ne zaman ki, Milli Güvenlik Kurulu, 8 yıllık zorunlu eğitimi gündeme getirdi, herkes, "zaten biz de istiyorduk" havasına girdi.
Hükümet, "8 yıllık eğitim, koalisyon protokolünde zaten vardı", diye olayı sahiplenirken, Milli Eğitim Bakanı Sağlam da, daha önce rafa kaldırdığı şura kararlarına sıkı sıkaya sarıldı. Sanki bu konuda daha önce tavır alan kendisi değilmiş gibi...
RP dışındaki siyasi partiler de ilk kez, 8 yıllık zorunlu eğitim için bir araya geldiler. Çalışmaları çok önceye dayanıyor. Kararlarını açıklamalarının MGK sonrasına rastlaması, tam anlamıyla bir talihsizlik. Keşke ellerini biraz çabuk tutsalardı da, MGK gölgesi altında kalmasalardı.
Bu arada sağcısı, solcusu, dincisi, ülkücüsü hemen hemen bütün kesimler, 8 yıllık zorunlu eğitimin faziletlerini anlatmaya başladı. Bu tabloyu görünce, herhalde, büyük bir ümide kapılıp, yasal düzenlemenin TBMM'den birkaç hafta içinde çıkmasına, artık kesin gözüyle bakabilirsiniz. İnşallah öyle olur. Ama ben pek ümitli değilim.
Çünkü, yine, uzun uzun 5 + 3 mü, yoksa kesintisiz 8 yıl mı, tartışmaları yapılacak ve sonuçta bir karınca boyu yol alınmayacak.
Bu konuda, eğer gerçekten olumlu bir sonuç alınmak isteniyorsa, Altan Öymen (CHP), Kaya Erdem (ANAP), Tahir Köse (DSP), Hasan Denizkurdu (DYP) ve 70 arkadaşının verdiği önerge mutlaka desteklenmelidir.
Bu konuda, hükümetin atacağı hiçbir adım, bundan sonrası için, inandırıcı olmayacaktır. Ayrıca, Milli Eğitim Bakanı Sağlam'a havale edilmeyecek kadar da, önemli bir konudur. Çünkü, Sağlam, yarın başka yönden bir rüzgar estiğinde, bugün söylediklerini kolayca unutabilir.
8 yıllık kesintisiz eğitim kararı, bu hükümetin devam edip etmeyeceği konusunda da, çok önemli bir ipucu olacak. Eğer DYP grubu, Milli Eğitim Şurası'nda ortaya koyduğu tavrı, ortağına kabul ettirebilirse, zaten hiçbir sorun yaşanmayacak. Ama eğer kabul ettiremez ve düne kadar savunduklarını bir kenara bırakıp RP'nin istekleri doğrultusunda hareket ederse, hiçbir konuda olmadığı kadar fire verecektir. Ki, bu da REFAHYOL'un sonu olacaktır. Aynı şekilde ANAP içindeki gizli RP'liler de su yüzüne çıkacaktır.
8 - 10 yıllık kesintisiz eğitim, çağımızın "olmazsa, olmaz" kurallarından biridir. Bunu geciktirmek, hiç kimseye onur kazandırmaz. Ama çıkması için çaba gösterenleri ve onu yasallaştıran bu dönem milletvekillerini, eğitim tarihimizde çok müstesna bir konuma getirir.
Bu arada bir yandan kanun hazırlıkları sürerken, bir yandan da uygulama yönetmeliği hazırlanmalıdır. Kanundan daha önemli olan odur. Örneğin, Anadolu liseleri kolejlerin durumu ne olacaktır? Orta bölümleri kapatılıp, kontenjanları liseye mi aktarılacak, yoksa ilokulu olmayanlar da ilkokul açıp ilköğretim okulu + lise haline mi dönüşecektir?
İmam hatiplerin ortaokullarına öğrenci alımı dondurulup, üç yıl sonra liseden itibaren mi öğrenci alınacaktır?
Şu anda ilkokul 4 ve 5. sınıfta öğrenim gören öğrencilerin durumu ne olacaktır?
Yönlendirme kaçıncı sınıftan itibaren ve hangi alanlarda olacaktır?..
Evet, sorular çok ve yasa TBMM'ye gelmeden bunların tartışılmasında yarar var...
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025