EĞİTİM sistemimizi çökertenler, sadece bakanlar değil. Esen rüzgara göre hareket eden Talim Terbiye Kurulu üyeleri, bakanlık bürokratları ve müfettişlerin de, bu yozlaştırma harekatında etkileri büyük.
Eskiler söze hep, nerde o öğretmenler, nerde o sebzeler, nerde o hava, su, insanlar diye uzun uzun bir ah çekerek başlar. Ben de nerde o eski müfettişler dedikten sonra, okullardaki müfettiş diktatörlüğüne değinmek istiyorum.
Sınavlarda öğrenciler nasıl ki, çıkacak sorulara göre hazırlanıyorlarsa, öğretmenler de, bütün eğitim programlarını, müfettiş denetimlerine göre düzenliyor. Okul yöneticilerinin ölçüleri de hiçbir zaman çağdaş bir eğitim değil, müfettişleri memnun etmek.
Ne zaman aklı başında bir öğretmen çıkıp, herkes tarafından, liğme liğme döküldüğü tartışmasız kabul edilen müfredat programının biraz dışına çıksa, hakkında soruşturmalar açılıyor.
Fazla uzaklara gitmeye gerek yok, müfettişlerin açtıkları soruşturma ve hazırladıkları raporlara bakın, eğitimin niye iyi gitmediğini anlarsınız.
Atatürk resminin yerden kaç santim yüksekte olduğunu ölçenleri mi ararsınız, tek kelime yabancı dil bilmeden yabancı okulları denetleyenleri mi?.. Ne isterseniz var.
Dar kalıplar içine sıkışmış ya da sıkıştırılmış bu kafalar, okulların üzerinde giyotin gibi gezerken, nasıl özgür bir eğitim ortamı ve düşünen, yaratan bir nesil bekleyebiliriz ki?..
Talim Terbiye Kurulu üyesi olmak, müfettişliğe yükselmek eskiden herkesin hayal edebileceği makamlar değildi. Şimdi ise yol geçen hanı oldu. Yazık çok yazık...
Siyasiler, bırakın büyükleri, mini mini yavruların, devlete olan inançlarının sarsılması için ellerinden geleni yapıyorlar. Bunların başında da Milli Eğitim Bakanı Mehmet Sağlam geliyor. Anadolu liselerini, önce yabancı dille eğitimi kaldırıyoruz diye tedirgin etti. Şimdi de sınavları kaldırıyoruz diye veli ve öğrencileri çılgına çevirdi.
İki yıldır gecesini gündüzüne katmış, bu uğurda yemeden içmeden bütün parasını çocuğunun kursuna harcamış öğrenci ve velilere, sınav yok demekten daha büyük bir hakaret olamaz.
Gözleri yaşlı minik öğrenciler "Böyle devlet olur mu?" diye soruyor. Evet biz de soruyoruz, böyle devlet yönetilir mi Sayın Sağlam?
Maç başlamış, devre arası verilmiş, sona 20 dakika oynanıyor ve siz maçı durdurup, iptal ettim diyorsunuz. Böyle saçmalık olmaz.
8 yıllık eğitime, siz isteseniz de istemeseniz de geçilecek. Ama bunu intikam yasasına dönüştürmeye kimsenin hakkı yok. "Eylül'de bütünüyle 8 yıla geçeceğiz" demek bu işin savsaklanması ve mayanın tutması için ortaya atılmış en büyük nifaktır. Sizin amacınızın da o olduğu açık. Ama bunu, çocukların devlete olan inancını zorlayarak yapmayın!
Bu arada tayin bekleyen onbinlerce öğretmen adayına verilmiş bir sözünüz var. Onları da hatırlasanız iyi olur. Yoksa onlar da inançlarını kaybetmek üzereler...
Özay Şendir
Ayıplı bir tartışma, 'işine yarayacak'
14 Mayıs 2025
Didem Özel Tümer
Türk şirketlere BAE’de finansa erişim kolaylığı
14 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
En son imparator!
14 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
EOKA’nın köyünde ölümle burun buruna! Neşe Karaböcek’ten Kıbrıs anıları…
14 Mayıs 2025
Dilara Koçak
Yaz gelmeden detoks değil, denge zamanı
14 Mayıs 2025